Akşener, "12 Eylül mahkemelerini yaşadım. Tunç Soyer için; babadan oğula suç geçmez. Kendisine hiç 'Kimin oğlu olduğu' üzerinden kendisine eleştiri yöneltmedim. Nurettin Soyer bir vaka. Evladın işlediği suçtan babanın; babanın işlediği suçtan oğulun sorumlu tutulamayacağı bizzat o dönem Alparslan Türkeş tarafından dile getirilmiştir. Biz ilkeler üzerinden ittifak yaptık" dedi. 

DOĞRUCAN'DAN SERT TEPKİ

Bu açıklamaya eşide İYİ Parti kurucularından olan ve bir dönem Akşener'in yanından ayrılmayan Doç.Dr. Mehmet Fatih Doğrucan’dan çok sert bir açıklama geldi.

Doğrucan sosyal medya hesabından "Hadi Lan Ordan...” başlıklı bir paylaşımda bulundu.

Doç.Dr. Mehmet Fatih Doğrucan paylaşımında  "Darbe girişimi oluyor.. 13 gün içinde ihraçlar, tutuklamalar yapılıyor tam 29 temmuz 2016 tarihinde... Sonra 2015 yılında FETÖ ve yayın organlarına sahip çıkan TUNÇ oğlan, birdenbire 29 Temmuz'da babasının Fethullah'ı tutuklayabilen tek adam olduğundan bahsederek ODA TV üzerinden röportaj veriyor. İlginç ki, 1970'lerde FETÖ'yü kurtaran askeri hakimin de daha sonra Alparslan Türkeş ve MHP davasının avukatı olduğunu vurgulamaktan geri kalmıyor. Yani bizler bir babayı oğula bağlamayalım derken, Tunç Oğlan avukatı direk sanığa bağlamamızı sağlayacak demeç veriyor çaktırmadan... Babasının suçu oğluna izafi edilemez diyen arkadaşlara şunu söylemek isterim... Bu ŞAHIS seçilmiş bir semboldür ve ÜLKÜCÜ DURUŞ adına bunu tevil edemeyeceğim... Zinhar bizler yıllarca görmediğimiz insanların nezdinde yargılanmış bir hareketiz. Yakasında üç hilalli rozet olduğu için ANARŞİST diye ötelendiysek, bu hafızanın devamından kaynaklanmıştır. Babasıyla GURUR duyan bir adam var karşınızda... Haklıdır, babasıdır ve bir şekilde gurur duyacaktır. HAK vermek başka OY vermek başka... Alparslan TÜRKEŞ'e karşı kalkışılan bu itibar suikastini yok sayamam... Ayrıca HDP severliği bile tek başına bu adamı reddetmeme yeter..." dedi.

Doğrucan paylaşımında atıfta bulunduğu Odatv'de yayınlanan haber ise şu şekilde;

"Babamın oğlu olmaktan gurur duyuyorum"

Nurettin Soyer’in oğlu Tunç Soyer, bugün İzmir- Seferihisar Belediye Başkanı. Her zaman gülen yüzü, babasından söz açılınca bir başka oluyor...

Askeri yargının bir bölümünün Fetö örgütütarafından ele geçirildiği, hele de bu Fetö’cu askeri hakimlerin çok etkili noktalarda görevlendirildiği anlaşılınca, insanın içi sızlıyor…

Çünkü askeri yargı, Askeri Yargıtay ve mahkemeleri ile, Fetö işgali öncesinde saygınlığı en yüksek kurumlar arasında sayılırdı. Meslek onurunun yerini tarikat kurallarının almamış olduğu dönemde görev yapan bir askeri savcı vardı. Adı, Nurettin Soyer… Nurettin Soyer’in son rütbesi Hava Hakim Albay idi. O aslında savcıydı. Ama asker terminolojisinde savcı olarak görev yapanlara da hakim deniyordu. Rahmetli Nurettin Soyer, bugün Fethullah adına darbe yapmaya kalkan askeri (ve elbette sivil) savcı ve hakimlerden çok farklıydı. Nurettin Soyer, Fethullah Gülen’i yargılayan ve mahküm ettiren savcıydı.

SEFERİHİSAR BELEDİYE BAŞKANI

Nurettin Soyer’in oğlu Tunç Soyer, bugün İzmir- Seferihisar Belediye Başkanı. Her zaman gülen yüzü, babasından söz açılınca bir başka oluyor; “Öyle bir babanın oğlu olmaktan gurur duyuyorum!” diyor.

Babasıyla ilgili çok anısı var. Ama Kestanepazarı İmamı Fethullah Gülen’in yargılanması sırasında babasının çektiklerini hiç unutamıyor. Yargılamanın öyküsü şöyle; 19 Ağustos 1971 tarihinde Hakim Binbaşı olan Nurettin Soyer, Fethullah Gülen’in bir numaralı sanık olduğu 54 kişi için bir iddianame hazırlar.

İddianamede sanıklar; Laikliğe aykırı olarak devletin içtimai, iktisadi, siyasi, hukuki temel nizamlarını kısman de olsa dini esas ve inançlara uydurmak amacıyla cemiyet tesis, teşkil, tanzim veya sevk ve idare etmek, böyle cemiyetlere girmek veya girmek için başkasına yol göstermekle, suçlanmaktadırlar. Yargılamanın başlamasıyla birlikte Nurettin Soyer’in çilesi de başlar! Sayısız tehditler alır.

O sırada 12 yaşında olan oğlu Onur, okuluna korumayla gitmek zorundadır.

Sürekli tehdit ve baskı altında olmak aile içinde huzur bırakmaz. Nurettin Soyer, Fethullah ve arkadaşlarının yargılanması sırasında çok önemli bir olay yaşar; Mahkeme Hakimi Albay Kaya Alpkartal, Savcı Nurettin Soyer’in hazırladığı iddianameyi dikkate almaz! Sanıklar lehine karar çıkartmak için Soyer’e açıktan cephe alır ve baskı uygulamak için şunları söyler; “Nur talebelerini suçlu göstermek için delil diye lüzumsuz şeyleri dosyalara doldurmuşsun!”

Savcı Binbaşı Nurettin Soyer’in canı çok sıkılır. Çünkü hakimin bu davranışı, yargılama sürecinin tarafsızlığını ortadan kaldırmıştır! Ve Nurettin Soyer, askeri yargı tarihinde bir daha hiç rastlanmayacak bir davranış sergiler; Mahkemede, Albay rütbesindeki Askeri Hakim Kaya Alpkartal’ı reddeder… Bu duruma çok sinirlenen askeri hakim, duruşmaya ara verildiğinde, Nurettin Soyer’in üzerine atlar ve onu yumruklamaya başlar.

Mahkeme salonunda, herkesin gözü önünde bir arbede yaşanır. (Nurettin Soyer, bu saldırı nedeniyle Kaya Alpkartal aleyhine 5000 liralık manevi tazminat davası açar ve kazanır.) Yeni bir mahkeme heyeti oluşur. Bu heyette savcı yine Nurettin Soyer’dir. 29 sanık çeşitli hapis cezalarına çarptırılır. Fethullah Gülen ise üç yıl ağır hapis cezası alır. 19 Ağustos 1971’den bugüne kadar geçen 45 yılda Fethullah Gülen’in hüküm giydiği tek dava budur.

Askeri Savcı Nurettin Soyer’in hazırladığı, 1971 / 42 esas, 1971 / 27 karar sayılı iddianame ile verilen mahkumiyet kararı sonucu, Fethullah Gülen 7 ay cezaevinde tutuklu kalır…

KAYA ALPKARTAL YİNE KARŞISINDA

1980 askeri darbesinden sonra Hakim Albay Nurettin Soyer, bu kez sıkıyönetim mahkemesi başkanıdır…

HP davası görülmektedir. Karşısına MHP’nin avukatı olarak –artık emekli olan- Kaya Alpkartal çıkar…

Evde bunu anlattığında çocukları “Baba, keşke ona bir şeyler söyleseydin!” deyince, Nurettin Soyer çok sinirlenir ve şöyle der; “Benim hukuka ne kadar saygılı olduğumu hala öğrenemediniz mi? Hem sonra o zat karşımda, çok önemli bir davanın avukatı olarak bulunuyordu ve avukatlık çok saygın bir meslektir!”

BİRAZ “NURETTİN SOYER” OLABİLMEK

Her mesleğin bir vicdanı vardır ve bu vicdan herkeste bu aynı düzeyde değildir. Elbette böyle bir eşitsizlik, bir ölçüde anlaşılabilir de…

Ama biat kültürü sonucu hukuk vicdanının, Fethullah Gülen gibi patolojik ruhların inisiyatifine teslim edilmesi hukuk cinayetidir.

Çeşitli ‘kumpas’ davalarıyla, nice suçsuz insanı bu cinayetlere kurban ettiler… Gelin de, Nurettin Soyer gibi hukukçuları özlemeyin!


 

Editör: TE Bilişim