ABB Mehteran Takımı'nın gösterisi ile başlayan etkinlik, aşure dağıtımı ile devam etti. Pandemi’ye rağmen 68,78, 88,,98 kuşağı olmak üzere 4 kuşak Ülkücünün, 1500 civarında ülkücünün katıldığı, Programda Alparslan Türkeş Vakfı Genel Sekreteri Alparslan Yılmaz da bir teşekkür konuşması gerçekleştirdi.

Ülkücü fikir ve siyaset adamı, Ülkücü Hareket’in önde gelen isimlerinden, araştırmacı yazar Hakkı Öznur, “Muharrem Ayı , Aşure günü, Kerbela” ile ilgili bir mesaj yayınladı.

Hakkı Öznur’un yayınladığı mesajın tam metni:

1382 YILDIR BİTMEYEN ACI : KERBELA

"Şehrullahi'l-Muharrem" olarak meşhur olan, yani "Allah'ın ayı Muharrem" olarak bilinen Muharrem ayı, İlâhî bereket ve feyzin, Rabbanî ihsan ve keremin coştuğu ve bollaştığı bir aydır.

Muharrem, Cenab-ı Hakkın ayıdır Muharrem bütün Müslümanların ortak değeridir. Muharrem ayının onuncu günü olan "Aşûre günü" de, çok önemli ve bereketli bir günüdür Muharrem ayının 10. günü, oldukça önemli bir gün…

Hem aşure (onuncu gün anlamında) günü, hem de her müslümanı ciğerinden yakan bir olayın yıldönümü… Muharrem ayı matem ve hüzün dönemidir. Muharrem kutlu ayların en kutlusu, hüzünlü günlerin en hazinidir.

Hicri 61 yılının 10 Muharrem gününde Hz. Peygamberimizin reyhan çiçeği, sevgili torunu Hz. Hüseyin ve çoğu Ehl-i Beyt’ten 72 mü’min işkencelere maruz kaldı ve şehit edildi.

Muharrem bize hem Aşure orucunu hatırlatıyor hem de Hazreti Hüseynin şehadetini. Muharrem ayı kuşkusuz İslam coğrafyası için en büyük acının tarihidir.

Muharremin onu. Aşure günü. Muharrem ayının kadim hüznü, buruk duyguları da beraberinde getiriyor. Çünkü her muharrem aynı zamanda Kerbela’da şehit olan Hz. Hüseyin ile ehli beytin fidanlarını yeniden yâd etmenin yıldönümüdür. Hüznün yıldönümüdür.

Her 10 Muharrem mü’min gönüllerde bir hüzün ve bir öfke patlamasına yol açar. Zira bu gün cennet gençlerinin efendisi Hz. Hüseyin Efendimiz ve diğer Ehli Beyt mensuplarının Kerbela çölünde (10 Muharrem Cuma 61/10 Ekim 680) şehit edildikleri gündür.

Hazreti Hüseyin ve beraberindekilerin, muharrem ayının 10'uncu günü olan "Aşure Günü"nde şehit edilmeleri nedeniyle , "matem günü" olarak görülüyor.

1382 yıldır, İslam dünyasında gözyaşları sel oluyor! Bu kara gün Peygamberimizin pak ve temiz neslinin temsilcisi ve çok sevdiği Hz.Hüseyin'in ve Kerbela çölünde Ehl-i Beyti ile birlikte 72 güzide yareninin zalim ve ceberrut iktidar sahipleri tarafından şehit edilmelerinin seneyi devriyesidir.

Yüce Peygamberimiz Hz.Muhammed’( S.A.V) sevgili torunu, Hz.Ali ile Hz.Fatıma’nın şerefli oğlu, ciğerparesi, cennet gençlerinin serdarı ve efendisi Hz. Hüseyin Efendimiz, Kerbela’da, Emevi Halifesi zalim Yezid’in emriyle kendisine biat etmediği gerekçesiyle 71 yareniyle şehit edilmiştir.

Yezid’in ve yandaşlarının kendileri için tehlike gördükleri ehl-i beyte kurdukları pusu başta Hz. Hüseyin (ra) olmak üzere büyük, genç, çocuk birçok ehl-i beyti (Peygamberimizin aile fertleri ve torunları) mensubunun şehadetiyle sonuçlanmıştır.

İslam tarihinde dönüm noktası sayılabilecek olayların yaşandığı önemli bir ay olan Muharrem ayı, içerisinde paylaşmanın, şükretmenin, bir arada olmanın, bereketin adı olan Aşure gününün ilahi bereket ve feyzinin yanı sıra, ’Zulme boyun eğmeyen, adaletin ve doğruluktan ayrılmayan Peygamberimizin sevgili torunu Hz. Hüseyin’in Kerbela’da şehit edilmesi hüznünü de barındırmaktadır.

İslam dinini peygamberi Hz. Muhammed’in biricik torunu, cennetle müjdelenmiş İslam halifesi Hz. Hüseyin ve ailesinin haince şehit edildikleri olay Muharrem’in onuncu günü gerçekleşmiştir

Hz. Hüseyin ve arkadaşlarının şehadet şerbeti içtikleri aşure günü bütün müslümanların kalbinde derin iz bırakmıştır.

10 Muharrem, Aşure, Hz. Hüseyin denildiği zaman şüphesiz ki iki tane zihniyet gözümüzün önüne geliyor. Biri yezidi zihniyet, diğeri de zulme, haksızlığa, adaletsizliğe, başkaldıran Hüseyni zihniyettir.

HZ. HÜSEYİN EFENDİMİZ ZALİM YEZİD’E BOYUN EĞMEDİ

Bugünkü Irak sınırları içerisinde olan Kerbela şehrinde Peygamber efendimizin torunu Hz. Hüseyin ve yakınlarının şehit düştüğü katliam İslam tarihinde büyük bir önem taşımaktadır.

Yezid tarafından Hazreti Hüseyin ve ehlibeytin şehit edilmesi, siyasi hırs ve zulümlerin asırlarca dinmeyecek sonuçlar vereceğini gösteren acı bir örnek oldu…

Irak'ın Kufe kenti yakınlarındaki Kerbela Çölü'nde hicri takvime göre 10 Muharrem 61'de (10 Ekim 680) Emevi Devleti'nin ilk halifesi Muaviye bin Ebu Süfyan'ın ölümünden sonra yerine geçen oğlu, Emevilerin 2'nci Halifesi Yezid bin Muaviye'nin, Hazreti Hüseyin'in kendisine biat etmesini istemesi nedeniyle yaşanan üzücü hadiseler, müminleri derinden yaralamıştır.

Miladi takvime göre 661'de halifelik makamını ele geçiren Muaviye, Hazreti Hasan'ın şehadetinden sonra "halifelik" makamının saltanata dönüştürülmesi adına oğlu Yezid için halktan biat almaya başladı. Fakat Hazreti Hüseyin efendimiz bu baskıları, dayatmaları kabullenmedi. Zalim Yezide ve yandaşlarına meydan okudu

Muaviye'nin 680'de ölümünden sonra yerine geçen oğlu Yezid, ilk iş olarak Hazreti Hüseyin'in biatını almak istedi. Hazreti Hüseyin Zalim Yezid’e biat etmedi.

Yezid ile Hz. Hüseyin arasındaki mücadele Nübüvvet ve saltanat mücadelesidir Yezit demek saltanat demektir. Hz .Hüseyin yezidi tanımadı, onun halifeliğini tanımadı ve ‘sen Kuranı Kerim’in emir ve yasaklarını tanımıyorsun ben sana asla biat etmem’ dedi

Yezid zalimdi, yezid katildi, yezid caniydi, yezid haksız yere mazlum ve masum insanları öldürüyordu. Hazreti Hüseyin ve beraberindekiler ile Yezid taraftarları, Kerbela'da karşı karşıya geldi. Ordusunun isyanından çekinen Ömer bin Sa'd, bizzat ilk oku atınca savaş başladı. Savaş meydanında Hazreti Hüseyin tarafından çok kişi öldü, geriye ehlibeytten başka kimse kalmadı.

Babası Hazreti Hüseyin'den izin alarak çadırından savaş alanına çıkan 19 yaşındaki Ali el-Ekber, Kufeliler tarafından mızrak ve kılıç darbeleriyle şehit edildi. Kerbela'da şehitlerin şahı Hüseyin dışında Hz. Ali'nin dört evladı daha şehid olmuştur.

Kufeliler teke tek mücadele edemedi. Kahramanca savaşan ve karşısına çıkan herkesi mağlup eden Hazreti Hüseyin ile teke tek mücadele etme cesaretine sahip olmayan Kufeliler, hep birlikte onun üzerine saldırdı.

Aldığı ok ve mızrak darbeleriyle atından yere düşen Hazreti Hüseyin'in başı kesilerek, bedeni atların ayakları altında ezildi. Hazreti Hüseyin ve beraberindekilerin kesik başları zalim Yezid'e gönderildi. Şehit edilenler peygamberimizin torunlarıydı. 4. Halife’nin çocukları ve torunlarıydı. Kuran-ı Kerim’in, tertemiz olduklarını deklare ettiği bir ailenin fertleriydi.

Hz. Hüseyin ve yarenleri çölde aç ve susuz bırakıldılar. Hz. Hüseyin ve Ehli Beyt Kerbela’da Müslümanların birliği ve beraberliği için her türlü zulme direndiler, susuzluğa direndiler, ölümü göze aldılar ve sonsuzluğun sahibine kavuştular.

LANET OLSUN ZALİM YEZİD’E VE TÜM YEZİD’LERE

Ne zalimi ne de mazlumu asla unutmayacağız. Kerbela Yezid'in iktidar hırsının eseridir.

Ağabeyi Hz. Hüseyin’in mübarek başıyla beraber Yezid’in sarayına getirilen Hz. Zeyneb’in zalimlerin yüzüne haykırdığı cümleler çok manidardır. Şöyle diyecekti Hz. Zeyneb :

“Siz ne yaptığınızın farkında mısınız? Peygamber’in en sevdiklerini şehit ettiniz. O fidanlara kıydınız. Yarın mahşer âleminde Hz. Peygamber’le karşılaşacaksınız. O size soracak, diyecek ki: Bütün yaptıklarımızın karşılığında siz bana böyle mi karşılık verecektiniz.”

Kerbela’nın mesajı Hz. Hüseyin’in şu sözünde gizlidir: “Kanım akmadan ayakta kalmayacaksa ceddim Muhammed’in dini ey kılıçlar gelin parçalayın bedenimi.”

72 masum ve savunmasız insanın çölde susuz ve aç bırakılıp katledildiği Kerbelada, şehit edilenlerin tamamı Ehl-i Beyt'tendir ki, onların bebeklerine bile merhamet gösterilmedi. Kerbela'da . Gel gör ki Ehl-i Beyt'in evladını öldürenler Müslüman'dı, Müslüman olduklarını iddia ediyorlardı

Peygamberimizin torunu ihanete uğradı. Böyle zulüm görülmedi. Hz Hüseyin tarih boyunca İstibdada direnişin Sembolü oldu. Allah bizi zalimce yaşayıp Yezid gibi anılmaktan korusun

İnsanlık ve İslam Tarihi bize gösterdi ki, Yezid gibi zalimler hep lanetle Hüseyin gibi yiğitler hep şerefle ve en güzel övgülerle anılacaklardır.

Hüseyin Hak ile batılı birbirinden ayıran bir çizgidir. Bizim bu mücadelede tarafımız bellidir. Biz Ehli Beyt'ten, Hz. Ali’den, Hz.Hüseyin’den yanayız. Bizim Yezid’lerle Mervan'larla işimiz olmaz!.

MÜSLÜMANLARIN ASIRLARDIR SÜREN HÜZNÜ: KERBELA

10 Muharrem 61 tarihinde vuku bulan Kerbela hadisesi ve orada yaşanan katliam, üzerinden geçen 1382 yıla rağmen yüreklerimizi yakmayı sürdürüyor. Peygamber Efendimizin (S.A.V.) torunu Hazreti Hüseyin'in (R.A.) de şehid edildiği Kerbela olayı, Müslümanlara tefrika ve husumet değil, muhabbet ve birliğin lazım olduğu gerçeğini her yıl bizlere bir kez daha hatırlatıyor.

Muharrem ayının onuncu gününde meydana gelen yürek yakan, müessif hadisede Nebiler Sultanı'nın mübarek torunları Hz. Hüseyin Efendimiz ve temizlerden temiz, şerefli aile efradı Kerbela'da Emevi Sultanı zalim Yezid tarafından günlerce aç ve susuz bırakılmış ve ardından şehit edilmiştir.

Hz. Hüseyin sevginin, Kerbela da acının adı oldu. Kerbela, İslam tarihinin en acı, en feci hadisedir. Cennet gençlerinin efendisi, şehitlerin serdarı Ehl-i Beyt’in nazlı çiçeği Hz. Hüseyin efendimizi ve 71 yoldaşını Kerbela’da hunharca şehit eden zalim Yezid hep lanetlenmiştir.

Hazreti Hüseyin, İslam hilafetinin saltanata dönüşmesinin karşısındaydı. Bu yüzden Yezid'in halifeliğine karşı çıktı.

Yezid'i, kalbi Allah sevgisiyle dolup taşan her vicdan sahibi lanetlemektedir. Hz. Hüseyin ise kahramanlaşmış bir destan gibi gönüllerdedir

Kerbelâ’da Hz. Hüseyin ve adamları kuşatılmış, Fırat’tan su almaları engellenmiştir. Çocuk, kadın, yaşlılardan oluşan bu grup günlerce susuz kalarak bir insanlık dramı yaşamıştır. Kerbela'da şehitlerin şahı Hüseyin dışında Hz. Ali'nin dört evladı daha şehid olmuştur.

Yüce Peygamberimiz’in sevgili torunu “Ehl-i Beyt”ten olan Hz.İmâm Hüseyin ile ona uyan 72 yaranını, hiç bir suçları yok iken susuz ve zulm ile şehit ettirdiği için Yezîd’e ve ona tâbî olanlara dâimâ lânet edilir.

Yezîd’e ve ona tâbî olanlara yapılan bu lânet; “Ehl- Beyt’e” yapmış oldukları zulümlerden dolayıdır. Lanet olsun peygamberin ciğerparesini acımasızca ölüme yollayanlara…

Ehl-i Beyt sevgisi, Ehl-i Sünnet’in esaslarındandır. Ehl-i Sünnet için, kahramanlık Hz. Ali ve Hz. Hüseyin’siz olmaz. Ebu Hanife ve İmam Şafii Hazretleri diğer Ehl-i Sünnet büyükleri gibi Ehl-i Beyt sevdalısıydılar.

Yüzyıllardır müslümanlar Allah, Resulullah ve Ehl-i Beyt sevgisini işte bu olay sebebiyle yüreğinde daha derinden hissetmektedir. Tarih boyunca birlik ve beraberliğimizi bozmak isteyen Yezid zihniyetli şer güçler hep var oldular. Bugün bizler geçmişte yaşananlardan dersler çıkarmalıyız.

Ehlibeyte karşı sevgi, Peygamber Efendimizin bize tavsiyesidir. Aynı zamanda Kur'an-ı Kerim'de ehlibeyte işaret edilmiştir. Hazreti Hasan ve Hazreti Hüseyin, Peygamber Efendimizin çiçekleridir. Türk milleti büyük millettir Hiç oğluna Muaviye,Yezid ismini koyan var mı? Hiç Ebu Sufyan ismi duydunuz mu? Aziz Milletimiz evlatlarına Muaviye ve Yezid ismi vermemiştir. Hasanlarımız, Hüseyinlerimiz çoktur.

KERBELA HAK ARAMANIN, DİRENİŞİN, ÖZGÜRLÜĞÜN DESTANIDIR

Cennet gençlerinin efendisi Hz. Hüseyin” ve maiyetindeki 71 yakınının şehit edildiği Kerbela, “kerb-u bela”dır: Kahır, üzüntü ve acının; musibet ve imtihanın yaşandığı çöl!

Kerbela hadisesi İslam tarihinin en hüzünlü olaylarından biridir. İslam dinini peygamberi Hz. Muhammed’in biricik torunu, cennetle müjdelenmiş Kerbela asırlardır kanayan bir yara,

Kerbela kapanmayan bir yara olarak Müslüman dünyanın yüreğinde kanıyor. Kerbela zalimlere, zulmedenlere, makam, mevki, ikbal peşinde koşanlara, firavunlaşanlara karşı hüseyni ahlakın başkaldırısıdır.

Hz. Hüseyin sevginin, Kerbela da acının adı oldu. Kim ki Kerbela'yı unutur, insanlığı unutur. Kerbela da her şeyinizi kaybetsenizde haktan, hakikatten doğruluktan ayrılmayın mesajı verilmiştir.

Kerbela ortak acımızdır hüzündür, derstir. Kerbela bizim için ibrettir Bu olayı hatırladıkça hüznümüz ve üzüntümüzle birlikte zalimlere olan kin ve nefretimiz de artar

Müslümanların ortak hafızasında yer etmiş derin bir acı, yankıları hala devam eden büyük bir dramdır Kerbela mazlum ile zalimin mücadelesidir.

Kerbela sabrın, masumiyetin, direnişin ve adanmışlığın adıdır. Kerbela hadisesinde Hazreti Hüseyin ve arkadaşlarının uğruna can verdikleri yol, Hazreti Muhammed Mustafa'nın yoludur.

Akıtılan kan Efendimiz'in (sas) kanıdır. Kerbela bir kıyam yeridir. Aşura bir kıyam günüdür. Zulme başkaldırının adıdır.

Kerbela Hak aramanın ve özgürlüğün destanıdır. Kim ki Kerbela'yı unutur, insanlığı unutur.

Kerbela, Hüseyin adının çağdan çağa, dilden dile yankılandığı ve gönüllerden gönüllere aktığı yerdir.

Kerbela’yı anmak sıradan bir matem hadisesi değil; Hz. Hüseyin’in uğruna canını verdiği yüce değerlerin, hak, hukuk ve ,adalet’in müdaafasını yapmak; zulme, karşı çıkmak, Muaviye ve Yezid gibilere boyun eğmemektir.

Zulüm ve küfür oldukça bir Müslüman için “her gün Aşura'dır ve her yer Kerbela'dır”.

Hz. Hüseyin efendimiz İslam’ın yolunda güzel bir hayatın, yüce ve bir ahlakın asil ve izzetli bir duruşun, dik duruşun, mümtaz temsilcisidir.

Hazreti Hüseyin rehberdir, model şahsiyettir. Hazreti Peygamber’in ruhunu taşır, emanetini taşır Kur’an ahlakını taşır. Hüseyni sevda, tevhid’dir, ahlaktır, adalettir.

Hz. Hüseyin ve arkadaşlarının uğruna can verdikleri yol, Hz. Muhammed Mustafa'nın yoludur. Kerbelâ, Haksızlık karşısında direnmenin adıdır.

Zalimlere direnmeyip boyun eğenler her daim zilleti yaşamaya mahkûm olmuşlardır.

Zulme, kötülüğe ve kötü olana karşı direnmeyi, hak ve adalet uğrunda şehid olmayı müslümanlar Hz. Hüseyin’den öğrenmişlerdir.

Hz. Hüseyin mukaddes İslam dini zalimlerin zulüm saltanatına kılıf olmasın, zulümlerine kalkan olmasın diye şehit düşmüştür.

Hz. Hüseyin, hak ve adaletle özdeşleşmiş, haksızlığa ve zulme karşı çıkışın sembolü olmuştur.

Hz. Hüseyin’in şahadetinin 1382’ınci yıl dönümü bir kez daha bize göstermiştir ki, zulme boyun eğmeyenler tarih boyunca izzetli ve onurlu bir hayat sürdürmüşken, zulmeden ve zulme boyun eğenler ise bu şereften yoksun kalmışlardır.

“HZ . HÜSEYİN SEVDASI” BU MİLLETİN ORTAK SEVDASIDIR

Hazreti. Hüseyin, Peygamber’in sevgili torunu, Kur’an’ın indiği ve sünnetin yaşandığı evin oğludur. O, Peygamber’in emanetidir. İmam Hüseyin’in yolu Allah ve Resulu’nun yoluydu. Şunu iyi bilelim: Allah Resûlü'nün 'Benim dünyadaki çiçeğim, reyhanım' dediği, 'cennet gençlerinin efendisi' şeklinde tavsif ettiği, Hazreti Aliyyü'l-Murtaza'nın,Hazreti Fatımatu'z-Zehra'nın ciğerparesi, Cennet gençlerinin serdarı Hz. Hüseyin efendimiz bir idrak deryası, bir gönül ve kardeşlik şelalesi idi.

Allah’ın en sevgilisinin en sevgili torunu, şehitlerin serdarı, serçeşmesi, İmam Hüseyin’in safında olanlar hakkın, adaletin, ahlakın, faziletin, erdemin, mazlumiyetin, merhametin, sevginin, onur ve izzeti ve yiğitliğin yanında olanlardadır.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)'in Resul – i Ekrem (S)’in ve O’nun yolunun en sâdık takipçilerinden birisi olan Hz. Hüseyin’in “Zorbalığa, boyun eğenlere, zilleti kabullenenlere yazıklar olsun!” deyip hak bildiği yolda tek başına da kalsa, sonuna kadar yürümek kararlılığını şehid olarak göstermiştir.

Peygamber Efendimiz, (a.s.m)’ “Hüseyin bendendir, ben de Hüseyin'denim. Allah Hüseyin'i seveni sever. Hüseyin "esbat"tan biridir.” diye buyurmuştur. Bu hadis–i şerifin anlamı şudur: ‘Hüseyin’in yolu benim yolumdur. Benim yolum Hüseyin’in yoludur. Hüseyin’in çizgisi benim çizgimdir. Benim çizgim Hüseyin’in çizgisidir. Benim safım Hüseyin’in safıdır. Hüseyin’in safı benim safımdır.’ Bunu her mümin böyle anlamalıdır.

Hz Peygamber, bir hadisinde şöyle buyurmuştur: "Hasan ve Hüseyin, benim dünyada kokladığım iki çiçeğimdir" Başka bir hadisinde ise “Hasan ve Hüseyin cennet gençlerinin efendileridir” demiştir.

Hz. Peygamber, 'Ben size iki emanet bırakıyorum. Biri Kur'an, diğeri Ehl-i Beytim. Bu ikisine birden sıkı sarıldığınız müddetçe asla doğru yoldan şaşmasınız.

Kerbela'da gel gör ki Ehl-i Beyt'in evladını öldürenler Müslüman'dı, Müslüman olduklarını iddia ediyorlardı. Kerbela kapanmayan bir yara olarak Müslüman dünyanın yüreğinde kanıyor.

Kerbela zalimlere, zulmedenlere, makam, mevki, ikbal peşinde koşanlara, firavunlaşanlara karşı hüseyni ahlakın başkaldırısıdır.

Yaşamı boyunca dürüst ve adaletli olan cennet gençlerinin serdarı, Hz. Hüseyin efendimiz adalet ve hakkaniyet isteyen firavunluk önünde baş eğilmemesi çağrısını temsil eden bir özgürlük âbidesidir.

Hz. Hüseyin, Peygamber’in sevgili torunu, Kur’an’ın indiği ve sünnetin yaşandığı evin oğludur. O, Peygamber’in emanetidir. İmam Hüseyin’in yolu Allah ve Resulu’nun yoluydu.

Hz. Hüseyin'in şehadeti, hak yolunda taviz vermeden mücadele etmenin timsalidir ve siyasi ihtirasın insanı ne ölçüde canavarlaştıracağının göstergesi olması bakımından son derece önemlidir Pakistanlı büyük şair. Muhammed İkbal bu hakikati ifade etmek için “Hz. Hüseyin hak ile batılın arasını kanıyla ayırdı!” der.

GELECEĞİ YEZİDLER DEĞİL HÜSEYNİ ŞUURA SAHİP MUHSİN’LER YAZACAKTIR

Hz. Ali-Muaviye, Hz. Hüseyin-Yezid ayrışması bugünde var Her zamanın bir Hüseyni olduğu gibi Yezidleride var ola gelmiştir:

Firavunların, Nemrutların Yezitlerin peşinde gidenlerin sonları tarihin karanlıklardır onlar ebediyen kaybetmişlerdir.

Biz Hüseyni bir yolun yolcularıyız. Hüseynî olmak, korkmadan ve yılmadan zulme karşı koymaktır.

Hazreti Hüseyin'in dilinde, fikrinde, irfanında kin ve nefret yoktur. Hazreti Hüseyin efendimizin yolu Allah'ın ve Kuran'ın yoludur. Haksızlara karşı susmayanların yoludur.

Tarih boyunca insanların en iyileri, davaları uğruna kendilerini feda edenlerdir. Hazreti Hüseyin zalimlere boyun eğmemiştir. Nasıl Hz. Hüseyin yolundan dönmediyse biz de yolumuza devam edeceğiz.

Yezidler ve Hüseyinler tarih boyunca hep oldu ve olacaktır. Her devirde yezidler olduğu gibi Hüseyin`ler de var olacaktır. Hüseyni duruş sergileyenler izzet ve şeref ehli olmuş iken, yezidi tavrı sergileyenler ise daima zelil olmaya mahkûmdurlar.

Yezidler her zaman yenilecek Muhammedi sevdaya sahip Hüseyinler kazanacak ve var olacaktır. İslam tarihinde Hüseyin ve Hüseyinlerin bize göstermiş olduğu bir mesaj var. Zulme rıza göstermemek zalime boyun eğmemek

Hz. Hüseyin mukaddes İslam dini zalimlerin zulüm saltanatına kılıf olmasın, zulümlerine kalkan olmasın diye şehit düşmüştür.

Gerçekten Müslümanlar için “ her gün Aşura, her yer Kerbela” olduğu bir zamanda yaşıyoruz. Çağımızın yezidleri, her gün Kerbela’yı yaşatıyorlar.

Bugün Hüseyni şuura daha fazla sarılmalıyız Dünyada. Hüseyinlere ihtiyaç var. Yezidlerin yolunu sürdüren, Yezidler gibi makam mevkileri için, kendi makamlarının ayakta kalması için her türli kirli yol ve yöntemleri sürdürenlere karşı Hüseyin'ce davranmamız lazım.

Hz. Hüseyin Efendimizin kıyamını anlamak ve O’nun duruşu gibi bir duruş göstermek Hüseyni duruşun özüdür. Diriliş ve direniş Mektebi Hazreti Hüseyn ve yaranını minnet ve rahmetle; Yezidanı lanetle anıyoruz.

Hz. Hüseyin, zalime biat etmedi zulme sessiz kalmadı. Çünkü şöyle diyordu bir defasında. “Gerçek imam, Allah`ın kitabıyla amel eden, adalete sarılan, Hakka boyun eğen ve kendini sadece Allah`a adayan kimsedir.”

Hz .Hüseyin’in onurlu mücadelesi; zillet ile onurun, karanlık ile aydınlığın, zalim ile mazlumun karşı karşıya kaldığı bir açık durumdur.

Eğer Hazreti Hüseyin'in hakkıyla mücadelesi anlaşılmış olsaydı bugün İslam coğrafyasının her yerinde Yezidler başımızda olmazdı. Bizim yolumuz “Ben yola çıkmasam korkarım ki benden sonra kimse adaletsizliğe, ,zulme haksızlığa başkaldırmaz” diyen Hz. Hüseyin’in yoludur.

Hz. Hüseyin, hak ve adaletle özdeşleşmiş, haksızlığa ve zulme karşı çıkışın sembolü olmuştur. Hz. Hüseyin’in hayatı cesaret adalet ve şehadettir. Adalet ilkesine yapışmak, merhametli olmak ve Yezid'in değil Hüseyin'in çağrısına uymak her hüseyni yolcunun şiarıdır.

Zulme, kötülüğe ve kötü olana karşı direnmeyi, hak ve adalet uğrunda şehid olmayı müslümanlar Hz. Hüseyin’den öğrenmişlerdir.

Yaşamı boyunca dürüst ve adaletli olan cennet gençlerinin serdarı, Hz. Hüseyin efendimiz adalet ve hakkaniyet isteyen firavunluk önünde baş eğilmemesi çağrısını temsil eden bir özgürlük âbidesidir.

ÜLKÜCÜLERİN YOLU CENNET GENÇLERİNİN SERDARI HZ. HÜSEYİN’İN YOLUDUR

Kuran ahlakıyla ahlaklanmış, Hüseyni ruh ve şuura sahip. Hz. Hüseyin'in dik duruşunu, cesaretini kendine örmek almış olan Ülkücüler /Alperenler çağa mührünü vuracaktır. Ülkücülük, yezidlere karşı Hüseyni duruş sergilemektir.

Her devrin yezidleri her çağın Hüseyinleri var. Bu çağın Hüseyinleri Alperenlerdir/ Ülkücülerdir.

Bugün Hüseyni şuura her zamankinden fazla ihtiyaç vardır. Hazreti Hüseyini sevmek, onun uğruna şehit düştüğü değerleri sahiplenmeyi gerektirir. Hz. Hüseyin tüm nesiller ve çağlar için izzetli bir hayatın ve zulüm karşısında yiğitçe bir duruşun, başkaldırının, direnişin muhteşem bir örneğidir.

Hazreti Hüseyin’in davasını anlamamız için onu sevmemiz lazım. Hazreti Hüseyin'i sevmek, sadece onun ismini sevmek değildir. Hz. Hüseyin'in sevgisi, onun yolundan gitmekle olur.

Hüseyni ruh ve şuura sahip Ülkücülük bir siyasal kimlik ve bir yaşam biçimidir. Ülkücülük ahlaktır, duruştur, tavırdır. Ülkücüler, milletin adamlarıdırlar. Ülkücüler tarihleri boyunca demokrasi, adalet ve özgürlüklerden yana tavır almış, adaletsizliklere, haksızlıklara, zulme hep karşı durmuştur. Zulmün değil, mazlumun yanında olmak, Ülkücü dünya görüşünün temel felsefesidir.

Safımız bellidir. Bizim yerimizi Yezid’in yanı değil, Hz. Hüseyin’in tarafıdır. Hakkı Söylemek Kolay İş Değildir, Dik Durmayı Gerektirir!

MUAVİYE VE YEZİD MEDOTLARIYLA İNSANLAR ZULME MARUZ BIRAKILIYOR

Bugün Türkiye’de Muaviye çizgisini devam ettiren Zalim Yezid’in metotlarıyla toplumu sindirmeye çalışan bir iktidar var. Parti devleti gibi hareket eden siyasal iktidar adalet ve özgürlük taleplerini seslendiren tam demokrasi ve adalet diyen insanları sindirmeye çalışıyor.

AKP iktidarına karşı çıkan hak, hukuk, adalet ve özgürlük diyen insanlar tıpkı Muaviye ve Yezid döneminde olduğu gibi baskılarla, zulümlerle, susturulmaya çalışılıyor.

Emevi sultanları da saltanatı, sarayları hep önde tuttular. AKP hükümeti, Muaviye zihniyetini benimsemiştir. Muaviye’den başlayarak Emevi kralları “israf haramdır” hükmünü hiçe sayarak yeşil saraylar yaptırmış, lüks ve israf içinde yaşamışlardır. Kamu bütçesini kendilerine yandaş sağlamak için hovardaca kullanmışlardır. Her türlü ahlak dışı işleri kendileri için mübah görmüşlerdir.

Zulüm, Rüşvet, yolsuzluk onlar için olağan işler olmuştur. AKP dönemi her yönüyle Muaviye dönemine benzemektedir. Günümüzde de, Emevi iktidarlarının saray hayatlarını saray sevdalarını örnek alanlar var. İslam’a bunların verdiği zararı hiçbir dönemde hiç kimse vermedi.

İslam tarihinde gördüğümüz Emevi uygulamaları var. Emeviler'de zulümlerini yaparken hutbe okuturlardı, Kur'an okuturlardı. Ayetleri kullanmak isterlerdi.

Bugünde ülkemizde Emevi zihniyetli güce biat etmiş. Rüşvete, yolsuzluğa fetva veren sözde alimler, hocalar var. Saray âlimlerinin zalimi öven medhiyyelerine cevap verecek rabbani âlimler nerde?

Tıpkı Emevi iktidarın da olduğu gibi, AKP iktidarında da Lüks, şatafat, israf, adam kayırma, baskı, iktidar gücünü kullanma var

.Emevi saltanatı zulümle kuruldu. Cevdet Paşanın kitabında bir bölümün başlığı “Emevi Mezalimi”dir. AKP ile Muaviye iktidarının yaşam şekli ne kadar benzerlik gösteriyor. Kuran ayetleriyle dalga geçen münafıkların akibeti Muaviye ve Yezid gibi olacaktır.

Lüks, şatafat, debdebe müminin şiarı değildir. Güç, Servet, iktidar, makam, mevki, hepsi fani Ahlak, adalet ise hep bakidir

Bugün Kendi zalimlerimizi zulmedenleri görmüyoruz. Görmek istemiyoruz Oysa zalimlerle, hakka riayet etmeyenlerle mücadele Müslümanın şiarıdır.

Günümüzün Yezidleri karşısında sessiz kalanları, tiranlar karşısında susmayı tercih edenleri, zulüm sahipleriyle bir olanları tarih yazmayacaktır.

YOLUMUZ HZ. HÜSEYİN’İN YOLUDUR

1382 yıl önce zalime ve zulme boyun eğmeyen, zulüm karşısında bir adım bir geri atmayan, hak, hukuk ve adaletten yana tavır koyup, zalim ve katil yezid tarafından şehit edilen Peygamber Efendimizin biricik torunu, Hz.Ali ve Hz.Fatıma’nın kıymetli evladı Hz. Hüseyin Efendimizin onurlu ve şahsiyetli duruşu kıyamete kadar hatırlanacak, bilinecek ve asla unutulmayacaktır. Kerbela’nın acısı ve hüznü hafızalardan asla silinmeyecektir.
Hz.Hüseyin Efendimizin bu dünyaya bıraktığı mirası hepimizin iyi anlaması, okuması ve hayatımıza katmamız gerekmektedir.

Zalimlere ve zulme başkaldırının yıldönümünde şeref ve izzet timsali Hz.Hüseyin'in ve pak Ehl-i Beyti’nin şehadetini tebrik ediyor, Hz.Hüseyin ve yolunda gidenleri Allah'ın selamı ile selamlıyoruz.

Muharrem ayı ile Aşure Günü'nün milletimiz ve tüm İslam âlemi için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Şehadetlerinin 1382. sene-idevriyesinde şehitlerin efendisi, Peygamberimizin torunu Seyyidü’ş- Şüheda Hazreti Hüseyin Efendimizi ve tüm Kerbela şehitlerini rahmetle, hürmetle yâd ediyorum.

Editör: TE Bilişim