Mektup ve sonra yaşananlar 10 yaşındaki bir çocuğun Atatürk’e yazdığı mektupla başlıyor ve olay günümüzde son buluyor.

Özdil, Atatürk’ün yazdığı mektubun, ABD’ye yazdığı ilk resmi mektup olduğunu belirterek, mektubu yazan çocuğun ABD Bağımsızlık Savaşı fikrini ateşleyen Fransız aristokrat Lafayette'in soyundan geldiğini söyledi.

Yılmaz Özdil’in “100 yıl sonra dönüp dolaşıp yine bizim olan fotoğraf” başlıklı yazısı şu şekilde:

Türkiye'den 10 bin kilometre uzakta, New York'ta bir evde, 10 yaşındaki bir çocuk, babasının daktilosunun başına oturmuş, o çocuksu heyecanıyla mektup yazıyordu.

"Gazi Mustafa Kemal Paşa

Angora, Türkiye

Sayın efendim,

Ben 10 yaşında Amerikalı bir çocuğum.

Türkiye ve yeni hükümetine büyük ilgi duyuyorum.

Siz ve bayan Kemal hakkında bir gazete röportajı okudum.

Türkiye hakkında bir defterim var.

Şimdiden siz ve bayan Kemal hakkında birçok yazı ve resim topladım.

Lütfen bana küçük bir not ve imzalı fotoğrafınızı gönderin.

Bir gün Türkiye'yi görebileceğimi umut ediyorum.

Saygılarımla,

Curtis LaFrance"

Mektup, Ankara'ya ulaştı.

Mustafa Kemal okudu.

Çalışma odasına gitti, oturdu, cevap yazdı.

Mustafa Kemal'in ABD'ye yazdığı ilk resmi mektuptu.

"Türkiye Cumhuriyeti Riyaseti, hususi

Mister Curtis LaFrans'a,

Mektubunuzu aldım.

Türk vatanı hakkındaki ilgi ve iyi dileklerinize teşekkür ederim.

Arzunuz üzere bir adet fotoğrafımı gönderiyorum.

Amerika'nın zeki ve çalışkan çocuklarına yegane tavsiyem, Türkler hakkında her işittiklerine hakikat nazarıyla bakmayıp, kanaatlarini mutlaka esaslı araştırmaya dayandırmalarıdır.

Hayatta başarılı ve mutlu olmanızı dilerim.

Türkiye Reisicumhuru

Gazi Mustafa Kemal"

Mustafa Kemal'le mektuplaşan 10 yaşındaki Curtis, Amerikan bağımsızlık mücadelesinin kahramanı, yeni kıtaya özgürlük fikrini aşılayan Fransız aristokrat Lafayette'in soyundan geliyordu.

Fransız devriminin en güçlü karakterlerinden biri olan Lafayette, Amerikan bağımsızlık savaşı patlak verince Philadelphia'ya gitmiş, İngilizlere karşı Amerikalıların safında yeralmış, general olmuş, George Washington'la beraber İngilizleri söküp atmış, “iki dünyanın kahramanı” ilan edilmişti.

İşte böyle bir adamın soyundan gelen Curtis, özgürlük ve bağımsızlık hikayeleriyle büyümüştü.

Bu yüzden, Amerikan gazetelerinde yayınlanan Türk Kurtuluş Savaşı'yla ilgili haberleri merakla takip ediyordu.

The Saturday Evening Post dergisinde yayınlanan Mustafa Kemal röportajını okumuş, okudukça hayran olmuş, yeni kurulan şehir “Angora”yı çok merak etmişti.

Ulaşır mı ulaşmaz mı, ciddiye alınır mıyım alınmaz mıyım diye düşünmeden, yukardaki mektubunu yazmıştı.

Aradan 75 yıl geçti.

75 yıl boyunca Türkiye'nin bu mektuptan haberi olmadı.

Çünkü, Mustafa Kemal bu mektubu, fırsattan istifade propaganda yapmak için, Türkiye Cumhuriyeti'nin reklamı olsun diye yazmamıştı.

Ne gazetelerin haberi olmuştu, ne de Amerikan konsolosluğuna duyurulmuştu.

10 bin kilometre uzaktaki 10 yaşındaki bir çocuğun samimi duygularına, samimi bir cevap vermişti, hepsi buydu.

Curtis büyüdü.

Yale Üniversitesi'nde okudu, makine mühendisi oldu.

Columbia Üniversitesi'nde işletme yüksek lisansı yaptı.

Çek cumhuriyetine gitti, Prag'ta Charles Üniversitesi'nde Slav dilleri üzerine eğitim alırken, İkinci Dünya Savaşı patladı, ülkesine döndü.

Aile şirketinin başına geçti.

İşi büyüttü, fabrika kurdu, itfaiye kamyonları üretti.

Avrupa'dan Afrika'ya onlarca ülkeye ihracat yaptı.

Çok zengin bir işadamı oldu.

Tarih kurumlarının, kütüphanelerin, müzelerin, müzik festivallerinin sponsoru oldu, yılın hayırseveri ödülü aldı.

85 yaşındayken, ABD'de yaşayan Saliha Sulander isimli Türk vatandaşıyla tesadüfen tanıştı.

Sohbet sohbeti açtı, Mustafa Kemal'le mektuplaşmasından bahsetti.

Saliha hanım kulaklarına inanamıyordu, acaba ben mi bilmiyorum diye araştırdı, hayır, mektuplaşmadan kimsenin haberi yoktu.

Aslına bakarsanız, Amerikan Life dergisi 1959'da bu mektupları yayınlamıştı, Life'ın Türkiye'deki versiyonu Hayat dergisi de söz konusu haberin Türkçesini yayınlamıştı ama, gazetelere yansımamıştı, düşük tirajlı derginin arşivinde tozlanıp gitmişti.

Saliha Sulander derhal Türk büyükelçiliğine gitti, anlattı.

Elçilik görevlilerimiz Curtis'e ulaştı, mektup incelendi, netleştirildi, Ankara haberdar edildi.

1998 yılıydı.

Bülent Ecevit'in talimatıyla, kültür bakanımız İstemihan Talay tarafından Türkiye'ye davet edildi.

Curtis, kızıyla birlikte Ankara'ya geldi.

“Polatlı diye bir yer olduğunu biliyorum, resmi davetlerden önce Polatlı'ya gitmek istiyorum” dedi.

Herkes merak etti tabii, hay hay gidelim ama, niye Polatlı?

Meğer, Curtis henüz iş hayatına yeni başladığı dönemde Polatlı belediyesi'ne itfaiye aracı satmıştı iyi mi!

Gittiler Polatlı'ya, 40 yıl önce sattığı itfaiye aracı hâlâ kullanılıyordu.

Anlaşıldı ki, Türkiye'ye ilk gelişi değildi.

1960'tan itibaren defalarca gelmişti.

Ankara'yı İstanbul'u İzmir'i gezmişti, tekneyle Ege ve Akdeniz kıyılarımızı dolaşmıştı.

Her gelişinde Anıtkabir'i ziyaret etmişti, kendisine ömrü boyunca ilham veren Atatürk'ün kabri başında saygı duruşunda bulunmuştu.

Ama bu defa farklıydı.

Bu defa Türkiye Cumhuriyeti devletinin resmi davetlisi olarak Ankara'daydı.

“Hayatımın en duygulu anını yaşıyorum” dedi.

Mustafa Kemal'in kendisine gönderdiği mektubu, Anıtkabir müzesinde sergilenmek üzere Türkiye'ye armağan etti.

Anıtkabir'deki törende kısa bir konuşma yaptı.

“1938'te Atatürk'ün öldüğünü duyduğumda 25 yaşında bir delikanlıydım, niye ağladığımı kimse anlamamıştı” dedi.

2012 yılında, 99 yaşındayken vefat etti.

Curtis'in uykusunda vefat ettiği gece, hayat hikayesine yakışır bir tesadüftü, 10 Kasım'dı!

Ve…

2020.

Curtis'le Mustafa Kemal'in mektuplaşmasının üzerinden neredeyse 100 yıl geçti.

Kimsenin aklının ucundan bile geçmeyen bir gelişme yaşandı.

ABD'nin en ünlü müzadeye şirketlerinden biri olan Jackson's International Auctioneers resmi internet sitesinden duyurdu…

“Mustafa Kemal'in imzalı bir fotoğrafı açık arttırmayla satışa sunulacaktı, 21.5×15 santimetre boyutlarındaki portre fotoğraf, 1923 yılında Mustafa Kemal'in Curtis LaFrance'a gönderdiği fotoğraftı.”

Açık arttırma 24 haziran'da, müzadeye şirketinin Iowa eyaleti Cedar Falls şehrindeki merkez salonunda yapılacaktı.

Tıpkı, Curtis'le Mustafa Kemal'in 100 yıl önceki mektuplaşması gibi, yine Türkiye'de kimsenin haberi yoktu, çünkü Türk basınının ruhu bile duymamıştı.

Doğrusu, kimsenin haberinin olması da mümkün değildi…

Tee Iowa'daki müzayede şirketinin açık arttırma listelerini kim takip edecekti de, kimin haberi olacaktı.

Mucize bile olsa, imkansıza yakındı.

O mucize gerçekleşti.

Tee Iowa'daki müzayede şirketinin açık arttırma listelerini, yurtsever bir Türk genci takip ediyordu.

Gürkan Us…

İstanbul Kadıköylü.

ABD'de Towson Üniversitesi'nde sinema televizyon okudu.

20 yıldır ABD'de Washington'da yaşıyor.

Konser organizasyonu şirketi var.

Türkiye'den sanatçıları ABD'ye getiriyor, turneler yaptırıyor.

En son uluslararası gururumuz Fazıl Say'ı getirdi, dört şehirde konser vermesini sağladı.

Gönüllü elçilik görevlisi gibi çalışıyor, Türkiye'nin müzik yoluyla tanıtımı için, ABD'de Türk derneklerine Türk federasyonlarına yardımcı oluyor, özellikle 29 Ekim Cumhuriyet balolarında, kendisi bir kuruş bile para almadan konser organizasyonları yapıyor.

Aynı zamanda müthiş bir koleksiyoner.

Atatürk ve Osmanlı koleksiyoneri…

Bu konuda da elçilik görevlisi gibi çalışıyor.

ABD'deki müzayede şirketlerini düzenli olarak takip ediyor.

Atatürk ve Osmanlı'ya dair satılan ne varsa, alıyor.

Bütün gelirini bu işe harcıyor.

Ekonomik gücü yetmezse, Türkiye'den satın alabilecek olanları bilgilendiriyor, ABD'de kalmasının önüne geçiyor.

Fotoğraflar, gazeteler, dergiler, Mustafa Kemal Atatürk'e dair muhteşem bir koleksiyona sahip… Hepsini ABD'de satın aldı,
Atatürk'le alakalı ne görürse açık arttırmaya giriyor.

Osmanlı silah koleksiyonu var.

Osmanlı dönemine ait kılıçlar, tüfekler topluyor.

Aslında silah merakı olduğu için değil…

Amerikan müzayede şirketleri tarafından açık arttırmaya konulan kılıçları tüfekleri Amerikalı koleksiyonerlere bırakmamak için alıyor.

Evi müze gibi.

Antikacıları dolaşıyor.

Türkiye'de örneği olmayan Osmanlı silahları var.

İşte bu yurtsever Türk delikanlısı, yine her zaman yaptığı gibi müzayede şirketlerinin açık arttırma duyurularını takip ediyordu.

Jackson's International Auctioneers'ın satışa sunacağı Mustafa Kemal imzalı fotoğrafı gördü.

Gördüğü andan itibaren adeta uyumadı…

Tahmini bütçeyi hazırladı.

Ne olur ne olmaz belki param yetmez diye düşünerek, kredi çekti!

ABD'de yangın halindeki koronavirüs salgını nedeniyle Iowa'ya gidemedi, müzayedeye Washington'dan internet üzerinden katıldı.

24 Haziran'da tam dakikasında ekran başına geçti.

Kalabalık katılımla kıyasıya açık arttırma oldu.

Neticede dört Amerikalı koleksiyonerle çekişti.

En yüksek rakamı verdi.

Tarihi fotoğrafı almayı başardı.

 “Ödediğim rakamın önemi yok, bana göre paha biçilmez, son kuruşuma kadar, yükselebileceğim yere kadar yükselecektim” dediği için, rakamı buraya yazmıyorum.

Türkiye'de o fiyata ev satın alabileceğini söyleyebilirim.

Müzayede kuralları gereği, kim sattı bilmiyoruz.

Ama, artık emin ellerde olduğunu biliyoruz.

Mustafa Kemal'in askeri…

Gürkan Us gibi gençlerimizle gurur duyuyoruz.

Editör: TE Bilişim