Bilim dünyası, NASA tarafından az önce paylaşıma habere kilitlendi. Popular Science’de yer alan habere göre geçtiğimiz hafta NASA, Ay’da yapılan önemli bir keşfi bugün açıklayacağını duyurmuştu. Duyurunun, SOFIA gözlem uçağıyla yapılan gözlemlerle ilgili olduğu düşünülüyordu. Halen devam eden duyuruya göre bilim insanları, Ay’da su olduğuna dair en ikna edici bulgulara ulaşmışlar. Üstelik bu sulara erişmek mümkün olabilir. Keşif, gelecekte Ay ve uzayın derinliklerine yapılacak araştırma görevleri için çeşitli sonuçlar doğurabilir.

BUZ İŞARETLERİNE RASTLANMIŞTI

Kendisini Güneş’in ışınlarından koruyacak önemli bir atmosferi olmadığı için, Ay’ın kuru bir yüzeye sahip olduğu düşünülüyordu. 90’lı yıllarda yörüngede gezegen uzay araçları, Ay’ın kutupları civarındaki büyük ve ulaşılmaz kraterlerde buz işaretlerine rastlamışlardı.

SOFIA YARDIMI İLE TOPLANDI

Ardından ise 2019 yılında, Hindistan’ın Chandrayaan-1 uzay aracındaki tayfölçer görüntüleyiciler, Ay yüzeyinden yansıyan ışıkta su ile tutarlı imzalar tespit etmişti. Bu durumda bile teknik sınırlamalar var olduğundan, bunun gerçekten H2O mu (su), yoksa minerallerdeki (bir oksijen ve bir hidrojen atomundan oluşan) hidroksil molekülleri mi olduğu bilinemiyordu.

Şimdiyse NASA’nın Goddard Uzay Uçuş Merkezi’nde çalışan Casey Honniball ve meslektaşları, Ay’ın yüzeyinden yansıyan güneş ışığının dalga boylarını ölçerek, açık bir şekilde H2O’ya ait kimyasal bir imza tespit etmişler. Bu veriler ise 2.7 metrelik yansıtmalı bir teleskop taşıyan ve değiştirilmiş bir Boeing 747 uçağı olan Stratosfer Kızılötesi Gökbilim Gözlemevi (SOFIA) yardımıyla toplanmış.

GÜNEY KUTBU YAKINLARINDA

Ay’ın güney kutbu yakınlarındaki yüksek enlemlerde keşfedilen bu sular, milyon başına 100 ila 400 parça H2O molekülünden oluşuyor. İngiltere’deki Açık Üniversite’de gezegen bilim ve keşif profesörü olan Maheş Anand, “Bu epey fazla” diyor.

Anand, “Dünya’nın okyanus ortası sırtlarından akan lavda kaybolanlar kadar. Bunlar toplanıp, doğru sıcaklık ve basınç altında sıvı suya dönüştürülebilir" diye konuştu. 

“SU UZAYDA ÇOK PAHALI BİR MADDE”

Suyun bulunması, gelecekte Ay’a yapılacak uzay görevleri bakımından çeşitli sonuçlar doğurabilir. Bu sular işlenip, içmek için kullanılabilir; hidrojen ve oksijene ayrılıp roket yakıtı olarak kullanılabilir veya bu oksijen, solunum için kullanılabilir. “Su, uzayda çok pahalı bir hammaddedir” diyor Anand.

Donmuş suların büyük kısmının, sıcaklığın nadiren -230 C’nin üzerine tırmandığı karanlık, dik duvarlı kraterlerde yer aldığı düşünülüyor. Fakat buralardan su toplamak tehlikeli bir girişim olurdu.

Londra Üniversitesi’nde gezegen bilim ve astrobiyoloji profesörü olan Ian Crawford şöyle söylüyor: “Eğer daimi şekilde gölgede olmayan bu bölgelerde fazla miktarda su olduğu ortaya çıkarsa, o zaman orası çok büyük bir alan olabilir ve oraya erişmek de mümkün olabilir; çünkü güneş ışığında yer alıyor.”

Fakat bazı sorular hâlâ cevap bekliyor. Bunlardan biri de, suyun hangi halde olduğu. İhtimallerden birine göre, gök taşları Ay yüzeyinde çarptığı zaman oluşan Ay ‘camlarında’ çözülmüş halde duruyor olabilir. Alternatif olarak, ufak buz kristalleri Ay’daki toprak taneleri arasına dağılmış da olabilir. Anand, ikinci ihtimalin çok daha kolay bulunabileceğini söylüyor.

Bir diğer soru ise, yeni onaylanan bu su kaynağının ne kadar derine uzandığı. Eğer en üstteki birkaç mikron veya milimetreyle sınırlıysa, kullanışlılık açısından düşük önemde olur. Fakat Profesör Crawford, yine de suyun oraya nasıl ulaştığının merak edileceğini söylüyor.

Cevabı bulmanın tek yolu, Ay’a gidip kazmaya başlamak. Üstelik bu, uzak bir zamanda olmayabilir. NASA’nın Artemis uzay görevi, 2024 yılında Ay’a bir erkek ve bir kadın astronot göndermeyi hedefliyor. Ayrıca, robot bir delme makinesiyle bir metreye kadar derinlerden toprak örneği alınması planlanıyor.

Peki neresi kazılmalı? En iyi yerler, sürekli gölgede olan alanlar olur çünkü su burada, Güneş ışınlarından daha fazla korunur. Nature Astronomy bülteninde yayımlanan bir başka makale ise, daha önce zannedilenden çok daha fazla sayıda ve erişilebilir alanlar olabileceğini öne sürüyor. 

Editör: TE Bilişim