Habertürk yazarı Murat Bardakçı, bir süredir Türk Tarih Kurumu'nu tahfif eden yazılar kaleme alıyor.

"Acaba gözü nü Tarih Kurumu'na mı dikti?" dedirten Bardakçı bugün bir rezalete imza attı.
Zeytinburnu Belediyesi'nin bastırdığı kitapları öven Bardakçı, bu kitapları basma işinin TTK'nun vazifesi olduğunu söyleyerek şöyle dedi."Tarih Kurumu’nun vazifesinin bir kısmını Zeytinburnu Belediyesi yaptığına göre Zeytinburnu’nun bazı sokaklarının temizlenmesi, o sokaklardaki çöplerinin toplanması yahut tıkanan lâğımların açılması gibi ihtiyaçlarının halli ile de Tarih Kurumu görevlendirilse nasıl olur dersiniz?"

Bardakçı'nın skandal yazısı şöyle:

"Tuhaflığa bakın: Türk Tarih Kurumu’nun yapması gereken işi Zeytinburnu Belediyesi yapıyor!

Türkiye, son senelerde bir “projeler cenneti” oldu!

Sanatçısından organizatörüne, üniversite hocasından işçisine, memuruna, aşçısına, kasabına, manavına ve hattâ ev hanımına kadar hemen her meslek erbabı artık proje üstüne proje hazırlıyor ve hemen hayata geçirmeye çalışıyor.

Bu projeler arasında kıymetli, düzgün ve hakikaten faydalı olanları tabii ki mevcut ama işe yarayabilecek olanlarının oranı, sade suya tirit olanlara göre maalesef hayli düşük… Ekseriyeti “yapmış olmak için” ve daha ziyade paralı-pullu kurumlardan birşeyler tırtıklamak maksadıyla hazırlanmış ucuz ticarî vasıtalar teşkil ediyor!

Proje sahipleri böyle birbirinden kıymetli, nefis, emsalsiz ama hiçbir işe yaramayacak fikirlerini hayata geçirebilmek için paralı-pullu kuruluşların kapılarını aşındırıp günlerce, haftalarca dil döküyorlar. Bu kuruluşlardan bazıları artık illlâllah deyip önlerine sürülen projeyi kabul ediyorlar ve neticede “kitap” adı altında kâğıt israfından ibaret varakpâreler ile “festival” yahut “bilmemne günleri” denen ucuz panayırlar ortalığı kaplayıveriyor!

Kurbanlar arasında bakanlıklar, diğer devlet kuruluşları, holdingler ve hattâ “Beyefendi, projemize destek verirseniz vallahi tarihe geçersiniz” diye eşiğine yatılan zengin işadamları da mevcut ama tırtıklama listesinin ilk sırasında mutlaka ve mutlaka belediyeler var!

Bilgiden, kültürden ve kitaptan nasibini almamış belediye ne yapsın? Zaten hemen herşeyi reklâm vesilesi gördüğü için kapısına kadar gelen teklife keramet atfediyor, “Kaç para?” diye soruyor, pazarlık neticesinde bir meblâğ üzerinde mutabakata varılıyor ve buyurun: “Kitap” denen ama çöpe gitmesi çöpü kirletecek kadar kalitesiz, boş, bomboş, israf mahsulü binlerce, onbinlerce ton kâğıt!

Fakat, sayıları az da olsa bazı belediyeler var ki yayıncılığı bu işin gerektirdiği profesyonellik ile “kitaba hürmet” çerçevesinde yapıyorlar ve çıkarttıkları eserler kalıcı hüviyet taşıyor.

MAALESEF TEK BİR BELEDİYE VAR!

Memleketin dört bir tarafındaki belediyelerin yayınlarını lûtfedip göndermeleri sayesinde kimin ne kitap çıkarttığından haberdar olma imkânını bulduğum için rahatlıkla ifade edebilirim: Türkiye’de “kalıcı” ve “kıymetli” eser yayıncılığı yapan maalesef tek bir belediyemiz var: Zeytinburnu Belediyesi…

Bu belediyenin çıkarttığı ve okuyanı hakikaten bilgi sahibi yapan şık eserlerden bazılarının isimlerini vereyim:

Kanunî Sultan Süleyman’ın son seferi olan Zigetvar’ı ve kalenin muhasarasını anlatan “Nüzhet-i Esrârü’l-Ahyâr der Ahbâr-ı Sefer-i Sigetvar”, “Sahn-ı Seman’dan Darülfünun’a Osmanlı’da İlim ve Fikir Dünyası”, “Kuşevleri”, Yenikapı Mevlevîhanesi’nin sözkonusu edildiği “Tekke Kapısı” ile aynı Mevlevâhane’nin bir çeşit “günlüğü” diyebileceğimiz “Defter-i Dervîşân”, “Çırpıcı ve Veliefendi Çayırları: İstanbul’da Mesire Kültürü”, “Birinci Dünya Savaşı ve Çanakkale’de Türk Donanması”, tarihî mezartaşlarının kataloğu “Zaman Aşan Taşlar”, “Mehmed Âkif”, “Necip Fazıl”, “Babanzade Ahmed Naim”, “Seyyid Nizam”, “Sağlık Tarihi ve Müzeciliği Sempozyumu Zabıtları” vesaire vesaire …

Dikat ederseniz, bu yayınların çoğunu tarih kitaplarının teşkil ettiğini görürsünüz…

Zeytinburnu’nun yıllardır belediye başkanlığını yapan; kitaba, tarihe ve kültüre ileri derecede meraklı olan Murat Aydın’ın başlattığı, bugün Kültür ve Turizm Bakanlığı Bakan Yardımcısı Ömer Arısoy’un önceki senelerde belediyenin başkan yardımcılığını yaptığı sırada titiz şekilde nezaret ettiği ve şimdi de aynı titizlikle sürdürülen yayınlara birkaç gün önce bir yenisi ilâve edildi: Prof. Dr. Mikhail Bashanov ile Prof. Dr. İlyas Kemaloğlu’nun hazırladıkları “Rus Genelkurmay Belgelerinde II. Abdülhamid ve Osmanlı Ordusu” isimli çok önemli bir başka kitap!

Kitapta nelerden bahsedildiği eserin isminden rahatça anlaşıldığı için bu yeni yayın hakkında fazla bir şey söylemeyeceğim; meraklısı zaten alıp istifade edecektir…

Zeytinburnu Belediyesi’nin ardarda böylesine önemli tarih kitaplarını yayınladığını görünce kendi kendime “Peki, vazifesi bu gibi eserler çıkartmak olan Türk Tarih Kurumu ne yapar?” diye soruyor ve “Kongre düzenleme hevesi ile davet ettiği 800 kişiyi ağırlamaya 3 milyon lira sarfeder”den başka cevap bulamıyorum!

Vahamet, işte burada: Atatürk’ün İş Bankası’ndaki hisselerinin vârislerinden olan ve bankanın kârından her sene hayli yüklü bir meblâğ alan Türk Tarih Kurumu’nun yapması gereken işin önemli bir faslını bir belediye yerine getiriyor…

Tarih Kurumu’nun vazifesinin bir kısmını Zeytinburnu Belediyesi yaptığına göre Zeytinburnu’nun bazı sokaklarının temizlenmesi, o sokaklardaki çöplerinin toplanması yahut tıkanan lâğımların açılması gibi ihtiyaçlarının halli ile de Tarih Kurumu görevlendirilse nasıl olur dersiniz?"

Editör: TE Bilişim