Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp yaptığı açıklamada "Bu araştırmayı 20 senedir sürdürüyorum. Bana 100 milyar USD bulunuz ‘Süperprefabrikasyon’ endüstriyel yapı üretimi teknolojisi ile Marmara ve Ege bölgelerimizi kısa sürede büyük depreme hazır edeyim." dedi.

Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi "Deprem riski altındaki İstanbul’umuzda da yaklaşık 17.000.000 insan yaşamaktadır. Bu nüfus aşağı yukarı 5.000.000 bağımsız bölüme denk gelmektedir. Bu konutlar genelde kat mülkiyeti yasası ile yapılan betonarme çok katlı çok daireli apartman yapılardır. Yaklaşık 1.000.000 konut ünitesi ciddi bir depremde ölümcül risk oluşturduğundan derhal yenilenmelidir. Ayrıca, 1.000.000 adet civarında kimi betonarme bir veya çok katlı gecekondular mevcuttur. Deprem özürlü ve çarpık bir doku oluşturan bu güvensiz yapı stokunun tümüyle ve hızla yenilenmesi gerekmektedir. Özetle, beklenen ölümcül depreme yakalanmadan, bir an evvel İstanbul’un güvensiz yapı birikimini yenilemek için süratle yaklaşık 2.000.000 ünite konut üretmemiz gerekmektedir.

Geleneksel inşaat teknikleri ile bu operasyon çok uzun zaman alacağından ve devasa bütçeler gerektireceğinden hızlı, güvenli, nitelikli ve ekonomik bir yapı üretim teknolojisi, diğer bir adıyla ‘Süperprefabrikasyon’ kaçınılmazdır.

“Çekirdek Konut” projesinin felsefesi aşağıdadır: Tek katlı bir sistemdir, Konutların en sorunlu noktaları ıslak hacimleri, diğer bir deyişle mutfak-banyo-wc üniteleridir. Yapımlarının özel malzeme ve teknoloji gerektirmekte ve konutun diğer kısımlarına nazaran daha pahalı olmaktadırlar. Islak hacimleri bir araya toplayan 4x4m = 16 m2 lik bir paket ünite (ÇKM Çekirdek Konut Modülü fabrikalarda zincir üretimle hafif malzemelerden tesisat ve donanımı ile monoblok bitmiş olarak günde ortalama 1000 adet üretilerek alt yapısı düzenlenen arsalara getirilmekte ve hak sahibine ücretsiz teslim edilmektedir. Ayrıca, bölgelerin iklim ve yapı kültürlerine göre hazırlanmış projeleri göre ‘tip ev uygulama paketi’ depolardan çok düşük bedelle temin edilerek ihtiyaca göre toplamda 100 m2’yi geçmemek üzere 2, 3 veya 4 odalı tek katlı çekirdek konut modülünün etrafına kendi imkânları ile maket yapar gibi basit şekilde monte edilmektedir. Altyapı yerel yönetimlerin organizasyonunda olacaktır.

Fabrika ortamında hazırlan çekirdek modül ve paket oda malzemeleri hız, ekonomi ve kaliteyi kendiliğinden sağlamaktadır. Böylece gerek kırsal kesimde, gerekse kentsel dokuda gecekondu tipinde yaşamak durumunda kalan insanımız deprem altında ölüm makinesi niteliksiz konutlardan kurtularak geleneksel mimarimizi ve iklimsel şartları dikkate alan tip projelere uygun, depreme dayanıklı çağdaş donanımlı bir ev sahibi olabilecektir. Bir Devlet-Belediye-Vatandaş ortak girişimdir.

‘Kapsül Ev’ projesinin felsefesi aşağıdadır: Çok katlı bir sistemdir. TOKİ Toplu konut İdaresi’nin tünel kalıpla inşa ettiği birçok açıdan tartışılan çok katlı bloklardan daha hızlı ve ekonomik, nitelikli konut üretimi gereklidir. Kapsül evler projesi bu amaçla hazırlanmıştır. Fabrikalarda endüstriyel ortamda bantlarda üretilen 25 m2’lik kapsül üniteler bir salkım gibi orta sirkülasyon şaftına vinçler yardımıyla takılmaktadır. 25 m2’lik bir kapsül wc-duş ve mutfakçığı bulunan tek odalı bir stüdyo konut ünitesi oluşturmaktadır. 2 kapsül yan yana kullanıldığında 2 oda 1 salon 50 m2 daire olmaktadır. 3’lü kullanıldığında 3 oda 1 salon 75 m2’lık daire elde edilebilmektedir. Tek sirkülasyon şaftlı blokların her katında 1 adet 25 m2’lik stüdyo, 2 adet 50 m2’lik daire ve 1 adet 75 m2’lik daire bulunmaktadır. Dağılım kattan kata değişebilmektedir. Ayrıca, modüllerin içindeki oda separasyonları istenildiği şekilde düzenlenebilmekte, 2 oda tek büyük haline gelebilmektedir. Çift sirkülasyon şaftlı bloklarda her katta 2 adet 25 m2’lik stüdyo, 4 adet 50 m2’lik daire ve 2 adet 75 m2’lik daire bulunmaktadır. Sistem tam esnektir, bir lego oyunu gibi gereksinmelere göre kattan kata değiştirilebilmektedir. Felsefesi tek katlı “Çekirdek Konut” projesi ile paralel olup hız, güven, kalite ve ekonomi hedeflenmektedir. Alt yapı ve montaj yine yerel yönetimler tarafından organize edilmeli, modüller Devletimiz eliyle hazırlanmalı ve çok ucuz şekilde ihtiyaç sahiplerine sunulmalı, tefriş hak sahipleri tarafından yapmalıdır. Bir Devlet-Belediye-Vatandaş ortak girişimidir.

Her iki projede de uluslararası fonlar ve deneyim devreye alınmalıdır.

Kentsel yenileme bir yık-yap projesi olmamalıdır. Kültürel değerler, kent kimliği ve kent belleği, sosyolojik, psikolojik boyutlar atlanmamalıdır. Tekrardan ve monotonluktan sakınmalı, projelerde yerel karakter, iklim ve çevreden kaynaklanan dokunuşlarla zengin bir görsel ortam ve yüksek estetik seviye elde edilmelidir. Sonunda deprem güvenli bir “beton ormanı” ile neticelenecek bir dönüşüm operasyonu “kaş yaparken göz çıkarmak” olacaktır.

İlaveten, İstanbul’un eşsiz tarihi varlıkları özel yöntemler ile güçlendirilmeli ve1999 yılında Başbakan Başdanışmanlığı görevim sırasında yurt dışında araştırarak geniş olarak uygulamaya başladığımız ‘Sismik Yalıtım’ sistemiyle deprem riskinden arındırılmalıdır.

Tümüyle yeni kurulacak kentsel yerleşimlerde ise çevreye saygılı, sürdürülebilir, kendi enerjisini üreten, iklim değişikliklerinekafa tam uyarlı doğal afetlerden arındırılmış ‘Ekokent’ projemi önermekteyim."

Editör: TE Bilişim