Altınok, “ABD Başkanı Trump'ın gelişini hatırlıyor musunuz?” sorusuyla başladığı yazısında o günleri şöyle anlattı:

“Washington'ı, çevresini saran derin güçlerden temizleyecekti. Üsler kapatacaktı. Sonra Rusya ile arayı düzeltecekti, Çin'le barışacaktı, Ortadoğu'dan çekilecekti, ABD'yi içine döndürecekti... Dünyayı da bizleri de kendi halkını da rahat bırakacaktı.”

Altınok, seçmenin Trump’a inandığını ama Trump’ın vaad ettiklerinin tersini yapmaya başladığını kaydetti.

Sabah yazarı, böylece kendisinin de Trump’a neden inandığını açıklamış oldu.

Altınok, Trump’un şimdiki hâlini ise şöyle tarif etti:

“Bugün karşımızda AB'ye parmak sallayan, Rusya'ya yaptırım uygulayan, İran'a ambargo koyan, Çin'e arkadan dalan, Türkiye'yi tehdit eden bir ABD var.”

Melih Altınok’un, Trump’ı övdüğü 13 Ağustos 2016 tarihli yazısı şöyle:

“Bunların tarzıdır. Gerçeği söyleyeni, siyaseten doğruculuk yapmayanı, yani "Doğrucu Davutları" önce itibarsızlaştırmaya çalışır, sonra linç ederler. Kimlere kimlere dört koldan medya saldırısıyla itibar suikastı yapmadılar ki. Bir düşünün yakın tarihimizi…

Ama işte gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkmak gibi "kötü" bir özelliği var.

Dün "meczup, deli, saldırgan, şarapçı, şucu bucu" diye linç ettiklerinin içinden bugün söyledikleri bir bir çıkınca "Hakkını yemişiz" dediğiniz kaç kişi var değil mi?

Buna karşın ruhu üç kuruş etmez adamları, iş birlikçileri, vasatları medya operasyonlarıyla, ters manyellerle bir güzel parlatıp safların aklını alırlar.

Öyle ya, dün sözlerine itibar ettiklerimizden kaçını bugün ciddiye alıyorsunuz? Mesela henüz birkaç ay önce ısrarla, darbecilerin 15 Temmuz'da hedef aldığı Erdoğan'ın "mutlaka ve bir şekilde" gönderilmesi gerektiğini yazıp bugün AK Parti tabanına akıl verenleri?

İleride çok pişman olmamak için bu "pozisyon simsarlarına" dikkat etmek gerek. Onları, "anlaşılmak için" yaptıkları konuşmalarından, yazılarından, "uzatmalarından" rahatlıkla tanıyabilirsiniz. Elbette sırf bizim için geçerli değil bu taktik. Bakın ABD'li Başkan adayı Trump'a.

Müthiş bir kampanya ile Doğululara "İslam karşıtı" Batılılara ise "Hıristiyan düşmanı" olarak lanse ettiler Trump'ı. Partisinden, Cumhuriyetçilerden bile kuyusunu kazanlar var. Devlet Trump'ı "ulusal güvenlik tehdidi" olarak lanse ediyor. Obama "dış müdahale" diyor hareketine.

Time'ın Trump kapağına bir bakın ne dediğimi çok iyi anlayacaksınız? Irak'ı işgal edip 1 milyon insanı öldürenler, işkence yapanlar değil saçını kötü boyayan Trump "çok tehlikeli" öyle mi? Ya da bir NATO ülkesinde darbe girişiminde bulunan terörist Gülen'den bağış alan Hillary değil, darbe sırasında "mazlum Türkiye"yi destekleyen Trump şaibeli he mi?

Gidin işinize. Trump sinir bozucu olabilir ama tüm ABD derin devleti, Türkiye düşmanı siyasiler, ana akım medya, üstelik de tüm dünyada ona yükleniyorlarsa destekledikleri Hillary Clinton'dan yeğ olduğu aşikâr.”

Editör: TE Bilişim