Çakıcı dava ile ilgili şunları söyledi "Bugün Bolu mahkemesinde 2017/88 talimat ve yine Bolu Mahkemesinin 2017/117 talimatlı iddianame her ikisi de yüzüme okundu. Tayyip Erdoğan ile tehdit ve hakaret suçuyla ilgili. Bunlar 15 Temmuzdan evvelki sözlerdi. Söylenen sözleri internet, cumhurbaşkanlığı soruşturma bürosu nasıl kayıt altına alıyorsa, alemlerin tek meliki olan Rabbim de Lef-i Mahfuz’da kayıt altına almıştır. Ağızdan çıkan söz geriye alınmaz. Sözlerin hepsi bana aittir. Sayın Cumhurbaşkanı davalarını Türk milletinin önünde “Tüm davalarımı geri çektim. Kimseden davacı değilim” millete verilen söz namus sözüdür. 15 Temmuz 2016 tarihinde verdiği namus sözünden 4 ay sonra Adalet Bakanlığından yetki alarak 15 yakın davadan yargılanmaktayım. Bugün bile geçmişteki sözler bana aittir diyen Çakıcı için verilecek kara önemli değildir. Kimsenin tasmalı köpeği değil, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. Şayet bugün ülkeyi yönetenler ya bizim dediğimiz gibi tasmalı şerefsiz yaşayacaksın ya da Anap eski milletvekili Mehmet Karabaş’a söylemiş , “Çakıcı’ya gün yüzü göstermeyeceğim” Eğer böyle söylemişse avucunu yalar.Sahibi Allah olanın hiçbir şeye ihtiyacı yoktur."

Öte yandan ghündeme dair açıklama yapan Çakıcı "15 Temmuz Okyanus ötesi ve batı kaynaklı Aziz Türk milletinin üzerine bomba ve mermi yağdıran elbiselerin en şereflisini giymiş, ruhunu Brüksel kaynaklı NATO karargahında yerle yeksan eden sömürgeci Batı kültürüne, ABD’ye köpeklik yapan, elbiselerin en şereflisini giymiş ruhu Amerikalılara teslim eden FETÖ denen, hakkın yanında yıllardır görünüyor rolünü oynayan, Vatikan’ın gizli Kardinali olan Siyonist uşağı, dünya imamı diye Müslüman Türk milletine ve dünyada açmış olduğu ülkelerdeki okullardaki Müslüman ülkelerde dünya imamı diye lanse edilen, aslında gavur imamı olan, haçlı zihniyetinin piyonu CIA’nin iti olan Fethullah GÜLEN, bu gavur imamıyla ruhunu Amerikalılara satmış olan ve şerefli üniformanın içindeki bu hainlerle birlikte işbirliği yapmıştır. Ben 12 Eylül’ü bizzat yaşadım. 1960 yılında 8 yaşımdaydım. 28 Şubat’ta yurt dışındaydım.

 Bütün bu Türkiye’nin üzerindeki sosyolojik savaş 1860 döneminde ABD tarafından ilk Lübnan’da açılan Amerikan Üniversitesi’yle başlamıştır. 1948’den günümüze kadar NATO’ya üye olduktan günümüze kadar Batı ve Amerika meselesi olmuştur.

 Rahmetli İsmet Paşa’dan sonra çok partili döneme geçtiğimiz günlerde ABD rahmetli Menderes’in bir dönem Ortadoğu’daki en yakın müttefiki olarak kabul etti. Rahmetli Menderes, ABD’nin Ortadoğu ve Türkiye üzerindeki çirkin emellerini fark edince 1960’taki ihtilali gerçekleştirip hayatına son verilmesine sebep oldu. Bu millet bunu unutmamıştır. Ama uzun yıllar itina ederek bunu dile getirmemiştir. Günümüze kadar hatta sayın Recep Tayyip ERDOĞAN bile Menderes’in ölümünden sonra ABD, Batı kaynaklı iktidara getirilmiştir. Bir müddet Ortadoğu’da, Kuzey Afrika’da, Batı’da Erdoğan’ın kullanıldığı bilinmektedir. Rahmetli, milli görüşün efsanevi lideri, ana rahmine düşüşünden öldüğü güne kadar milli olan imanı bütün, gönlünü yaşamı süresi içerisinde gönlü Türk ve İslam dünyası için atmıştır. İktidara geldiğinde ilk işi sırtını Batıya dönmüştü. İnandığı yolda ömrünün sonuna kadar hiç taviz vermeden yaşamıştır. Talebesi olan sayın Erdoğan, Machiavelli mantığı mı diyelim yoksa şartların oluşturduğu bir şekilde Batı’nın yönlendirmesi ve iradesi ile iktidara geldiği zaman 2012’ye kadar Batı’nın hizmetinde olduğu bilinmektedir. Yukarıda bahsettim Machiavelli mantığıyla Batı’yı oyalayıp Batı’nın gözlüğü ile değil farklı bir bakış açısıyla Batı ve küreselleşen dünyanın hızla değiştiğini görmüş, titreyip kendine dönerek Batı ekseninden çıktığını dünyanın değişik platformlarında, BM’de gündeme getirmişti.

Batı’ya karşı almış olduğu doğru bir tavırdı. 2012’ye kadar onlarla ve FETÖ'cülerle Batı’nın yönlendirmesiyle çözüm sürecinde PKK ile işbirliği yapmak ihanettir. Bunu da söylemeyen Alaattin’in anası mezarda hortlasın. Ömrümce Tayyip Erdoğan’ı sevmedim, sevmek zorunda da değilim. Uzun ceza yatmakmış, psikolojik baskıymış, hastanelerde zulümmüş, ölüm riski taşıyan bir sürü hastalığım varmış, ne hastalıklarımla ilgili ne de hürriyetimle ilgili Adalet Dilencisi değilim. Allah(cc)’ın dışında kimseye biat etmem. Bilim adamları insan yaşamına bir yere kadar müdahale eder. Bu ülkedeki ilahiyatçılar, hocalar, müftüler, diyanet işleri başkanları Kur-an kaynaklı diyor ki : “Hayr’ın ve şerrin min Allah’ü Teala. (hayır ve şer Allah’tandır.) " Şükredersen şer bile hayra bağlanır Allah katında. Bu canın sahibi rabbimdir. Verdiği gün kadar yaşayacağım. İnsanların ömrünü Tayyip Erdoğan ve ekibi ne kısaltıyor ne de uzatıyor. Nefsini yenerse, milletin hizmetkarı olursa kendisine hayır veren % 48,6 yı parti, inanç ve etnik grup gözetmeden bağrına basar ve adil davranırsa imanı tilavet ve kıraat üzerine tövbe edip, AllahIn ipine sarılmışsa kimle konuşursa konuşsun herkesin olduğu gibi onun da sahibi rabbimdir. Şunu kafasına sokmalı,Çakıcı'nın imanında biat Allah’adır. Devlete sadakat dünyayı  karıştırmayan Adem nesline sevgidir. Bu akşam Müslüman Aziz Türk Milleti’nin, İslam dünyasının Beraat Kandilini kutlar, İslam dünyasına ve Adem soyuna hayırlara vesile olmasını dilerim.

Editör: TE Bilişim