Bugün öğle saatlerinde Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne geniş güvenlik tedbirleri altında 40 jandarma ve polis gözetiminde getirilen Alaattin Çakıcı, morg kapısından içeri alınarak doktor tarafından muayene edildi. Çakıcı, hastane çıkışında da yine geniş güvenlik önlemi altında cezaevi aracına bindirildi.
Çakıcı’nın Avukatı Mehmet Sinan İnce yaptığı açıklamada, “Sayın Alaattin Çakıcı ölümcül düzeydeki 15 hastalığının ikisi için Kırıkkale Tıp Fakültesi Hastanesi'ne getirildi. Hastanede gerekli tetkikler, muayenelerden geçirildi. Konu ile ilgili açıklamayı daha sonra tetkikler sonuçlandığında yapacağız” diye konuşu.
MEHMET FATİH BELVİRANLI'YA MEKTUP
Öte yandan Alaattin Çakıcı Mehmet Fatih Belviranlı’ya UYAP üzerinden yolladığı mektupta çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Çakıcı'nın mektubu şu şekilde ;
Mehmet Fatih Belviranlı’ya;
Sizi sevmediğimi daha evvel basın ile açıkladım.Keskin Cumhuriyet Savcılığına geldiğiniz zaman bilgi
Kirliliği var demişsiniz; bize her şey yanlış intikal edilmiş dediğinizi biliyorum.Size bir aya evvel Aps ile mektup gönderdim.Bu hapishanede,geldiğim günden beri cezaevini yönetenler hemşehrilik adı altında7-8 başlı idi.Burası Kızılay Meydanına benziyordu.Şu anda bu hapishanede bir FETÖ’cünün sesi çıkmıyor.
Adli mahkum kendi halinde.50’ye yakın ırz düşmanı vardı;hiçbiri artık yok.Geçen gün isyan teşebbüsünde bulundular.Cezaevinde olduğum sürede iki kez idareden yana olup isyanı bastırdım.Bu olaylar gelişirken 35 memur ile nöbetçi müdür karşı blokta oturup hiç müdahale etmedi ve Ankara'dan gelen 3 memur hakkında soruşturma açtılar.Bir gün sonra aile ziyaretindeyken,avukatıma geçtim .Bu esnada bir yarbay ve üsteğmen,yıllardır ayaklarımda olan nasırdan dolayı bende olan bisturiyi istediler.Daha evvelde bisturilerin değiştirilmesi için talepte bulundum.Sonradan üç bisturi ve saplarının biri revire bırakıldı.İki bisturi ve sapı Battal denilen yasal yollarla gelen infaz memurunca bana getirdiler.Sonra Battal’ı telefonla arayıp onu bir yere çağırdılar.O zaman zarfında eski bisturileri veremedim.Bir kaç gün sonra fazla bisturileri vermek için üzerimdeyken aile ziyaretine çıktım.Oradan avukata geçtim.Yukarıda da ifade ettiğim gibi; üsteğmen ve yarbaya “verilen hak yasal olarak UYAP’a geçti.Böyle bir şey olmaz” dedim.Ancak üsteğmen ve yarbaya iki bisturiyi de teslim ettim.
Zaten teslim edeceğim bisturilerdi. 300 asker ve 300 infaz memuru şahsımla ilgili içeriye girdi. Sonra Başgardiyan çay içelim diye beni baş memurluğa davet etti. İki dakika sonra Halit,Hüsnü ve Ahmet müdür geldi. Arkalarında 150 memur vardı. Ani müdahalenin başındaki beni görüp hızla dışarı çıkınca ben de 3 müdür ve bir baş memuru kilitleyip 150 memuru kovdum. (kamera kayıtlarında vardır)Halit müdüre terbiye dahilinde sert konuştum. Kimsenin sesi çıkmadı. Bu söylediklerim harfiyen kamera kayıtlarında var. Kendileri rezil olduğu için tutanak bile tutulmadı.
İsyanı durdurduğum gece Ankara'dan gelen 3 çocuk da benimle birlikteydi. O çocukların hakkında soruşturma açmışlar. Nöbet yerinde bulunan Ahmet müdürü ve 35 infaz koruma memurunu kurtarmak için 3 çocuğu yakıyorlar.
Sayın Genel Müdürüm,yardımcım; daha evvel yazmıştım.Sağlık nedenlerinden dolayı Kandıra Cezaevine gidip ameliyat olmak istiyorum. Kandıra cezaevi olmaz ise,sağlığım açısından hiçbir cezaevine gitmiyorum. İster beni bu çivisi çıkmış T.Tipinde tutun, ister Hacılar F.Tipine gönderin. Harici bir yere gitmek istemiyorum. Lütfen şunu da unutmayın; T. Tipinde ben gittikten sonra bir aya kalmaz isyan çıkacak. Sebebi,buradaki müdürlerdir.
Dün de bende kalan bisturiyi tutanakla teslim ettim. Bugün getirdiklerinde revirdeydim. Ayağımın bir bölümünün nasırını kendim aldım.
Yukarıda bahsettiğim,daha önce de dediğim gibi buraya adalet duygusu yüksek bir birinci müdür,iki tane de ikinci müdür gelirse şu anda hapishane sütliman,öyle devam eder.
Yoksa 3 ay içerisinde bu cezaevi patlar.Yaptığım her şey suç teşkil ediyorsa suçumu da peşinen kabul ediyorum. Şahsınıza ve makamınıza saygılarımla arz ederim.
19.10.2017