Bu konuda tüm sivil toplum teşkilatlarının Andımız’ı sahiplenmesi gerektiğini vurgulayan şube başkanı Burak Candaş, maalesef ortadaki sessizliğin bir ölüm sessizliği olduğunu, sanki Türklüğün üzerine ölü toprağı atıldığını vurguladı, bu sebeple bir uyanış vesilesi olması için ocak binasının dışına Andımız pankartını asarak okumaya, söylemeye devam edeceklerini vurguladı.

Türk Ocakları Çerkezköy Şube Başkanı Burak Candaş yayınladığı basın açıklamasında şunları söyledi;

“Andımız, Türklüğün minik dimağlara nakış nakış işlenmesini sağlayan bir and metnidir. Bu and metnimiz 2013 yılında  Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından yürürlükten kaldırılmış, ardından Türk Milliyetçilerinin sendikası Türk Eğitim Sen’in o dönemde açtığı dava sonucunda 2018 yılında Danıştay 8. Dairesi tarafından Milli Eğitim Bakanlığının bu işlemi iptal edilmişti. Ne gariptir ki 2018 yılından beri Danıştay kararına rağmen Andımız okullarda okutulmayarak bu yargı kararı uygulanmamış ve hukuk devleti ilkesi çiğnenmiştir.

Geçtiğimiz haftalarda Andımız ile ilgili MEB’in Danıştay’ın olumlu kararına itirazı Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından kabul edilerek, Andımız tarihin derinliklerine gömülmek istenmiştir.  Karar, kamuoyuna el altından duyurulmuş, bu konuda devletin yetkili organlarından bir açıklama beklenmiştir. Maalesef bu konuda gereken açıklamalar 2 haftayı geçmesine rağmen yapılmamıştır.

Hepimizin bildiği gibi Andımız’ın kaldırılması kararı, sözde “çözüm ve barış süreci”nde bazı bölücü çevreleri memnun etmek için yapılmış birçok yanıştan biriydi. Türk Ocakları o dönemde de bu gibi tavizlerin terör unsurlarını yatıştırmayacağını, aksine azdıracağını ısrarla söylemiş, gerekli uyarılarda bulunulmuştu. Nitekim 2015’te PKK terör örgütünün sözde çözüm sürecini yığınak yapma ve terörist sayısını çoğaltarak bölgede etkinliğini artırma yolunda değerlendirdiğini Hendek Operasyonlarında müşahede ettik. Birçok devlet görevlimizin, 1000’e yakın güvenlik gücü mensuplarımızın şehit olması bunun delilidir. Devlet hafızası unutmaz, unutmamalıdır.

Andımız metni, “Ne Mutlu Türk’üm Diyene!” İfadesi ile biter. Ülkede vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkesi kapsayan bir metindir. Bu metinde kimleri hangi ifadeler rahatsız etmiştir tekrar soruyoruz! Türk olmak, doğru ve çalışkan olmak, büyüklerimizi sayıp, küçüklerimizi korumak kimi rahatsız etmiştir? Yurdumuzu ve milletimizi özümüzden çok sevmek kimi rahatsız edebilir?  Yükselmek ve ileri gitmek ülküsünün karşısında kim durabilir? Atatürk’ün açtığı yolda, gösterdiği hedefe yürümek kimlerin zoruna gitmektedir? Varlığımızın Türk Varlığına armağan olması kimi huysuzlandırmaktadır?

Bu topraklara Türkiye denilmiş ve Türklerin vatanı olduğu dünya milletleri tarafından dahi kabul edilmiştir. İçimizde bunu kabullenmeyen kimler vardır? Öğrencilerimize milli şuur ve özgüven kazandırmak Milli Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere hepimizin görevi değil midir?

Türklüğün rahat etmediği yerde ne İslam dünyası ne de diğer Turan coğrafyasındaki Türkler de rahat edemez. Hatta dünyanın mazlum ve mağdur milletleri de rahat edemezler. Türk Milliyetçiliğine bir hukuki darbe olarak gördüğümüz bu kararın kaldırılması ve Andımız’ın tekrar okullarımızda okutulmaya başlanması için tüm yetkilileri, devletimizin ve siyasi partilerimizin başındakileri göreve çağırıyoruz.

Muhtaç olduğunuz kuvvet, damarlarınızdaki asil kanda mevcuttur. Ne mutlu Türk’üm diyene! Demeye devam edeceğiz.

Editör: TE Bilişim