Prof. İzzet Özgenç'in Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yaptığı çağrının metni şu şekilde;

"SAYIN CUMHURBAŞKANINA ÇAĞRIDIR

Ceza hukuku yaptırımlarının özelliği, infazıyla, uygulanmasıyla, kişinin etkin pişmanlık göstermesinin yanı sıra, toplumsal fayda sağlanmasının amaçlanmasıdır. Bu mülahazayladır ki, mevzuatımızda, belirli bir suçun işlenmesi sebebiyle hapis cezasına hükmedilmekle birlikte, belirli koşullara bağlı olarak bu cezanın infaz kurumunda çektirilmesinden kısmen veya tamamen sarfinazar edilebilmesinin yolları açık tutulmuştur.

Hükümlü, gerçekleştirdiği haksızlık dolayısıyla içinde bulunduğu kusurluluk durumundan arınması, suç işlemek suretiyle bozduğu toplumsal barışın yeniden tesisi, sebebiyet verdiği zararların tazmini, işlediği suç sebebiyle kaybettiği güveni yeniden iktisabı, kısacası resosyalizasyonu için, kendi koşullarına uygun olarak belirlenen yükümlülükleri yerine getirdiği takdirde, hakkında hükmolunan hapis cezasının infaz kurumunda çektirilmesinden kısmen veya tamamen sarfınazar edilebilmelidir ve de edilmektedir.

Suçlunun koşulları göz önünde bulundurulmak suretiyle belirlenen/belirlenmesi gereken yükümlülüklerin yerine getirilmesi halinde, hükmolunan hapis cezası infaz edilmiş sayılmalıdır.

Bu yaptırım sistemi, söz konusu yükümlülüklerin yerine getirilmesi sürecinde hükümlünün denetim ve gözetim altında tutulmasını gerekli kılmaktadır.

Bu denetim ve gözetimin, etkinliğinin sağlanabilmesi için, doğrudan ve birebir olması gerekmektedir.

Bu itibarla, kişinin işlediği suç sebebiyle mahkûm olduğu hapis cezasının belirli yükümlülükleri yerine getirmesi suretiyle infazı bağlamında belirlenen yükümlülüklerin, öncelikle faille mağdur arasında barışmayı sağlamak ve dolayısıyla, failin topluma yeniden kazandırılması amacına hizmet edecek mahiyet taşıması gerekir.

Zira, faille mağdur arasında barışmayı temin etmeyen veya edemeyen bir yaptırım sisteminin toplum barışına katkı sağlaması ve suçlunun yeniden topluma kazandırılması amacına hizmet etmesi beklenemez.

Keza hükmolunan hapis cezasının belirli yükümlülüklerin yerine getirilmesi suretiyle infazı bakımından, suçun mağdurunun muvakkatinin aranması büyük önem taşımaktadır.

Bu nedenledir ki, devlet, suçun mağdurunu tamamen göz ardı eden, suçun işlenmesi suretiyle oluşan haksızlığı gidermeye, faille toplumun ve özellikle mağdurun barışmasını, suçlunun toplum nezdinde kaybetmiş bulunduğu güveni yeniden kazanmasını sağlamaya hizmet etmeyen bir infaz siyaseti güdemez.

Oysa ilgili kamu otoritelerine yönelik, doğrudan veya dolaylı olarak gerekli bilimsel bilgilendirmeleri yapmamıza rağmen, bugün sabaha karşı Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen İnfaz Kanunu değişiklikleriyle, bu amaçlardan hiçbiri güdülmemiştir.

Aksine, kişiler bakımından önemli mağduriyetlere sebebiyet vermiş bulunan binlerce hükümlü, süreli de olsa, herhangi bir koşul belirlenmeksizin, tamamen denetimsiz olarak, barınabileceği bir evi olup olmadığı, geçimini sağlayabileceği bir maddi imkânının bulunup bulunmadığı araştırması yapılmaksızın, sokağa salınacaktır.

Bu durum, yeni suçların işlenmesine davetiye çıkarmaktan ve yeni mağduriyetlere sebebiyet vermekten başka bir sonuç ortaya çıkarmaz.

Söz konusu Kanunun onaylanması, işleneceği kuvvetle muhtemel olan bu yeni suçlardan dolayı sorumluluğu gerektirdiği izahtan varestedir.

Gereği takdir edilmek üzere, bilgilerinize arz ederim.

Prof. Dr. İzzet Özgenç"

Editör: TE Bilişim