Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara Mamak ilçesinde bulunan Roketsan'ın Lalahan Yerleşkesi'nde düzenlenen, 'Roketsan Uydu Fırlatma, Uzay Sistemleri ve İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi ile Patlayıcı Hammadde Üretim Tesisi Açılış Töreni'ne katıldı. Törende konuşan Erdoğan, ilk olarak 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı tebrik etti. Bu zaferi manasıyla uygun şekilde kutladıklarını söyleyen Erdoğan, "Anadolu'nun kapılarını milletimize açan Malazgirt'e nasıl sahip çıkıyorsak, bu toprakları ebedi vatanımız kılan büyük zafere de aynı samimiyetle, aynı heyecanla sahip çıkıyoruz. Malazgirt ne kadar bizimse, İstanbul'un fethi ne kadar bizimse, Çanakkale de aynı şekilde bizimdir, Dumlıpınar da, Sakarya da bizimdir. Bu zaferlerin hepsi şehitlerimizin kanlarıyla bu topraklara vurduğumuz birer mühürdür. Hepsi birbirinin devamı olan devletlerimizi her kim diğerinin karşısına koyuyorsa, bu milleti ve tarihini tanımıyor demektir. Ortak değerlerimiz arasında bölücülük yapanlar, tarihimizin bir bölümünün arkasına saklanarak diğerini kötüleyenler, Gazi Mustafa Kemal'in hizmetlerini anlatmak için başkalarına kin kusanlar bu ülkeyle bağını koparmış zavallılardır. 2023'te 100'üncü yaşını kutlayacağımız Türkiye Cumhuriyeti, bizim millet olarak bu topraklarda kurduğumuz ilk değil en son devletimizdir. Biz hemen her konuyu istismar aracı haline getirenlerin asıl niyetlerini elbette biliyoruz. 30 Ağustos bahanesi ile insanlarımızı birbirine düşürmek isteyenler, bu ülkenin topraklarına nifak tohumu ekenler, gereken cevabı yine milletimizden alacaktır. Her konuyu istismar aracı haline getirenlerin 30 Ağustos gibi, cumhuriyet, millet, memleket gibi bir dertlerinin olmadığının farkındayız'' dedi.

'MİLLETİMİZ BU OYUNLARA GELMEDİ'

Zaferlerin arasında ayrım yapanların amacının 81 milyonun beraberliğine, kardeşliğine kastetmek olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şimdiye kadar milletimiz bu oyunlara gelmemiş, ortak değerlerini istismar edilmesine asla fırsat vermemiştir. İnsanlarımızı birbirine düşürmek isteyenler, bu ülkenin topraklarına nifak tohumu ekenler, gereken cevabı yine milletimizden alacaktır" diye konuştu.

'ZAFERLER BU ESERLER İLE KUTLANIR LAF İLE DEĞİL'

"Zaferler işte bu eserler ile kutlanır lafla değil" diyen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Eğer 'zafer' diye bir kararlılığınız varsa bu eserleri dikersiniz. Biz şu anda bunlarla bile henüz mutmain değiliz. Bize çok daha ileri eserler yakışır. Bunları da yapacağız. Günümüzde savunma alanında güçlü ve bağımsız olamayan milletlerin istikballerine güvenle bakabilmeleri mümkün değildi. Ülkemiz gibi zorlu bir coğrafyada yer alan ve bu gelişmelere rağmen devletlerin caydırıcı bir savunma sanayine sahip olmaları milli bir zorunluluktur. Biz mazisinde güçlü yerli bir milli savunma sanayine sahip olan, böyle bir gelenekten gelen bir milletiz. Osmanlı, tüfek üretiminde çok uzak yıllar boyunca dünyanın önde gelen sanayilerine dahil olmuştur."

'LİSTEDE 7 FİRMAMIZ BULUNUYOR'

Erdoğan, savunma sanayiinde yerliliğin önemine değinerek, “Nuri Demirağ’ın Kayseri’de kurduğu uçak fabrikası, Nuri Killigil’in İstanbul’da kurduğu silah fabrikası savunma sanayimizin öncüleri olarak halen hafızalardadır. Ancak, tüm bu kritik projeler dönemin ufuksuz, vizyonsuz idarecileri tarafından sabote edilmiştir. Türkiye adeta kasıtlı ve bilinçli bir şekilde savunma sanayinde yurt dışına mahkum bırakılmıştır. Ülkemizin ilk uçak fabrikasının kapısına 1950 yılında kilit vuranlarla bugün bizi savunma sanayinde attığımız adımlardan dolayı eleştirenler aynı sığ zihniyetin mensuplarıdır. Sakarya’daki Tank Palet Fabrikamızı diline dolayanlar, bu ülkeyi 2002’ye kadar yüzde 70 oranında dışa bağımlı hale getirenlerdir. Oysa Nuri Demirağ ve Vecihi Hürkuş’a, Nuri Killigil’e sahip çıkılsaydı Türkiye bugün savunma sanayinde bambaşka bir konumda olurdu. Bırakın sahip çıkmayı, şayet bu projeler kasıtlı olarak engellenmesiydi bugün ülkemiz silah sanayi ve havacılıkta dünyanın en güçlüleri arasında yer alırdı. Türk savunma sanayinin dikilmiş körpe fidanlarını budayanlar, sadece kaynak ve zaman israfına sebep olmadılar, aynı zamanda bu milletin 60 senesini de çaldılar. Biz son 18 senede hem bu kayıpları telafi etmenin hem de ülkemizi bu alanda zirveye taşımanın mücadelesini verdik. Adeta felç olmuş savunma sanayimizi yeniden ayağa kaldırdık. Ecdadın şanlı mirasından ilham alarak ülkemiz savunma sanayinin dışa bağımlılığını yüzde 70’lerden yüzde 30’lar seviyesine düşürdük. Kendi imkanlarımızla imal edebileceğimiz hiçbir ürünü dışarıdan satın almama politikası ile yerlilik oranlarımızı hep yükseklere taşıdık. 2002 yılında 62 savunma projesi yürütülürken bugün ne oldu biliyor musunuz? Bugün bu sayı 700’e yaklaştı. Nereden nereye. Sadece son 5 senede 350 civarında yeni proje başlattık. 2002 yılında toplamda 5,5 milyar dolar bütçeli savunma projeleri yürütülürken, bugün 60 milyar dolarlık proje hacmine ulaştık. Bu dönümde sektörde faaliyet gösteren firma sayımız 56’dan bin 500’e ulaştı. Sektörün 2002 senesinde 1 milyar dolar olan cirosu, 2019 yılında 11 milyar dolar rakamını yakaladı. 2002 yılında 248 milyon dolar olan savunma ve havacılık ihracatı, 2019 yılı itibariyle 3 milyar doları geçti. Dünyanın ilk 100 savunma şirketleri listesinde hamdolsun 7 firmamız bulunuyor" ifadelerini kullandı.

'EŞGÜDÜM EKSİKLİĞİNE TAHAMMÜLÜMÜZ YOKTUR'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin kara ve deniz araçlarında sadece ihtiyaçlarını karşılayan değil, kendi savaş gemisini tasarlayan, inşa eden ve idamesini gerçekleştirebilen 10 ülke arasında yer aldığını belirterek, "Türk savunma sanayi firmalarının dünya pazarındaki payı, sözü ve gücü her geçen gün daha da artıyor. İHA, SİHA ve TİHA üretiminde ise artık dünyanın ilk 3-4 ülkesi içindeyiz. Terörle mücadele operasyonlarında dahi birilerinin icazetini arayan bir ülkeyken şimdi kimseden izin almadan en zor sınır ötesi operasyonları bile başarıyla gerçekleştiriyoruz. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekatları ile güney sınırımız boyunca kurulmak istenen terör koridorunu boşa çıkarttık. DEAŞ belasını sınırlarımızdan tamamen uzaklaştırmakla kalmadık. Bu örgüte en ağır darbeleri biz indirdik. Sadece sınırlarımız içinde değil, Irak’ta ve Suriye’de de bölücü terör örgütüne nefes aldırmıyoruz. Nereye saklanırlarsa saklansınlar, teröristleri inlerinde buluyor ve imha ediyoruz. Suriye’den Irak’a, Libya’dan Doğu Akdeniz’e kadar bölgemizin dört bir yanında hak ve hukukumuzu kararlılıkla savunuyoruz. Tüm bu adımları atarken şu gerçeği de asla unutmuyoruz; başarımızı daim kılmamız çıtayı sürekli yukarıya taşımamıza bağlıdır. Savunma sanayi alanında koordinasyon ve eşgüdüm eksikliğine tahammülümüz yoktur. Özellikle kendi üretebileceğimiz ürünlerin yurt dışından tedarik edilmesine asla razı değiliz. Elimizdeki sınırlı kaynağı kendi savunma sanayimizi geliştirmek için kullanmak birinci önceliğimiz olmalıdır. Bu konuda sektörümüzden hassasiyet bekliyoruz. Ülkemizi savunma sanayisinde devler ligine taşıyacağınıza inanıyorum" diye konuştu. 

'ATMACA’YI YIL SONU İTİBARİYLE TSK'NIN ENVANTERİNE KATACAĞIZ' 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "1988 yılında Özal'ın kurduğu Roketsan ürettiği silah ve mühimmatlar ile Mehmetçik'in en büyük destekçilerinden olmuştur. Ülkemizin ilk deniz füzesi olan Atmaca'ya ayrı bir parantez açmam gerekiyor. 200 kilometreden fazla menzili ile denizin birkaç metre üstünden giderek düşman unsurları tarafından radar ile tespit edilemiyor.  Belirlenen bir hedefe gönderilen Atmaca o hedef hareket etse bile takip ederek imha edebiliyor. Atmaca ülkemizi dünyada gemisavar füzesi üretebilen 5 ülke arasına dahil etmiştir. Ordumuzun gözbebeği olarak Atmaca’yı yıl sonu itibariyle TSK'nın envanterine katacağız. Birçok ülkenin Atmaca'ya ilgi duyması, satın almak için bizimle görüşmeye geçmesi de gurur vericidir" dedi.

'TÜRKİYE UZAYA İLK ADIMINI ATMIŞ OLDU'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Mikro Uydu Fırlatma Projesi’nin en kritik çalışmalar arasında yer aldığını belirterek, "2025 yılında bitmesini hedeflediğimiz bu proje ile 100 kilometre ve altındaki mikro uydularımızı alçak dünya yörüngesine yerleştirebileceğiz. Türkiye dünyada sayılı ülkenin sahip olduğu uydu fırlatma, test etme, üretme alt yapısı ve üs kurma yeteneğine kavuşmuş olacak. Yerli uydumuz uzaya fırlatıldığında, savaş ve barış zamanında ülkemize güvenli bilgi akışı temin edecek. Uydumuz askerlerimize anlık bilgi sağlayarak işlerini daha da kolaylaştıracak. Bu projenin testlerini başarı ile gerçekleştirdik. Milli teknolojilerle fırlattığımız ilk yerli roketimiz 130 kilometre sınırına çıkarak uzay sınırı kabul edilen 100 kilometre sınırını aştı. Böylece Türkiye kendi teknolojileriyle uzaya ilk adımını attı. Türkiye tamamen kendi geliştirdiği teknolojiler ile uzaya ilk adımını atmış oldu. Yerli ve milli teknolojiler ile uzaya ilk adımını atmış oldu. Artık yerli ve milli teknolojiler ile uzay ligindeyiz. Bu roketi katı yakıt teknolojisi ile gönderirken inşallah bundan sonra hem katı hem sıvı yakıt ile birlikte test etme aşamasına geçeceğiz. Milli olarak geliştirilen sıvı yakıtlı roket motoru teknolojisinin ilk uzay denemelerine başlayacağımızın müjdesini buradan vermek istiyorum" ifadelerini kullandı.

'PROJELERİN TOPLAM BÜYÜKLÜĞÜ 9 MİLYAR LİRAYI AŞIYOR'

Hibrit yakıtlı roket motorları geliştirme faaliyetlerine devam edildiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hem uzay uygulamalarında hem de havacılık ve ulaştırma alanında temiz enerji kaynağı olan yüksek kapasiteli hidrojen yakıt pili teknolojisi yine bu merkez altında geliştirildi. Füze güdümlü mühimmat ve silah sistemlerinde ihtiyaç duyulan küresel konumlama sistemi alıcısı yani bu sistemlerin navigasyonu da ilk kez milli imkanlarla üretildi. Yine bu merkezde minyatür silahlar, hipersonik sistemler, lazer ve elektromanyetik teknolojisine sahip yönlendirilmiş enerji silahları gibi geleceğin teknolojisi üzerinde çalışmalar yürütüyoruz. Merkezimin uhdesindeki projelerin toplam büyüklüğü 9 milyar lirayı aşıyor" diye konuştu.

'YURT DIŞI BAĞIMLILIĞINI ÖNEMLİ ÖLÇÜDE KIRACAĞIZ’

Roketsan'ın Elmadağ'daki patlayıcı ham madde üretim tesisine de canlı bağlantı gerçekleştiren Erdoğan, açılış törenine de online olarak katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bu tesis sayesinde patlayıcı ham madde ihtiyacımızın büyük bir kısmı milli imkanlarla üretilecek. Füze ve roket harp başlığı patlayıcıları ile zırh sistemleri için kritik öneme sahip bu kabiliyet ile yurt dışı bağımlılığını önemli ölçüde kıracağız. Füze kabiliyetlerimizle özellikle güvenlik güçlerimize sahada yeni kabiliyetler getirecek teknolojiler üzerinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. TRG-230 füze sistemine lazer arayıcı başlık entegre ediyoruz. TRLG-230 ismini verdiğimiz bu füze sistemi İHA ve SİHA’ların işaretlediği hedefleri karadan vurabilecek şekilde geliştirildi. Bayraktar TB2 SİHA’nın lazer işaretlemesini yaptığı hedef, lazer güdümlü 230 minimetre füze sistemi tarafından vuruldu. Bu yeni gelişme cephedeki askerlerimizin gücüne güç katacak. Hamdolsun, Türkiye'yi savunma sanayiinde bir üst lige taşıyan bu projelerin milletimize ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Sınırlarımızın içinde ve dışında ülkemizin güvenliği, milletimizin geleceği için fedakarca görev yapan emniyet güçlerimize şükranlarımı sunuyorum."

Editör: TE Bilişim