Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan sosyal medya hesabından yaptığı açıklama ile istifa eden Berat Albayrak uzun süredir Bakanlık koltuğundaydı.

Şimdi kulisleri meşgul eden sorulardan biri şu; “Berat Albayrak’ın referansıyla devlette işe alınanların bundan sonraki akibeti ne olacak? Farklı bakanlıkların koridorlarında bu istifa nasıl yankılanıyor?”

Cumhuriyet Gazetesi yazarı Barış Terkoğlu bugünkü yazısında ‘Berat Albayrak’ın adamlarını’ kaleme aldı. İşte Terkoğlu’nun yazısından ilgili bölüm;

“Berat Bey’in adamları”

“Atina’da çalışan bir arkadaşım var. Büyükelçilikte işi gücü oluyor. Bir gün bana sordu: Basın müşaviri bana çok tanıdık geliyor, sürekli de “Berat Bey” diye konuşuyor, kim acaba? “Allah, Allah, Dışişleri’nde de mi” dedim haliyle. Merak edip baktım. “Yok artık” dedim. A Haber’de sürekli muhalefete, liderlerine, partilerine söven meşhur sunucu, devletin büyükelçiliğinde basın müşaviri olmuş. Üstelik neredeyse savaşa giden bir kriz yaşadığımız Yunanistan’da. Bir iş bulacağız diye yıllarca okul okuyan çocuklara acıyıp söyleniyorum: Devlet mi, Berat Bey’in telefon fihristi mi?

Başsavcıya bakıyorum onun, Varlık Fonu’na bakıyorum onun, medya imparatorluğuna bakıyorum onun.

21 Haziran’da “amiral gemisi” denilen gazeteyi okudunuz mu? Ne Cumhurbaşkanı ne Meclis Başkanı... Babalar günü vesilesiyle “Berat Bey’in babası”yla özel röportaj yapılıyor. Oysa yıllardır yazdıkları, çizdikleriyle İslamcı kesimin saygı duyduğu Sadık Albayrak’ın buna ihtiyacı yok. Yapanların derdi belli, “Berat Bey” sevinsin.

Cumhuriyetten bile daha eski Hazine’nin çalışanlarıyla konuşuyorum. Artık devletin bürokratları yok, “Berat Bey’in danışmanları, Berat Bey’in yardımcıları, bir de Berat Bey’in danışmanlık aldığı şirketler var” diyerek isim isim sıralıyorlar.

Futbol kavgalarına bakıyorum. Tribünlerden hakem tartışmalarına kadar “Berat Bey” işin içinde.

Uzatmayayım...

Normal şartlarda bir ekonomi bakanının Türkiye’yi taşıması gerekiyordu. Berat Albayrak kendisini Türkiye’ye taşıttı. Ülke yoksullaşırken, işsizleşirken, üretimsizleşirken, borçlanırken, parası değersizleşirken o kendi kadrolarını, gücünü, etkisini büyüttü.

İktisatçı olmak gerekmez. Ekonomiyi genel kültür düzeyinde bilen biri bile enerjisiyle, ara mallarıyla ithalata bağlı bir ekonomide döviz artışının halkın cebine yansıyacağını bilir. Simit fiyatı dahi dövizle bağlantılıdır. Albayrak gülerek “size ne döviz artışından” diyerek ekonomiyle bağlarının koptuğunu da gösterdi.

Cumhurbaşkanı’nın dünkü açıklamaları Berat Albayrak döneminin en azından bir süre bittiğini gösteriyor. Asıl konuşacağımız ise yeni başlıyor. Cumhuriyet döneminin belki de en başarısız Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın, Cumhurbaşkanı’nın damadı olma avantajını da kullanarak medyadan diplomasiye, adliyeden bürokrasiye kadar yarattığı yönetim şeklini nasıl bitireceğiz? Devlet bürokratı yerine “Albayrak’ın adamı” olarak ülkeye saçılmış unsurlardan devleti nasıl arındıracağız?

Dersler bitti. Karneler dağıtıldı. “Okul benim” diyen cüsseli çocuk sınıfta kaldı. Onun gidecek yeri çok. Geride kalanlar için ise meselenin bir kişi değil, bir düzen olduğunu anlama zamanı.”

Editör: TE Bilişim