Ayasofya’nın tartışmalar eşliğinde 86 yıl sonra camiye dönüştürülmesinin ardından ilk cuma namazı kılındı. Cuma hutbesini Diyanet işleri Başkanı Erbaş okudu.

Diyanet’in resim sitesinde yayımlanan cuma hutbesinin dışına çıkan Erbaş, Türkiye Cumhuriyeti'nin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün de imzası bulunan, Ayasofya'nın müzeye dönüştürülmesine ilişkin 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararına göndermede bulunarak, "Fatih Sultan Mehmet Han burayı kıyamete kadar cami olarak kalması için vakfetmiştir. Vakfedileni çiğneyen lanete uğrar" dedi.

Erbaş yıllardır süren hasretin sona erdiğini savunarak Cuma Hutbesi'nde şu ifadeleri kullandı:

"Bu mübarek vakitte, bu mukaddes mekanda tarihi bir ana şahitlik ediyoruz. Ayasofya Camii Şerifi Kurban Bayramının gölgesinin üzerine düştüğü bugün yeniden cemaatine kavuşuyor. Milletimizin derin bir yürek yarasına dönüşen hasreti sona eriyor. Bugün Ayasofya kubbelerinden yeniden salavatların yankılandığı, minarelerinden ezan seslerinin yankılandığı gündür. Bugün müminlerin sevinç gözyaşları ile kıyama durduğu gündür. Bugün şeref ve tevazu günüdür.

Bizleri böyle onurlu bir güne kavuşturan cenabı Hak’a sonsuz selamlar olsun. ‘Konstantiniyye mutlaka fetholunacaktır. Onu fetheden komutan ne güzel komutandır. Ve o asker, ne güzel askerdir.’ buyurarak fethi müjdeleyen Muhammed Mustafa’ya selam olsun… Bilim ve sanat dehasına, gemilerini karadan yürüten, İstanbul’u fethe mazhar olan Fatih Sultan Mehmet Han’a selam olsun. Ayasofya’yı minarelerle süsleyen mimarların piri Mimar Sinan’a selam olsun. Ayasofya’nın ibadete açılmasını bekleyen bütün mümin kardeşlerimize selam olsun.

"VAKFEDİLENİ ÇİĞNEYEN LANETE UĞRAR"

Ayasofya’nın cemaatine kavuşması için canla, başla emek veren büyüklerimize selam olsun… Bu kadim mabet alemlerin Rabbi olan Allah’a kulluğun ifadesidir. Fatih Sultan Mehmet Han burayı kıyamete kadar cami olarak kalması için vakfetmiştir. Vakfedileni çiğneyen lanete uğrar.

Ayasofya’nın ibadete açılması tarihin müktesebatına gereği olarak mukaddes bir caminin asli vasfına dönüştürülmesidir. Temeli tevhit, tuğlası ilim olan İslam medeniyetinin yükselmeye devam edişinin ispatıdır.

İslam düşmanlığı nedeniyle dünyanın çeşitli bölgelerinde yıkılan camiler vardır. Mazlum ve masum yüz milyonlarca Müslüman zulme uğramaktadır. Fatih Sultan Mehmet’in Ayasofya’da sergilediği davranışı örnek gösteriyor ve her türlü zulme dur demeye davet ediyorum…

Bugün insanı insanla buluşturmaya, insanı tabiatla tanıştırma her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Bütün dünyaya seslenmek istiyorum. Ey insanlar Ayasofya Camimizin kapıları, tıpkı Selimiye, Sultanahmet camilerimiz gibi Allah’ın bütün kullarına açık olacaktır… Cenabı Hak şanlı tarihimizde mümtaz bir yeri, gönüllerimizde müstesna bir yeri olan Ayasofya Camimize bizlere hakkıyla hizmet etmeyi nasip eylesin.

Ayasofya Cami’nin yeniden ibadete açılmasında emeği geçen başta zatı devletleri  olmak üzere emeği geçen bütün devlet büyüklerimizi sevdiği kullar zümresine ilhak eylesin.”

DİYANETİN SİTESİNDE YAYIMLANAN CUMA HUTBESİ

Diyanet İşleri Başkalığı’ndan yayımlana cuma hutbesi şöyle:

“Muhterem Müslümanlar. Bugün, Ayasofya’nın kubbelerinde yeniden tekbir, tehlil ve salavatların yankılandığı, minarelerinden ezan ve salâların yükseldiği gündür. Evlad-ı Fatihan’ın hasreti, ulu mabedin sessizliği sona eriyor. Ayasofya Cami-i Şerifi bugün yeniden mümin ve muvahhit cemaatine kavuşuyor.Bizleri böyle şerefli ve tarihî bir günde bir araya getiren Rabbimize sonsuz hamd ü senalar olsun. ‘Konstantiniyye mutlaka fetholunacaktır. Onu fetheden komutan ne güzel komutandır. Ve o asker, ne güzel askerdir.’ buyurarak fethi müjdeleyen Resûl-i Ekrem Efendimize salat ve selam olsun.

Bu müjdeye nail olma aşkıyla yollara düşen İstanbul’un manevi mimarı Ebû Eyyûb el-Ensârî Hazretleri başta olmak üzere, ashab-ı kirama, onların kutlu izinden gidenlere, Anadolu’yu bize vatan eylemiş, korumuş ve emanet etmiş olan bütün şehit ve gazilerimize selam olsun. Çağının en gelişmiş teknolojisini üreten, gemilerini karadan yürüten, Allah’ın izni ve inayetiyle İstanbul’u fetheden, sonra da bu aziz şehrin tek bir taşına bile zarar gelmesine izin vermeyen, o genç ve dirayetli padişaha, Fatih Sultan Mehmet Han’a selam olsun.

Ayasofya, asırlar öncesinden gelen gül rengi bir muştudur. Ayasofya, fethin nişanesi ve kıyamete kadar cami olması kaydıyla onu vakfeden Fatih’in emanetidir. Bu nadide emanetin cemaatine kavuşması için dünden bugüne canla başla emek veren büyüklerimize, ilim ve fikir insanlarımıza, irfan ve ihsan öncülerimize, tüm kardeşlerimize selam olsun.

Aziz Müminler. Ayasofya’nın yeniden ibadete açılması, beş asır boyunca cami olarak müminleri bağrına basan mukaddes bir mekânın, aslî vasfını kazanmasıdır. Ayasofya’nın yeniden ibadete açılması, başta Mescid-i Aksa olmak üzere, yeryüzünün bütün mahzun ve mazlum mescitlerinin ümide kavuşmasıdır. Ayasofya’nın ibadete açılması, temeli tevhid, tuğlası ilim, harcı erdem olan medeniyetimizin yükselmeye devam edişidir.

Kıymetli Müslümanlar. Bizim medeniyetimiz, cami merkezli bir medeniyettir. Camilerimiz, birlik ve dirliğimizin, ilim ve irfanımızın kaynağıdır. Yüce Rabbimiz, cami ve mescitleri imar edenler hakkında şöyle buyurmaktadır: ‘Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte doğru yolda oldukları umulanlar bunlardır.’ Bir caminin yapılması ve varlığını koruması için gayret gösteren kimseleri Peygamberimiz cennetle müjdeler: ‘Her kim Allah için bir mescit bina ederse, Allah da ona cennette bu mescidin benzeri bir köşk bina eder.

Aziz Müslümanlar. Şimdi bize düşen, birlik ve kardeşlik şuuruyla camilerimizi canlı tutmaktır. Camilerimizi hayatımızın merkezine almaktır. Kadınıyla erkeğiyle, çocuğuyla, genciyle, yaşlısıyla camilerimizde olmak, camilerimizle hayat bulmaktır. Ayasofya Cami-i Şerifi’nin ifade ettiği ulvi anlamlara sahip çıkmak için daha büyük bir inanç, azim, kararlılık, heyecan ve özveri ile çalışmaktır.”

Editör: TE Bilişim