Eski Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Dr. Masum Türker, TV5’de yayınlanan ve Gazeteci Mustafa Yılmaz’ın sunduğu “Kulis Ankara” programında soruları cevapladı.

YAZAR KASA FIRLATILMASI”NIN PERDE ARKASI

Masum Türker, bir soru üzerine, Ecevit hükümeti döneminde ekonomik krize vatandaş tepkisinin sembolü hâline gelen “yazar kasa fırlatılması” olayının perde arkasını da anlattı.

“Yazar kasayı fırlatan tiyatrocuydu”

Yazar kasayı fırlatan kişinin, bakkal işletmesine sahip bir tiyatro sanatçısı olduğunu söyleyen Türker, ‘Bir kurgu muydu?’ sorusuna karşılık, “Zaten sonra açıklandı. Bir televizyon tarafından organize edilmiş bir haberdi o. Çünkü Demokratik Sol Parti’nin üstüne gidilirse, Irak’a müdahale konusunda Türkiye geçit verecekti. Amerikan askeri buradan geçecekti. Ecevit, bunu engelliyordu. Bu yazar kasa olayı, bu amaçla yapıldı. Yani algı yönetimi.” dedi.

“Kurgunun arkasında bir TV kanalı vardı”

Yazar kasa kurgusunun arkasında bir televizyon kuruluşunun olduğu iddiasını tekrarlayarak vurgulayan Türker, şöyle konuştu:
“Bunu basın kuruluşları birliği araştırsın. Hangi televizyon olduğunu bulsunlar. Bulsunlar o arkadaşı, konuşsunlar. İlgili kişiler gidip onu susturmazsalar iyi olur. Bu televizyon, bu konuda bakın organize edilmiş bir işti. Öyle diyeyim. Yazar kasa, halkın hoşuna gidecek bir kavramdı. Demokratik Sol Parti, ANAP, MHP, o tarihte bu kişinin üzerine gitmediler; ama bu kişi, önce gitti bir yerlerde resim verdi, işte ‘Şöyledir, yandım öldüm…’ Ondan sonra işi bitince kimse yüzüne bakmaz oldu. Sona doğru geldi, rahmetli Bülent Ecevit’in elini öptü, itirafta bulundu, ‘Ben yanlış yaptım’ dedi. ‘Bana yaptırdılar’ dedi. ‘Bunalttılar beni’ dedi. O günkü televizyonlara, o günkü basın organlarına, bu arkadaşla yapılmış bütün röportajları tarasınlar. İçinde var. Ben, onu kimden öğrendim? Bu arkadaşın medyaya yansıyan haberlerinden öğrendim o tarihte; çünkü artık biz biliyorduk. 57. Hükümetin ilgili partilerinin devre dışı çıkartılacağı belliydi. Onun başka bir hikâyesi var. Bir gün anlatırım yani. Konuşuruz. Bu programın dışına çıkmak istemediğim için söylemiyorum.
Bakın, anayasa kitapçığı fırlatıldığı zaman faiz, yüzde 7 bine yükselmişti, biliyor musunuz? Dolar yükselmişti. Bunların meselâ anayasa kitapçığı ile hiç ilgisi yok; ama öyle kurgulanmış ki, öyle yapılmış ki bazı şeyler, kavga gibi gösterildi.

“Ecevit’e, bu oyunlar dışarıdan oynanıyor dedim”

Meselâ ben, bakan olduğumda o gün getirilmiş kurallara uymadım. Neydi o kurallar? ‘Aman açıklamaları cuma akşamı yapalım. Ekonomi sarsılmasın, filan filan… Ben, onlara bakmadan uygulamaya başlayınca, beni Sayın Ecevit, davet etti. ‘Bugün hangi saatte müsaitsen gel’ dedi. ‘İşini planla.’ Gittim. Bana dedi ki, ‘Sayın Türker, yanlış yapıyorsunuz. Cuma günü açıklamanız gereken şeyi niye bugün açıklıyorsunuz?’ Efendim, dedim, cuma günü ile bugünün, bu işleri yapma açısından fark yok; çünkü dışarıda oynanıyor bu oyunlar. Biz, dedim, uyuyoruz ama aynı anda Uzak Doğu borsası çalışıyor. Para alınıp satılıyor. Türk Lirası convertible artık, kâğıt üzerinde de olsa. Bu şeylerle insanları yönlendiriyorlardı. Yönlendirince otomatikman sanki hükümet yanlış yapmış gibi.

“Aynı anda 7 milyar dolar çıkıp 6 milyar dolar girince Türkiye kriz yaşamadı”

Bakın, ben size saldırının bir tanesini anlatayım, bu gibi. Esas krizi biz, 2000 yılında eylül ayında yaşadık. Eylül ayında bu durumu kurtardık. Niye kurtardık? Çünkü o arada bir para girişi oldu ve o para girişiyle bunu yaşamadık. Normalde bu krizi 97’den beri erteliyorduk. 97’den itibaren biz bu krizi neden yaşamıyorduk? Herkesin tenkit ettiği, şu anda Türkiye’de bu krizle bugüne kadar bu iş idare edildi, bu yöntemle. Allah uzun ömür versin, Zekeriya Temizel’in getirdiği ‘nereden buldun?’ yasasıdır. O ‘Nereden buldun?’ yasası, kişilere mal beyanını yaparlarsa vergiden muaf olacakları söylendi. Yaklaşık olarak 6 milyar dolar beyanda bulundular; ama aynı tarihte Uzak Doğu’da ve Rusya’da başlayan o kriz dolayısıyla Türkiye’den 7 milyar dolar çıktı. Zaten bu yöntemi buradan öğrendiler, yani keşfettiler. Aynı anda 7 çıkıp 6 girince Türkiye, onu yaşamadı, sonraya ertelendi.

“Öğrencim anlatmasa benim bile haberim olmayacaktı”

Şimdiki saldırı ise… Ne zaman başladı bu saldırı? 2018’in mart ayından sonra; çünkü döviz rezervlerimiz son getirildiği tarih, şubatın sonu martın başı oldu. Bakın, bunun bu yönünü takip etmiş bir kişi olarak söylüyorum ve ben, tesadüf olmasa bundan haberdar olmayacağım. Bir öğrencim, bu altının getirilmesinde, taşımada görev almasaydı ve sürekli benden izin almasaydı, en son ‘Yeter artık! Seni bırakacağım’ dediğimde ‘Aman Hocam, artık bitti son taşıma’ ve o anlatmasa, benim bile haberim olmayacaktı. Bakın, benim bunu anlatmamın, vatandaşlarımızı bilgilendirmemim nedeni, salt milliyetçilik duygularıyla, vatanseverlik duygularıyladır. Yoksa ‘Siyaset yapmıyorum, ne diye söyleyeyim?’ derim; ama olmaz. Sorumluluğumuz var.

“Bu işi yapan kadrolar, şu anda AK Parti’nin AK Parti dışındaki kadrolarına hizmet ediyorlar”

Şimdi ise bu yapılan saldırıda şu anda sorun, AK Parti içinde çatışma var. O nedenle, gördüğünüz açıklamalar, birbirini tutmuyor, çelişiyor. Bu işi yapan kadrolar, şu anda aslında AK Parti’nin AK Parti dışındaki kadrolarına hizmet ediyorlar. Onun için bu bilgileri doğru, sağlıklı bildirmiyorlar. Benim bütün söylediğim bu.
Masum Türker, Türkiye’de kriz çıkmasının, Türkiye’yi finanse eden ve döviz oyunları üzerinden para kazanan çevrelerin aleyhine olacağını belirterek, “Onun için bunlar payını alıyorlar fakat iş çöküş noktasına geldiği anda, zaten yöntem belli, hemen tekrar kendileri burayı besliyorlar.” dedi.
Masum Türker, 128 milyar doların ‘buharlaşma’ ile açıklanmaması gerektiğini, bunun bir ‘soygun’ olduğunu ifade etti.

Editör: TE Bilişim