Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) verilerine göre dünya, insan faaliyetleri nedeniyle 21. yüzyıla mevcut biyolojik çeşitliliğin yüzde 70’inden yoksun girdi. Bugün doğal şartlara ve hastalıklara dayanıklı, verim ve kalitesi yüksek çeşitlerin de geliştirildiği tohum gen bankaları, emanet olarak kabul edilebilecek bitki ve tohum çeşitliliğinin geleceğe mirasında önemli bir işlev görüyor.

Svalbard Tohum Deposu, tarım ürününlerini iklim değişikliğinden, depremlerden, nükleer saldırılardan, savaşlardan ve doğal felaketlerden korumak için Kuzey Kutbu civarında, Norveç'in Longyearbyen şehrindeki Svalbard adasında, donmuş bir dağın 130 metre altında, 2008 yılında inşa edildi. Tesis 27 metre uzunlukta, 10 metre genişliğinde ve 6 metre yüksekliğinde 3 adet ambardan oluşuyor.

Habertürk'ten Necmiye Uçansoy'un haberine göre tesis, dünyanın dört bir yanından getirilecek 4,5 milyon tohum örneğinin her birinden 500 adet, yani toplam 2,25 milyar örnek depolama ve koruma kapasitesine sahip. Şu ana kadar toplamda 6 bine yakın bitki türünü temsil eden 1 milyondan fazla tohum örneği toplandı. 

Spitsbergen Adası üzerinde bir kayanın içine oyulan ve dünyadaki tüm tohum türlerini barındırmayı ve dünya tohum çeşitliliğini korumayı hedefleyen depodaki hava sıcaklığı, bazı dayanıklı tohumların binlerce yıl yaşayabileceği ve korunabileceği sıcaklık olarak tespit edilen -18 dereceye sabitlenmiş durumda.

Tohumların, çeşidine göre, 55 yıl (ay çekirdeği tohumu) ile 10 bin yıl (bezelye tohumları) dayanabileceği öngörülüyor. Eskiyen tohumlar sürekli yenileriyle değiştiriliyor.

Hedeflenen çeşitliliğe ve rakamlara ulaşılmasından sonra deponun kapılarının kapatılması ve çok gerekli olmadıkça depoya girişlerin ve çıkışların durdurulması planlanıyor. Bu süre içinde deponun gözetimi ve gerekli kontroller İsveç’teki bir merkez üzerinden yapılacak. 

Yerin 130 metre altında bulunan Svalbard Küresel Tohum Deposu, çelikten yapılmış dar giriş kapısıyla dışarıdan adeta nükleer bir sığınağa benziyor. Tohum mahzeninde depolanan en büyük tohum erzak sayısı pirinç, buğday ve arpa çeşitlerine ait. 

150 binden fazla buğday ve pirinç örneği ve 80 bine yakın arpa örneği var. Sayıca fazla olan diğer tohumlar, fasulye, mısır, börülce, soya fasulyesi, nohut, patates, bezelye, yer fıstığı, yulaf, çavdardan oluşuyor.

Svalbard'daki tohum örnekleri ilk kez 2015 yılında Suriye'de yaşanan iç savaşta Halep'teki bölgesel tohum deposunun zarar görmesinin ardından Fas'ta ve Lübnan'da iki yeni bölgesel tohum deposu kurulması için kullanıldı. 

Svalbard, Suriye örneğinde olduğu gibi, bir bölgede bulunan herhangi bir tohum koleksiyonun zarar görmesi durumunda bu eksikliği tamamlayabiliyor.

Şimdiye kadar depoda dünyanın farklı ülkelerinden, aralarında mısır, pirinç, buğday, arpa, patates ve bezelye gibi temel gıda maddelerinin de bulunduğu 1 milyonun üzerinde tarım ürününe ait tohum toplandı. Depo, 4,5 milyon çeşit tohumu barındırma kapasitesine sahip.

Svalbard ambarına en büyük katkı ABD tohum bankasından geliyor. ABD’den, aralarında İnka ve Azteklerin besin değeri yüksek tahıllarından horozibiğinin de bulunduğu 12 bin 801 numune gönderildi. En son Büyük Britanya'dan yaklaşık 3 bin bezelye örneği depoya alındı. 

Büyük Britanya John Innes Center, geniş bezelye koleksiyonundan 2.922 tohum örneği biriktirerek tohumlarını Svalbard Global Tohum Deposuna gönderen 88. enstitü oldu.

Projeye karşı sansasyonel ve hatta komplo teorisi denilebilecek itirazlar da bulunuyor. 

Örneğin Amerikalı gazeteci F. William Engdahl 2007 yılında yayınladığı "Ölüm Tohumları" (Seeds of Destruction) isimli kitabında Spitsbergen Adası'nın buzullarının altında "dünyayı ekonomik ve genetik olarak ele geçirme planları" nın oluşturulduğunu öne sürdü.

9 milyon dolarlık maliyetle oluşturulan projeye ABD, İngiltere, Norveç, Almanya, İsviçre ve Kanada’nın devlet fonlarından yıllık yaklaşık 125 -150 bin dolar maddi destek aktarılıyor.

Svalbard Küresel Tohum Deposu’nun kurucu ortakları arasında Bill Gates, Rockefeller Vakfı, GDO'lu tohum üreticileri Monsanto, Syngenta ve Norveç hükümeti bulunuyor.

Rockefeller Fonu'nun da bu tohum deposunun düzenli bağışçıları arasında yer alması tartışmaları alevlendirdi. Örneğin depodan bütün insanların faydalanamayacağı konusunda teoriler ortaya atıldı. Olası felaketlerden sonra hangi insanlara tohum verileceği de tartışıldı.

Editör: TE Bilişim