Ortadoğu gazetesi yazarı Şükrü Alnıaçık, Türkiye’nin batısında yaşayan yurttaşlara çok ağır hakaretlerde bulundu.

Öyle ki Şükrü Alnıaçık’ın yazısı, gazetenin internet sitesinden kaldırıldı.

“Türkiye’nin batısındaki CHP şeridine bakınca analiz meraklılarında şöyle bir heves oluşuyor:  Bakın!.. Batının eğitimli seçmeni CHP'yi tercih etti. Demek ki halkı eğitirsek herkes CHP'li olur!.. Ne eğitimi? Göbek dansı eğitimi mi?.. Milleti, eski bir pagan geleneği olan Kakava şenlikleriyle mi eğiteceksiniz yoksa rakı kokan Keşan panayırıyla mı?..” diyerek CHP’li seçmene hakaret eden Alnıaçık, devamında şu ifadeleri kullandı:

“Ege'nin bugün para kesen turistik bölgelerinin daha düne kadar sürgün yeri olduğunu ne çabuk unuttunuz? Cevat Şakir, Bodrum'a sürgün gidip de ‘Halikarnas Balıkçısı’nı yazmasaydı belki de orası hala Karaburun gibi ıssız olacaktı.

Mesele, yol ve bayındırlık meselesidir. Yolu, suyu, adamı olan belde kalkınır. İç Anadolu'nun, Güney'in hatta Doğu'nun pek çok kenti, bu konularda Ege'den daha fazla kalkınmıştır.”

TÜRKİYE’DEKİ MUHACİRLERE HAKARET ETTİ

“Mesele ‘Ege'nin eğitimli olması’ değildir! Batı'nın daha çok da İzmir ve Trakya'nın "CHP'li" olmasının, Ege'deki MHP oylarının ‘akışkan’ olmasının ve İP'in (İYİ Parti’yi kastediyor) Ege'de daha fazla ‘götürmesinin’ en az on sebebi vardır” diyerek yazısına devam eden Alnıaçık, Osmanlı döneminde yapılan sürgünler için ise, “Nerede bir arıza çıkaran, bir asinin peşine takılan insanlar varsa onları cezai bir kararla, denize doğru sürmüş veya Rumeli'ye çıkarmıştır” diye yazdı.

Osmanlı dönemindeki Balkan savaşları sonrasında Türkiye’ye gelen yurttaşlara da hakaret eden Alnıaçık, “Mesele fetret devri asilerinden olan Şeyh Bedreddin'in aralarında Rumların ve Yahudilerin de bulunduğu müritlerinin Sürgün yeri İzmir Karaburun'dur. Kendisi Serez'de idam edildiğine göre geri kalanı da Rumeli'ye dağılmıştır. Bunlar daha sonra Balkanlar kaybedildikçe ‘muhacir’ ve ‘mübadil’ olup yine İzmir'e ve Ege kıyılarına kapağı atmışlardır”dedi. Yazısında, Şefik Hüsnü Değmer, Nazım Hikmet, Hikmet Kıvılcımlı, Mihri Belli ve Sabahattin Ali’ye hakaret eden Ortadoğu yazarı Şükrü Alnıaçık’ın yazısının ilgili bölümü ise şöyle:

“Ege'de, Marmara'da ve daha ziyade Trakya'da sola ve CHP'ye alan açan faktörlerin başında ‘Osmanlı siyasi sürgünleri’ gelir!..

Aynı şekilde Cumhuriyet sürgünlerinin doğuya doğru yapılması da Doğu'yu sola açmış ve sonunda o kapıdan PKK girmiştir.

Osmanlı Devleti, Anadolu'da yeterince Selçuklu yatırımı mevcut bulunduğu ve nüfusun ihtiyaçlarını karşıladığı için medeniyet mührünü İstanbul'un çevresine, özellikle de batısına vurmayı tercih etmiştir. Bursa'nın 1400'lerdeki itibarını 1500'lerde Edirne almıştır. Boşnaklardan ve bir kısım Arnavut'tan başkası Müslüman olmayınca da Rumeli eyaletine Anadolu'dan nüfus aktarmak zorunda kalmıştır.

Kentlere yerleşmiş, Selçuklu medeniyetinden istifade ederek özgüveni yüksek bir sosyalleşme içinde işine gücüne bakan eski kentlilere dokunmamış, nerede bir arıza çıkaran, bir asinin peşine takılan insanlar varsa onları cezai bir kararla, denize doğru sürmüş veya Rumeli'ye çıkarmıştır.

Mesele fetret devri asilerinden olan Şeyh Bedreddin'in aralarında Rumların ve Yahudilerin de bulunduğu müritlerinin Sürgün yeri İzmir Karaburun'dur. Kendisi Serez'de idam edildiğine göre geri kalanı da Rumeli'ye dağılmıştır. Bunlar daha sonra Balkanlar kaybedildikçe ‘muhacir’ ve ‘mübadil’ olup yine İzmir'e ve Ege kıyılarına kapağı atmışlardır.

Şefik Hüsnü Değmer, Nazım Hikmet, (Selanik) Hikmet Kıvılcımlı, (Priştina) Mihri Belli, (Silivri) Sabahattin Ali (Gümülcine) gibi eski tüfek Sosyalistler arasında Balkan muhacirlerinin çoğunlukta olması bir tesadüf değildir. Bu isimler, Malazgirt'ten sonra Selçuklu Nizamiye medreseleriyle doktrine edilen Anadolu kent Türklerinin aksine henüz Anadolu'da Milliyetçiliğe esas olmak üzere ailevi itibar ve şahsi özgüven verecek şekilde kök tutmadan Rumeli'ye gönderilmiş sürgünlerin torunlarıdır.

Çoğu hem Osmanlı'ya hem de bir Bulgar'ın önünden kaçarken bir mefahirini göremedikleri ‘milliyet’e düşmandır. İzmir gibi CHP kalelerinin, Atatürk'ten ve Milliyetçilikten uzaklaşarak bu adamlarla şöhret ve itibar bulan sol sosyalist fikirlerden beslenmesi bu demografik karabetten kaynaklanır. Bunun ‘medeniyete yakın olmak’ la bir alakası yoktur.”

Şükrü Alnıaçık yazısının son bölümünde ise, Türkiye’nin batısında yaşayan yurttaşlar için, “Batıdaki Amerikan kolejlerinden oluk oluk ihanet akarken…”ifadelerini kullanıp şu ifadeleri kullandı:

“Hiç kimsenin sandık aritmetiği işine gelmedi diye... Arkası sıkıştıkça kurtarıcı olarak yöneldiği, Hacı Bayram-ı Veli'nin Ankara'sını, Mevlana'nın, Konya'sını, Ehi Evran'ın Kırşehir'ini, Hacı Bektaş-ı Veli'nin Nevşehir'ini, Fatih Ahmet Baha'nın Elazığ'ını, Battal Gazi'nin Malatya'sını, Melik Gazi'nin Kayseri'sini, Nene Hatun'un Erzurum'unu, Şahin Bey'in Anteb'ini, Gizik Duran'ın Adana'sını, Karayılan'ın Urfa'sını, Sütçü imam'ın Maraş'ını küçümsemeye, hor görmeye hakkı yoktur! Batıdaki Amerikan kolejlerinden oluk oluk ihanet akarken hiç kimsenin Anadolu'ya ‘eğitim’ demeye izni de yoktur!.. Anadolu, 5 milyonla bin yıl elde tuttuğumuz bu vatanı, 80 milyonla bir gecede düşmana kaptıran kafası güzellere sandıkta "erkân-ı harp" eğitimi verecek kadar adamdır. Anadolu, Ömer Halisdemir'le Fethi Sekinin yan yana yattığı vatandır. Anadolu, halk irfanının öteki adıdır! Size bu vatan kaybettiren eğitiminizi de alıp defolun şimdi!.. Anadolu hem vatan; hem de taşıyla toprağıyla ‘adam’ dır!..”

MHP'Lİ SAFFET SANCAKLI'DAN EMİN ÇÖLAŞAN'A

Milliyetçi Hareket Partisi Milletvekili Saffet Sancaklı, Sözcü yazarı Emin Çölaşan'ın köşe yazısında Bosnalılar için "Müslümanlık ayağına bizi uyutuyorlar" sözlerine sert tepki gösterdi.

"BOŞNAKLARIN İNANCINI SORGULAMA CÜRETİNİ GÖSTERMİŞTİR"

İşte MHP'li Saffet Sancaklı'nın, Emin Çölaşan için yayınladığı metin:

12.07.2018 tarihli Sözcü Gazetesindeki köşesinde "KKTC, Azerbaycan, din kardeşlerimiz vesaire!" başlıklı yazısında Emin Çölaşan isimli sözde gazeteci "Bosna gibi Müslüman ayaklarına yatıp bizi sömüren uyanıklar var" ifadesi ile haddini aşan cümleler sarf etmiş, Müslüman kalmak adına en ağır bedelleri ödemiş Boşnakların inancını sorgulama cüretini göstermiştir!

HADSİZLİK GÖSTERDİ

Evlad-ı Fatihan Yurdu olan Bosna'nın nüfusunun yarısını oluşturan Boşnakların inancını sorgulamak hadsizliğini gösteren sözde gazeteci müsveddesine aslında cevap vermemek dikkate almamak icap eder. Çünkü bu şahsın arşivine baktığınızda birbiriyle çelişen, birbirine zıt yazılarla dolu arşiv ile karşılaşırsınız.

6 Kasım 1997'de Hürriyet Gazetesinde Boşnak Halkını "Bosna Savaşı sırasında orada eziyet ve zulüm gören din kardeşlerimiz" olarak tanımlayan bu şahıs, Srebrenitsa katliamının yıl dönümünden 1 gün sonra Boşnakların inancını sorgulamaya kalkmış, "Müslüman ayağına yatan" ifadesi ile Boşnaklara hakaret etmiştir!

ÇÖLAŞAN'I KINIYORUM

Boşnaklar, Müslüman olmanın Türklük kabul edildiği coğrafyada "Müslüman kalabilmek" adına türlü acılar çekmiş, soykırıma tabi tutulmuştur! Çölaşan ile benzer düşüncedekiler şunu çok iyi bilsin ki; Bosna, Evlad-ı Fatihan yurdudur! Bilge Kral Aliya'nın emanetidir! Sizin gibilere inat "Türkiye için dua etmeden seccademi kaldırmam" diyen Bosnalı teyzeler hep var olacak! Bu hadsiz ve talihsiz yazıyı yazan Emin Çölaşan'ı kınıyor ve tüm kamuoyu önünde özür dilemesini bekliyoruz."

Editör: TE Bilişim