4 Ağustos 1922…

Pamir Dağları’nın eteklerindeki Belcivan Köyü, Tacikistan…

Kurban bayramının birinci günü… 44 kişi, bayram namazını kılmak için bir aradalar. Başlarında orta boylu, sakin yapılı, düşünceli bir adam.

44 kişi, aynı gün başlarına neler geleceğini bilmeden huşû içinde Allah’ın huzuruna varıyorlar.

Namaz bittikten sonra hepsi birbirlerine sarılırlar. Sanki helalleşirlermiş gibi.

Biraz sonra cayırtı kopar.

Kızılordu’ya bağlı birlikler, köyün etrafını çevirmişlerdir ve sonucu daha atılan ilk kurşunun ardından belli olan bir çarpışma başlamıştır.

44 kişi birer birer toprağa düşerler. Üç kişi kalmıştır geriye, başlarındaki sakin yapılı adam atına biner, kılıcını çeker ve kendisine kurşun yağdıran mitralyözün üzerine doğru at sürmeye başlar.

Önce yaverleri vurulur, ardından kendi.

Mitralyözün üzerine yalınkılıç at süren kişi, Damad-ı Şehriyâri, Halife Hazretleri’nin vekili, Osmanlı İmparatorluğu’nun en genç Genelkurmay Başkanı, Naciye Sultan’ın biricik sevgilisi, Enver Paşa’dır…

Paşa’nın naaşını Tacik bir asker alır düştüğü yerden, bir şelalenin oyuğuna götürür. Ailesine de vasiyet eder ve o aile, Enver Paşa’nın naaşını kuşaklar boyu saklar…

Gazeteci Fatih Bayhan, Enver Paşa’nın torunu Osman Mayatepek ile yaptığı röportajlardan oluşan yeni kitabı, “Dedem Enver Paşa”da bu olayın perde arkasını ve bugüne kadar günyüzüne çıkmamış detaylarını aktarıyor.

Enver Paşa’nın torunu Osman Mayatepek, Paşa’nın naaşını yıllar boyunca saklayan Tacik aileyi kitapta şöyle anlatıyor:

“Kurban bayramı günü Enver Paşa kendi askerleriyle Obi Dara köyüne gelerek kurban bayramı namazını kılıyor. Namazda Enver Paşa ile birlikte 44 kişi var. Bu köyde iki tane Kızılordu istihbaratçısı namazın akabinde Enver Paşa’nın köyde olduğuna dair bilgiyi ulaştırıyorlar. Kızılordu Enver Paşa’nın müfrezesini çevirmek istemiş ve iki ordu arasında savaş baş- lamış. Savaş sonucunda Enver Paşa, paşanın yaveri Ferruh Bey ve müfrezenin bütün üyeleri şehit olmuşlar. Üç kişinin cesetlerini oradaki diğer askerler kaldırmış, Argunak isimli bir yerde şelale altında saklamışlar ve Kızılordu bu cesetleri bulamamış. Aynı gece cesetleri Enver Paşa’nın harp kampına götürmüşler. Muzaffer’in babası Tolibşo mezarlığın etrafına duvar örmüş ve 1969 yılına kadar korumuş. 1969 senesinde bütün olayı oğluna anlatmış ve Muzaffer bu mezarlara gözü gibi bakmış. Mezar yerini Muzaffer’in verdiği bilgilere göre açtırdık. Hakikaten oradaydı. Allah onlardan razı olsun.”

Bayhan’ın kitabında Enver Paşa’nın ölüm belgesi, mezar yerinin fotoğrafları ve çeşitli özel vesikalar bulunuyor.

Enver Paşa'nın ölüm belgesi

Enver Paşa'nın Naaşının Türkiye'ye getirilmesi 

Enver Paşa'nın Şişli Abide-i Hürriyet'teki mezarı Naaşının taşınması, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in Eylül 1995'te yaptığı Tacikistan gezisi sırasında gündeme geldi.

Yetkililerin temaslarından sonra, başkent Duşanbe'nin yaklaşık 200 km doğusundaki Belçivan kentine bağlı Obtar köyünde bulunan Enver Paşa'nın mezarı, Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Münif İslamoğlu başkanlığındaki uzmanlar ve bilim adamlarından oluşan 8 kişilik bir heyet tarafından 30 Temmuz 1996'da açıldı.

Diş yapısından Enver Paşa'ya ait olduğu anlaşılan cenaze, Tacikistan'daki siyasi karışıklıklar nedeniyle zorlukla başkent Duşanbe'ye getirilebildi.

Burada Türk bayrağına sarılı tabuta konularak İstanbul'daki resmi tören için hazırlandı 

3 Ağustos 1996'da İstanbul'a getirilen naaşı bir gece Gümüşsuyu Askeri Hastanesi'nde tutuldu.

Ölüm yıldönümü olan 4 Ağustos 1996 tarihinde, Şişli Camii'nde 8 imamın kıldırdığı cenaze namazının ardından Şişli'deki Abide-i Hürriyet Tepesi'nde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Kültür Bakanlığı'nca ortak olarak hazırlanan, Talat Paşa’nın yanındaki mezara defnedildi .

Törene dönemin cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Milli Savunma Bakanı Turhan Tayan, Devlet Bakanı Abdullah Gül, Sağlık Bakanı Yıldırım Aktuna, Kültür Bakanı İsmail Kahraman, ANAP Milletvekili İlhan Kesici ve İstanbul Valisi Rıdvan Yenişen'le Enver Paşa'nın torunu Osman Mayatepek'le diğer yakınları katıldı.

Editör: TE Bilişim