Özkök'ün konuyla ilgili yazısı şöyle: 

"Hiç şu soruyu kendi kendinize sordunuz mu:

Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan insanların, belki de bütün tarihleri boyunca üzerinde en büyük mutabakata vardıkları konu nedir?

Cevabını ben vereyim.

1982 Anayasası...

7 Kasım 1982 günü referanduma sunulan bu anayasa halkın yüzde 92’sinin onayını aldı.

Bu ülke, bu halk onu izleyen 36 yıl boyunca bırakın bir daha böyle bir mutabakata varmayı, tam aksine, her konuda ortasından ikiye bölündü.


Peki bu anayasa 36 yıl boyunca ne oldu?

Tam sayısını çıkaramadım ama galiba 18 kere değişikliğe uğradı.

1982 yılındaki referandumdan sonra tam 5 kere daha referanduma gittik.

Bu yıllar boyunca anayasamızın her tarafını değiştirdik, hatta rejimi bile değiştirdik.

Ama bir madde var ki... İşte ona kimse dokunmadı.

Anayasamızın 66’ncı maddesi...


Ne der o madde?

Şöyle der:

“Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür...”


Evet arkadaşlar...

Bu madde halkın yüzde 92’sinin oyu ile anayasaya konulmuştur.

Beş anayasa değişikliği referandumundan geçmiştir.

On sekiz anayasa değişikliğine direnmiştir.


Şimdi son defa soralım...

Nedir o madde?

Bugün kaldırılıp kaldırılmamasını tartıştığımız “Andımız” adlı belgenin ilk cümlesidir...

MEHTER MARŞININ İLK İKİ SATIRI NE OLACAK

MEHTER marşı artık törenlerimizin resmi parçası oldu.

Yurtdışındaki davetlerde bile artık bu marşı çalıyoruz.

Onun ilk dörtlüğünün ilk iki mısraını da unutmayalım:

“Ceddin deden, neslin baban

Hep kahraman Türk milleti.”

İkinci dörtlüğün ilk iki mısraını da unutmayalım.

“Türk milleti, Türk milleti

Aşk ile sev milliyeti...”

 ‘ANDIMIZ’I OKUMAK PAPAĞANLIK MIDIR

ŞİMDİ bu yazdığıma bakıp benim “Andımız” metninin her sabah çocuklara okutulmasından yana olduğumu düşünebilirsiniz...

Hayır hiç öyle değil.

Ben de artık okutulmasının gerekmediğini düşünenlerdenim.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın Danıştay için hazırladığı gerekçeli itiraz kararını dikkatle okudum.

Bana göre çok iyi yazılmış bir itiraz dilekçesi.

Teorik olarak yazdıkları şeyler benim de kafama yattı.

“Bir metni çocuklara papağan gibi tekrarlatma” anlayışının artık gerilerde kaldığını söylemeleri de bence doğru.

Ama artık şu sorunun cevabını da arama zamanı geldi.

“Andımız” metnini her sabah çocuklara papağan gibi tekrarlatma çağdaş anlayışa ters de, siyasetçilerin her gün aynı teraneleri insanlara papağan gibi tekrarlamaları çağdaş anlayışa uygun mu*".

Editör: TE Bilişim