Bir Buçuk saat süren programda ağzından Allah, Adalet ve Dobri Ljudi (iyi insanlar) kelimelerini hiç düşürmeyen ve verdiği adalet savaşı ile tüm insanlığın hayranlığını kazanmış olan Nana Fata (Fata Nine) kimdir?

6 Ağustos 1942 günü, Bosna Hersek'te Boşnaklara soykırım yapıldığı 2. Dünya Savaşı günlerinde Doğu Bosna (Podrinye/Drina Nehri Havzası), Srebrenica yakınlarındaki Bratunac şehrinin Hrniç köyünde doğmuştur.

Boşnak nüfusunun %10'nu olan sayı olarak ta 108 bin Boşnağın öldürüldüğü 2. Dünya Savaşı Boşnak Soykırımında doğmuş, o günleri hatırlamazsa bile 1992-1995 yılları arasındaki Boşnak soykırımını yani, iki soykırımı yaşamış nadir insanlardan biridir Fata Nine.

2. Dünya Savaşı sırasındaki katliamlarda kaç yakınını kaybettiğini tam hatırlamıyorum ama, Srebrenica Boşnak Soykırımında başta kendi kocası Şakir Bey olmak üzere diğer 4 kız kardeşinin de 4 kocası olmak üzere tam 22 yakın akrabasını kaybettiğini çok iyi biliyor. Bosna Hersek Cumhuriyeti'ne yapılan saldırının ilk yılını (1992) evini bulunduğu Srebrenica'nın Konyiç Polye Köyü'nde geçirdikten sonra can güvenlikleri kalmadığından 7 çocuğu ile birlikte Srebrenica şehrine sığınmış ve orada çok zor şartlar altında binlerce Boşnak sığınmacı ile 2.5 yıl yaşamıştır. Soykırımda eşi ve yakınlarını kaybedince çocukları ile Boşnak Ordusu kontrolündeki güvenli bölge olan Tuzla şehrine sığınmıştır.

Savaş bittikten sonra Dayton anlaşmasının kendisine sağladığı haktan yararlanarak toprakları, Bosnalı Sırp federal yapısı olan Republika Srpska içinde kalmış olmasına rağmen, Konyiç Polye köyündeki evine, kocasının ve akrabalarının cesetlerini bulup, onları dini vecibelere göre gömüp, mezarlarını yapmak ve topraklarına sahip çıkmak için geri dönmüştü. Ancak evine geri döndüğünde onu şok eden bir manzara ile karşılaşmıştı. Evinin önündeki bahçesinde kocası ve yakınlarını öldürenler kocaman bir Ortodoks kilisesi inşa etmişlerdi.

Kiliseyi orada ilk gördüğü an kendi kendine şu sözü vermişti. "Bu kilise buradan ya gidecek ya gidecek." demişti. "Ben, atalarının binlerce yıllık toprağında kaybettiğim Şakir'imin ve şehitlerimizin kemiklerinin bilmediğimiz mezarlarında sızlamasına asla izin vermeyeceğim" diyerek, kilisenin bahçesinden kaldırılıp oradan taşınması için daha ilk günden tek başına adalet mücadelesine başlamıştı.

Köyünden uzaklarda, başka şehirler ve yurt dışında yaşayan çocukları ile geriye dönüşleri konusunu görüşmüş, onlar da bu durumda, bahçelerinde bir kilisenin olduğu bir eve dönmeyeceklerini söylemişlerdi.

Fata Nine için kilisenin ortadan kaldırılmasına bir başka neden daha çıkmıştı. O toprakların gerçek sahipleri olanlar geri dönmeli ve ata topraklarına sahip çıkmaları gerekiyordu. Bu kendi çocukları için de geçerli idi ve ne yapıp edip o kiliseyi oradan kaldırıp çocuklarının da geri dönüşünü sağlamak gerekiyordu.

Mücadelesinin başında yanında komşu Boşnak kadınlarından başka kimseyi bulamadı. Sadece kendi deyimi ile iyi insan olan rahmetli avukat Fahri Bey ona sonuna kadar destek vereceğini söylemişti ve böylece Fata Nine haklı davasında hukuk mücadelesini başlatmıştır. Programda şu sözler ile konuşmasına başlamıştı. "Tek güvencem önce Allah sonra iyi insanlar idi." Karşısında Sırp Ortodoks Kilisesi (SPC) ile bir federal yönetimi vardı ve kilisenin oradan kalkmaması için herşeyi yapmaya hazır idiler. Tehditler, ahlaksız para teklifleri yanında her türlü yasal ve bürokratik engeller çıkarıyorlardı.

Haklı davasında önceleri çok zorlanmış ve davadan vazgeçmeyi düşündüğü anlar da olmuştu. İşte o zaman yine Allah'a ve iyi insanlar (dobri ljudi) dediği yanındakilere sığınarak yoluna devam etmişti. Avukatı dışında kimseden destek görmediğini, asıl desteği Allah'a olan inancından aldığını sık, sık söyleyen Fata Nine, "Allah doğruların yanındadır" ayetini kendine rehber edinmiştir.

20 Yıldır verdiği adalet mücadelesinde ağzından nefret, kızgınlık, karşı tarafa hakaret, onların inançlarına saygısızlık eden tek bir kelimenin çıkmadığını söyleyen Fata Nine, bahçesine Ortodoks Sırpların kilisesi yerine kendi izni olmadan kendi Boşnak halkı olan Müslümanlar bir camii yapmış olsalardı, yine aynı şekilde adalet için mücadele vereceğini ve caminin de bahçesinden taşınmasını talep edeceğini söylüyordu.

Bosna Hersek'te farklı milliyetten, farklı inançtan olan insanlar iç içe yaşıyor. Mesele kilise değil, cami de olsa önceliğin adaletin sağlanması ve insanların birbirlerine adil olması gerektiğini ısrarla vurgulayan Fata Nine, böylece tüm insanların hayranlığını kazanmıştı.

Bu çıkışı ile Fata Nine, inaç özgürlüğü ve insan hakları noktasında dünyaya da çok anlamlı bir mesaj vermiş oluyordu.

Şehit edilmiş 22 akrabası, eşi, kız kardeşlerinin eşleri için elbette mücadele etmek ve çevresindekilere de örnek olmak zorunda idi. Bu anlamda o topraklara geri dönmeyip toprakları ve soykırımda öldürülmüş yakınları için mücadele vermeyenlerin utanmaları gerektiğini de söylemekten çekinmedi.

Fata Nine, "Komşularımız Bosnalı Sırpların, komşuları olan Boşnaklara soykırım yapmış olmaları yetmiyormuş gibi bir de gelip evlerinin bahçelerine kiliselerini yapmış olmaları kabul edilir bir şey değil" diyordu.

Haklı davasında mücadele verirken Sırp Ortodoks Kilisesi hariç diğer her dinden temsilciler tarafından, kendisini desteklemek amaçlı ziyaretler yapılmıştı. Komşu Hırvatistan, Makedonya, Slovenya ve Karadağ Ortodoks Kilisesi Metropolü Mihailo bizzat evine kadar gelerek, adalet için verdiği mücadelesi için ona sarılarak ve onun için dualar ederek destek vermişlerdi

Kilisenin taşınması konusunda prosedür gereği önce Republika Srpska mahkemelerinde açtığı davalar reddedildi. Daha sonra Bosna Hersek Federal devleti mahkemelerinde de Bosnalı Sırpların çıkardıkları bürokratik engeller sonucu davası düşürülünce son çare olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AHİM) başvurmuştu. AHİM'den 1 Ekim 2019'da kilisenin derhal taşınması (yıkılması) kararı çıktı ve 1 Nisan 2020 günü bu işlemlerin başlatılıp 3 ay içinde bitirilmesi kararından sonra 1 Nisan'da eşyaların taşınma işlemine başlanmıştır. Ancak Coronavirus salgını nedeni ile işlem durduruldu. Ayrıca bu kilisenin parçalanarak taşınması ve Bratunac şehrinde yeniden inşası için gerekli teknik donanımların Bosna Hersek'te olmaması bir an önce kilisenin evinin önünden getirilmesini isteyen Fata Nine için endişe verici bir durum arz ediyor. Herkesin bu konuda konuştuğunu söyleyen Fata Nine, bir türlü sonuca varılamadı ğından haklı olarak şikayet ediyordu. Fata Ninenin Boşnak gençleri ve kadınlarına vermek istediği mesaj; adalet için mücadele etmeleri ve kadınların kadın olarak kalmaları şeklinde oldu. Fata Nine, "Kadın, kadınlığını bilmeli, erkek te erkekliğini. Kadın erkeğine saygı, sevgi gösterip sadık kalmalı, erkek te ona saygılı olup onu ve haklarını korumalıdır" diyordu.

Programda, Türkiye'den de insanların destek ziyaretlerinde bulunduklarını, Cumhurbaşkan Tayip Erdoğan tarafından kendisine bir Türk Bayrağı ile bir Kur'an hediye olarak gönderildiğini de büyük bir mutlulukla ifade etti. Türkiye denilince aklına evinin, vatanı Bosna'nın geldiğini söylerken, dünyanın onlarca ülkesine davet edildiği halde Türkiye'ye davet edilmediğini belli etmek istemediği üzüntüsüsünün gözlerinden okunduğu görülüyordu.

Makedonya'da adına inşa edilen bir okulun açılışına davet edildiğinde çok mutlu olduğunu ve gittiği her ülkede Boşnaklarla karşılaşıyor olması onu çok etkilediğini söylüyordu.

Kilisenin bahçesinden taşınması isteği dışında son iki isteğinin Türkiye ziyareti ve sağlığı izin verirse Hac'a gitmek olduğunu söylerken adeta Türkiye'den gelecek davet özlemini de yansıtıyordu.

Kendisi için Hacca gitmek kadar önemli olan bir konu da çocuklarının evlerine dönüşünü ve topraklarına sahip çıkmalarını sağlamak olduğunu çok net bir şekilde ifade etti. Çocuklarının dönmek istememeleri halinde ne yaparsın diye sorulduğunda, "Onları kulaklarından tuttuğum gibi buraya evlerine getiririm." diye kesin cevap verdi.

Vermekte olduğu adalet mücadelesinin birçok sanatçıya ilham verdiğini kendi adını taşıyan tek kişilik bir tiyatro oyunu yazıldığını ve İngilizce'ye çevirisi yapılarak Bosna Hersek dahil birçok Avrupa ülkesinde sahneye konulup oynadığını, yine davasını konu edinen çok sayıda hikaye ve kitapların yazıldığını, bir de film çevrildiğini hatırlatırken, bizler de neden Türkiye'de bu muhteşem insan için, bu kahraman Boşnak kadını için bu programa kadar bir şeylerin yapılmadığını kendi i kendimize soruyorduk.

Savaş sırasında çok büyük acıların yaşandığını anlatan Fata Nine, 8 yıl önce kocasının kemiklerini bulduğunu ve ona bir mezar yaptırdığını anlatırken, 22 yakınından sadece 10 kişinin mezarı olduğunu diğerlerinin hala kayıplar listesinde bulunduğunu söylerken Bodna Hersek'te kanayan büyük bir yaraya da parmak basıyordu.

Bahçesindeki kilisenin altında bir toplu mezar olduğu konusundaki konuşmalar hakkında bir şeyler söylemenin yanlış olduğunu, kilise kaldırıldıktan sonra gerçeğin ortaya çıkacağını, toplu mezarın çıkmaması halinde şimdiden var demenin çok büyük günah ve adaletsizlik olacağını özellikle vurgularken, eşini ve 22 yakınını hatta binlerce Boşnağı öldürenlerin bile hakkını, adaleti vurgulayarak savunuyordu.

Politikacılardan destek görmediğini ama, destek beklemediği için de üzülmediğini söylerken Bosnalı Sırp polisinin iki defa kendisine saldırıda bulunmuş olduğunu asla unutmadığını da ifade ediyordu.

Kimseden de para yardımı almadığını avukatı rahmetli Fahri Bey ve sonra onun işini devralan avukat oğlunun kendisinden tek kuruş para almadan en büyük desteği verdiklerini ve bu iyiliklerini hiç unutmayacağını da konuşmasında ilave etmişti.

Vermekte olduğu adalet için mücadelenin asla Republika Srpska ve Sırp Ortodoks Kilisesinin inadına karşı bir Boşnak inadı olmadığını söyleyen Fata Nine, Müslümanların inatlarına göre hareket edemeyeceklerini, bunun günah olduğunu, sadece Allah adına adalet için sonuna kadar mücadele vermeleri gerektiğini söylerken herkesi de adalet için mücadele vermeye çağırıyordu.

Onların hakları onlara, bizim hakkımız bize ve doğal olarak benim hakkım da bana geri verilmeli diyordu. Herşeye rağmen davasının kilisenin yıkılıp bahçesinden taşınmasını göreceği o güne kadar bitmeyeceğini de herkese hatırlatıyordu

Fata Nine, programının sonunda Türkiye'den davet umudunu yitirmiş nesine şunları söyledi: "Siz Türkiye'deki dostlarım, buyrun Srebrenica'ya, köyüm olan Konyiç Polye'ye, evime beni ziyarete gelin. Size Türk Kahvesi yapıp Boşnak Kahvesi usulü ile cezvede getirip, yanında lokum koyup, kulpsuz ama, dibinde yıldız olan ve başparmak ile işaret parmağınızla hilal şeklini oluşturup fincanı tuttuktan sonra hep birlikte içelim.

Editör: TE Bilişim