Terkoğlu'nun yazısı şu şekilde;

Beğendiğiniz arabayı alacaksınız. Fiyatı da uygun. Ancak sahibinin FETÖ’den tutuklu olduğunu, mallarının soruşturulduğunu öğrendiniz. Alır mısınız? “Evet” diyeni duymadım. 

Neden soruyorum? 

27 Eylül’de kritik davaların birinden karar çıktı. FETÖ’ye para sağlayan 4 işadamının yargılandığı davada Orkide Yağları’nın sahibi Ahmet Küçükbay, örgüt üyeliğinden 5 yıl 5 ay hapis cezası aldı. Tutuklu olduğu süre göz önünde bulundurularak tahliye oldu. Hâkimlere göre cezasının düşmesinde 1980-2016 aralığında FETÖ ilişkilerini kabul etmesi, etkin pişmanlıktan faydalanarak itiraflarda bulunması etkili oldu. 

Önemli bir ayrıntı daha vardı. 4 Mayıs 2018 tarihli bilirkişi raporuna göre Küçükbay’ın servetinin 85 milyon 648 bin TL’sinin, 2 milyon 181 bin Avro’sunun, 14 milyon 262 bin dolarının kaynağı FETÖ idi. Servetinin bu kısmına el konurken, kalan kısmı iade edildi. 

Küçükbay, FETÖ’cü işadamları arasında en bilinen isimlerden biriydi. Kendisi de örgüte mali destek sağladığını kabul ediyordu. Işık Sigorta’nın da Gediz Üniversitesi’nin de kuruluşunda o vardı. Samanyolu TV’nin de Zaman Gazetesi’nin de finansörüydü. TUSKON’u oluşturan çekirdek kadrodaydı.

Örgütün Kanal 35’inin patronuydu. 

Küçükbay’ın ceza alması tabii ki sürpriz olmadı. 

2015’ten itibaren kendi sonunu görerek; istifalarla, gazete ilanlarıyla, sosyal medya mesajlarıyla FETÖ’den kopmuş gibi görünmesi pek de kimseyi ikna etmemişti. 

Benim kafamdaki sorular ise buradan sonra başlıyor.

Mallarına ortak çıktı 
Küçükbay’ın en değerli şirketlerinden biri Reka Bitkisel Yağlar AŞ idi. İfadesinde “Ben, kardeşim Halil ve profesyonel olarak uluslararası büyük şirketlerde çalışan ve şirketin üretim alanı olan, yağ imalatı ile ilgili konusunda uzman, dünya pazarını çok iyi bilen Murat Reka ortaklığında kurduk” diye anlatıyordu. 

O şirketin internet sitesine bugün girdiğinizde ise “Ağustos 2017 tarihi itibariyle çoğunluk hisseleri Tül Gıda AŞ’ye geçmiştir” notu dikkat çekiyor. 

Gerçekten de 25 Ağustos 2017 tarihli Genel Kurul kararı incelendiğinde, şirketin yüzde 51 hissesinin Tül Gıda’ya geçtiği, Küçükbaylar’ın yüzde 40 ile ikinci ortak olduğu görülüyor. 

Tül Gıda kimin mi? 

AKP’ye yakınlığıyla bilinen ve çoğunluğun BİM’den tanıdığı Topbaşlar’ın. 

Nitekim bugün artık Mustafa Latif Topbaş şirketin Yönetim Kurulu Başkanı, diğer Topbaşlar ise yönetim kurulu üyeleri. 

Özetle; Küçükbay tutuklanınca Topbaşlar grubun en kıymetli şirketine ortak olmaya çekinmemiş.

Küçükbay’ın FETÖ’den soruşturulması, Topbaşlar’a maliyet avantajı yarattı mı? 

Bilmiyoruz. 

Bildiğimiz, baştaki soruya “evet” diyecek kadar kendine güvenenler de varmış! 

Gelelim ikinci konuya.

FETÖ sanığını soyma girişimi 
Hem Küçükbay’ın itiraflarından hem de savcılık iddianamesinden anlıyoruz ki, olağan FETÖ şüphelisi Ahmet Küçükbay’a birileri “bir ihtimal daha var” demiş. 

Şöyle anlatalım, 2015 yılının Ekim ayından itibaren Sabah’ta Rasim Ozan Kütahyalı ve Star’da Cem Küçük, Küçükbay’ı hedef almış. Mesele bu kadar olsaydı “FETÖ ile mücadele ediyorlar” denebilirdi. 

Ancak işte tam da bu yayınlar sırasında birden fazla kanaldan Küçükbay’a “birkaç milyon dolarcık rüşvet ile” kurtulma teklifi yapıldığını görüyoruz. 

Biri, işadamı Selim Gökdemir. 

Ensar Vakfı ve Serhat Albayrak’ın adını kullanarak Küçükbay’ı “yolmaya” çalışıyor. Kendisinden ilk olarak 3 milyon dolar istenmesi üzerine, Küçükbay hem Sabah gazetesini yöneten Serhat Albayrak ile hem de Star’ın sahibi Sancak Ailesi ile görüşüyor.

Albayrak’ın o ana kadar konudan habersiz olduğunu gören Küçükbay, ifadesinde şunu söylüyor: “Orada anladım ki, Selim Gökdemir beni Serhat Albayrak ve Ensar Vakfı’nın ismini kullanarak dolandırmak istemiş.” 

Peki, sonra ne oluyor? 

Küçükbay’ın itiraflarından dinleyelim: 
“Albayrak ile yaptığım bu görüşmeden sonra Kütahyalı’nın hakkımda yapmış olduğu gazete yazılarındaki karalamaları birden kesildi.” 

Gelelim o dönem Star’ın sahibi olan Sancaklar’la görüşmenin ardından olana: 
“Konuşmadan sonra Cem Küçük benim hakkımda yazıları yazmayı bıraktı.” 

Bu kadarla da kalmıyor. 

26 Kasım 2015’te, Star gazetesinde, “Paralele çeteye geçit yok” başlığıyla Ahmet Küçükbay’ı adeta “FETÖ’yle mücadele şampiyonu” ilan eden bir röportaj yayımlanıyor. Star’ın arşivinde hâlâ o haberi bulabilirsiniz. 

İkinci para isteyen ise Hüseyin Sarıçiçek. 

Yandaş medyanın “FETÖ ile mücadeleye karar vermiş eski FETÖ imamı” diye kahramanlaştırdığı Sarıçiçek’in ne işler çevirdiğini savcının satırlarından aktaralım: 

“Hüseyin Sarıçiçek isimli şahsın, Ahmet Küçükbay isimli şahıstan, içinde bulunduğu durumdan faydalanarak, şahsı bitirmeye çalıştığı ve maddi olarak kendisine menfaat sağlamaya çalıştığı yönünde twitter yazışmalarınınolduğu...” 

Nitekim Sarıçiçek, FETÖ sanıklarından para istemekten tutuklandı. 

Ancak bugün adını arattığınızda, tesadüf bu ya, “FETÖ şüphelisi yolma” döneminde Cem Küçük ve Rasim Ozan Kütahyalı ile yaptığı televizyon programı çıkıyor. 

İki yazar, 2015’te ne karşılığında Küçükbay’ı yazdıklarını, neden bir anda sustuklarını anlatırlarsa meseleyi daha iyi anlarız. Zira, belgelere göre, Bank Asya kredisiyle aldıkları eve bunu sormak için gelen polisler kendilerini bulamamışlar. Sahi, gazetelerinde o gün Küçükbay’ı öven röportaja neden sessiz kalmışlar?

Başkaları da var ama uzatmayalım. 

“FETÖ ile mücadele” maskesinin altında tüccarlık yapanları görünce, siz de “yazıklar olsun” diyor musunuz?

Editör: TE Bilişim