“Kadına ait hak ve hürriyetlerin ulaşılırlığı ve uygulanabilirliği, tümevarım yönetimi üzerinden, ülkenin demokrasi açığını göstermeye yeter”

“En milli ve birincil meselemiz; son yıllarda hızla artan şiddet ve taciz olaylarına son verecek düzenlemeleri vakit kaybetmeden yapmak ve hayata geçirmektir”

Genel Başkan Gültekin Uysal’ın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla yayınladığı mesaj şöyle:

“Kadının her alanda maruz kaldığı şiddet, patolojik bir hal almış, çığrından çıkmıştır”

“Siyasal, ekonomik ve toplumsal alanda hak ve hürriyetleri gasp edilen kadınımızın, her şeyden evvel insan olarak en temel hakkı olan “yaşam hakkı”nın dahi elinden alınıyor olması, “karşı cins”tarafından neredeyse her hakkının elinden alınması, Dünya Kadınlar Günü olarak andığımız bugün; artık yapılanların “anmak”tan “yapma”ya evrilmesi gerektiğini zaruri kılmaktadır.

Her sabah bir yenisi ile karşılaştığımız kadın cinayetleri, bildirilmiş “mobbing” hadiselerinden hemen hemen hepsinin kadın odaklı olması, kadının maruz kaldığı şiddet, taciz, işkence patolojik bir hal almış, resmen çığrından çıkmıştır. En milli ve birincil meselemiz; son yıllarda hızla artan şiddet ve taciz olaylarına son verecek düzenlemeleri vakit kaybetmeden yapmak ve hayata geçirmektir.

Kadına ait hak ve hürriyetlerin ulaşılırlığı ve uygulanabilirliği, bir tümevarım yönetimi üzerinden, ülkenin demokrasi açığını göstermeye yeter.

Bugün, temel meselelerinin tamamının, var olan demokrasi açığından kaynaklandığını iddia ettiğimiz Türkiye, kadınlara has ancak Türkiye’nin bütünü bakımından hassas olan sorunlardan da ancak ve ancak, gerçek bir demokrasi anlayışı ile kurtulabilecektir.

“Kadınlarımızın sorunlarını, kadınlarımızın kendileri için yapacağı düzenlemelerle çözmeyi arzuluyoruz”

Kadın hak ve hürriyetlerinin, kadının toplumsal yapı içindeki durumunun bu halde olmasının belki de en büyük nedeni; kadınların hak ve hürriyetleri, sorunları için düzenleme yapanların, erkekler olmasıdır. Elbette bu açıdan bakıldığında, siyasi temsilde eşitliğin sağlanması, kadınlar hakkında yine kadınların bir takım düzenlemeler yapabiliyor olması, “kendileri ile alakalı meselelere kendilerinin bakış açısı”nın sisteme yansıması önemlidir.

“Pozitif veya negatif her türlü ayrımcılığı reddediyoruz”

Dünya Kadınlar Günü’nde Türk Kadını’nın muzdarip olduğu sorunların ortadan kalkmasını sağlayacak olan temel yaklaşım; ayrıştırıcı, eşitsizliği ön plana çıkaran dil ve cinsiyet sınıflandırmasının ortadan kalkmasıdır.

Bu açıdan, “pozitif ayrımcılık” olarak nitelendirilen uygulamaların her biri ciddi bir biçimde ele alınmalı, eşitsizliği anımsatacak, imgeleştirecek tanımlama ve uygulamalar dikkatle gözden geçirilmelidir.

Kadınların, siyasetten başlayarak, toplumun tüm kademelerinde eşit biçimde yer almasına engel olan, dolaylı ve doğrudan tüm normların değişmesini sağlayacak düzenlemeler yapılmalıdır.

“Kadınlara simgesel manada değil,  sistemsel manada hak ettiği değeri vermeliyiz”

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve kadına dair düzenlemelerde söz sahibi diğer kurum, kuruluş ve sivil toplum kuruluşlarına “kadın” yönetici atayarak, seçerek, simgesel manada değil; sistemsel manada hizmet edecek bir yapının hayata geçirilmesi şarttır. Bunu yaparken de “siyasi rantın uzağında faaliyet gösteren” kadın örgütlenmelerinden destek alınması gerekmektedir.

Unutmamak gerekir ki; hukuksal ve siyasal eşitlik, sosyal ve ekonomik eşitlikle bir arada işlerlik kazanabilecektir. Kadın girişimciliğinin artmasına yönelik daha ciddi teşviklerin ve projelerin hayata geçmesi ve eğitim alanında yeni düzenlemeler yapılması olmazsa olmazlarımız arasında yer alarak öncelikli meselemiz olmalıdır.

Tüm bu tespit ve temennilerle, başta Türk Kadınları olmak üzere tüm Dünya Kadınlarının Kadınlar Günü’nü tebrik ediyorum.”

Editör: TE Bilişim