Hakkı Öznur kabirleri başında Dündar Taşer Ve Muzaffer Türkeş’i anlattı

Hakkı Öznur kabirleri başında Dündar Taşer Ve Muzaffer Türkeş’i anlattı
Ülkücü Hareketin tarihini yazan camianın önde gelen isimlerinden Hakkı Öznur, kabirleri başında Dündar Taşer Ve Muzaffer Türkeş’i anlattı.

Milliyetçi Ülkücü Hareketin Kurucularından hareketin lider Alparslan Türkeş’ten sonra ikinci adam olan dava önderlerimizden MHP Genel Başkan Yardımcısı Türkmen Ağamız Dündar Taşer doğumun 100. Yılında, Hakka yürüyüşünün 53. Sene-i devriyesinde mezarı başında dualarla anıldı.

Dündar Taşer ile birlikte Milliyetçi Hareketin lideri Başbuğ Alparslan Türkeş’in ilk eşi 11 Haziran 1974 günü vefat eden Muzaffer Türkeş annemizin kabride ziyaret edilerek dualar edildi.

Anma programına Ülkücü Hareketin tarihini yazan camianın önde gelen isimlerinden Hakkı Öznur, MHP üzerine çalışmalarıyla bilinen Araştırmacı Yazar Metin Turhan, Dündar Taşer biyografisini yazan, bu yıl içerisinde raflarda yerini alacak olan kitabın yazarı Ömer Burak Sert, Yazar Hasan Yakup Cangüven, Yazar Hicabi Koçak, yazar Emre Keskin Milli Devlet ve Yeni Ufuk Dergisi mensupları ve kalabalık bir ülkücü gençlik topluluğu katıldı.

Yeni Ufuk Dergisi Doğumunun 100 . Yılında “Türkmen Ağası Dündar Taşer Özel Sayısı” çıkarmış ve milliyetçilik tarihimize not düşmüşlerdir.

Ülkücü gençlerin ağabeyi Hakkı Öznur kabirler başında Dündar Taşer Muzaffer Türkeş ile ilgili bir konuşma yaptı. Konuşmasında Muzaffer Türkeş annemizin Ülkücü gençlere vermiş olduğu destekten bahsetmiştir. Merhumenin Ülkücü gençlerle iftihar ettiğini, onlarla gurur duyduğunu ve her faaliyetlerine mümkün olduğunca katıldığını, destek verdiğini anlatmıştır.

Özellikle 1970-1973 arası cezaevine düşen Ülkü Ocakları Birliği ve Genç Ülkücüler Teşkilatına mensup gençlere sahip çıkmış, onları düzenli olarak Ulucanlar Cezaevi’nde, beraberinde Dündar Taşer büyüğümüzün merhume eşi Asuman Taşer annemiz ile beraber ziyaret eder, onlara evde yaptıkları yemekleri götürürdü.

Muzaffer Türkeş annemiz şehit düşen genç ülkücülerin haberini alınca çok üzülür, şehit ülkücüler için Kuran okur, dua ederdi.

ÜOB ve GÜT üyesi MHP taraftarı hapishanelere düşen gençler için, Medrese-i Yusufiye’ deki evlatlarım derdi.

Hakkı Öznur konuşmasında Dündar Taşer büyüğümüzden de geniş şekilde bahsetmiştir. Her iki büyüğümüzün hayatlarını anlattı.

Araştırmacı yazar Hakkı Öznur, Doğumunun 100. yılında vefatının 53. yılında Ülkücü Hareket’in kurucularından, Dündar Taşer’in 47 yıllık hayatını fikri ve siyasi çizgisini, Türk siyasi hayatındaki yerini, Milliyetçi-Ülkücü Hareket’teki tarihi önemini ve bilge kişiliğini anlatan bir yazıda kaleme aldı.

Öznur’un, Hakk’a yürüyüşünün ardından 53 yıl geçen büyük dava ve millet adamı Dündar Taşer ile ilgili yazısından bir bölüm:

ÜLKÜCÜ HAREKETİN FİKRİ MİMARLARINDANDIR

Ülkücu Hareketin siyasal anlamda kurucusu, Milliyetçi Hareketin lideri merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş, fikri mimarı ise aziz Dündar Taşer’dir. Dündar Taşer, sadece Türk milliyetçiliği fikrinin ve siyasi hareketinin değil fikir ve düşünce dünyamızın en önemli ve etkili isimlerinden biridir.

İslam’a, Türklüğe, Türk’ün teşkilatçılığına ve büyük devlet kurma hassasiyetine hayran, keskin görüşlü, kıvrak zekalı büyük bir Türk milliyetçisiydi. Geniş tarih bilgisi, milletine olan inanç ve güveniyle meselelere fevkalade isabetli teşhisler koymuş, çözümü yine milletinde bulmuştu. Müstesna şahsiyetiyle davasını yaşayan, yılmaz bir mücadele adamı olarak, Ülkücü hareketin şerefli mazisi ve mücadele geleneğinde, önde gelen isimlerden biri olarak hak ettiği yeri almıştır.

Dündar Taşer, Türk-İslam ülküsünün örnek bir şahsiyetidir. Milletinin derin ve saf kültürü ile mücehhez, insan sevgisiyle dopdolu, asil davranışlarıyla, efendiliği ve engin kültürüyle, bilge bir dava adamıydı. Dündar Taşer Ülkücülerin her dönemde ve özellikle günümüzde dikkatle okuyup anlaması gereken abide bir şahsiyettir

İlk gençlik yıllarından beri milliyetçi ruha ve aksiyona sahiptir.

3 Mayıs 1944 olaylarında Türk milliyetçilerine karşı düzenlenen “Haçlı Seferi”nde, Atsız ve arkadaşlarının tabutluklarda, hücrelerde işkencelerden geçirilip, zindanlara atıldığı tek parti döneminin faşist diktatörlüğünde, baskılara ve zulümlere karşı çıktığı için Harp Okulu’nda okuyan birçok genç Türkçü gibi soruşturmaya maruz kalan kişilerden biri olmuştur.

DündarTaşer ismini kamuoyu ilk defa, 27 Mayıs Hareketi’yle birlikte duydu. Hiç beyanat vermediği, kendini tanıtıcı faaliyet göstermediği için hakkında bilinenler, çok azdır. Onun hayat çizgisini takip edenler ağırbaşlı, mütevazi, zamanında konuşan ve davanın en çok kendisine ihtiyacı olan mevkilerinde yer alan sabırlı, metin ve cesur üslubuyla, Bozkurtların Böğü Alp’ini hatırlar. Taşer’in ömrü, “taş yerinde ağırdır” sözünün tefsiri gibidir.

27 Mayıs darbesinden vefatına kadar fikir birliği, kader birliği yaptığı Alparslan Türkeş’le birlikte olmuştur.

Taşer, siyaseti bir gaye olarak değil, milletine ve ülkesine hizmet yolunda bir araç olarak görürdü. Siyasette dürüstlüğü, erdemliliği şiar edinmiş gerçek bir dava adamıydı. Politik hayatta Taşer, fazileti, inancı, fedakarlığı, sevgiyi, tevazu ve Ülkücülüğü temsil etmiştir. Siyasi arenadaki dostları da muarızları da onun engin tarih, kültür, siyaset bilgisine ve zekasına hayrandılar. Onun yapmış olduğu tespitler ve değerlendirmeler, bütün kesimler tarafından dikkate alınırdı.

GENÇ ÜLKÜCÜLER TEŞKİLATI, ÜLKÜ OCAKLARI, ÜLKÜCÜ GENÇLİK, DÜNDAR TAŞER’İN ESERİDİR

1965’li yıllardan itibaren Avrupa’da esen Sol rüzgarlar ve Sosyalizm modası, Türkiye’yi de etkiledi. 1961 Anayasa’sının sağlamış olduğu siyasi haklarla birlikte çok sayıdaki Komünist ve Sol gruplar, illegaliteden legaliteye dönerek su yüzüne çıkacaklardı. İhtilalci Sol hareketlerin, fikri ve siyasi açıdan faaliyetlerini yoğun bir şekilde sürdürüp kitleselleşme çalışmalarıyla, milleti ve devleti tehdit edecek yıkıcı ve bölücü çalışmalarının ayyuka çıktığı bir dönemde, Türk milletinin milli refleksi olan Türk milliyetçileri, sessiz kalmadı. Taşer, Türkeş’in de bulunduğu CKMP’nin bir toplantısında ülkede yaşanan, durummla ilgili; “Mutlak mana da milli, manevi, İslami değerlere bağlı gençliği ülkü ve fikirler etrafında toplayacak aksiyoner bir hareketi oluşturmak zorundayız.” diyordu.

Taşer, kolları sıvayarak, kendini parti çalışmalarından çok, gençlik çalışmalarına ayırdı. Üniversitelerde ve Anadolu’da, ‘Ülkücü Hareket’ ismiyle siyasi kimliğe kavuşacak olan Ülkücü gençlik teşekküllerinin kurulma çalışmalarında öncülük ve önderlik etti. Gençlerle sadece bir arada oturarak dernekçilik yapmadı. Türkiye’nin istikbali olarak gördüğü milliyetçi, ülkücü gençliğin faaliyetlerinde bir ışık gibi duruyor, yön gösteriyordu. Ortaya çıkan problemler veya zorluklarla karşısında ise meselelerin nasıl çözüme kavuşacağını, bir taktisyen gibi öğretiyordu.

Taşer bir konuşmasında şunları söylüyordu:

“Ülkücüler! Hedefiniz ‘Büyük Türkiye’ ülküsünü gerçekleştirmektir. Hedefiniz yeniden büyük Türk-İslam medeniyetini kurmaktır. Şanlı tarihimiz ve büyük ecdadımızın bize yüklediği misyon budur. Allah (c.c.) bizimle beraberdir.”

İçtimai yapıdaki bozukluğun sebeplerini ve kaynaklarını iyi bilirdi. Milliyetçi hareketin geleceğini ve Türkiye’nin kurtuluşunu, Ülkücü gençliğin yetişmesiyle mümkün olacağına inanırdı. Gençliğin üzerine titrerdi. Türk milletinin bekasının teminatı olan Ülkücü gençliğin, düşmanlarının bütün oyunlarını bozacak kudretteki ruh sağlamlığında ve teşkilatlanma gücünde, onun damgası vardır. Gençliğin yetişmesinde, şahsiyetini bulmasına önem vermesi sebebiyle, yöneticisi olduğu partiden bağımsız olarak bir araya gelmelerini arzu etmiş, dolayısıyla zaman içinde gücü, cesareti, şecaati milletçe takdir edilen, gençlik üzerindeki müessiriyetini geniş çevrelere göstermesini başarmıştır.

DÜNDAR TAŞER, YARININ BÜYÜK TÜRKİYE’SİNİN KADROLARINI HAZIRLIYORDU

Türkeş’in liderliğinde başlayan milliyetçi siyasi hareket, ilk günden itibaren onun değerlendirmesi çerçevesinde gençlik meselesini, okullardaki ortamı temel millî meselemiz olarak algıladı. Millî şuur sahibi, millî değerlerini özümseyen, milletimize yararlı olma ideali bulunan gençlerin yetişmesine yardım amacıyla eğitim faaliyetleri başlatıldı. Önce gençlik kolu üzerinden yürütülen faaliyetler, Ülkü Ocakları’nın kurulmasıyla parti dışında bir gençlik hareketi görünümü kazandı. Ülkü Ocakları’nın kurulması ve diğer milliyetçi kuruluşların, dergilerin devreye girmesi, olayların seyrini değiştirdi. Rejimi ve anayasal düzeni hedef alan faaliyetleri yürütenler, artık rahat hareket edemez hâle geldiler.

Dündar Taşer, her zaman bu faaliyetlerin içerisinde bulundu; gençleri kendi öz evladı kadar seviyor, üzerlerine titriyor, her meseleleriyle yakından ilgileniyor, onları asla yalnız bırakmıyordu. Onun bu hassasiyeti, engin muhabbeti ve şefkati karşılıksız kalmadı; Ülkücü- milliyetçi gençler, Dündar Taşer’i bir siyasetçi olarak değil bir aile büyüğü, yakın akrabaları olarak gördüler; gönülden sevip hürmet ettiler.

1968-1969 yılları arasında kurulmaya başlayan Genç Ülkücüler ve Ülkü Ocakları’nın kurdurulmasında ve eğitiminde tarihi bir rolü vardır. İlk gençlik hareketlerinin başladığı yıllar içerişinde, onun en önemli özelliklerinden biri, gençliği milli, manevi değerlerle yetiştirecek, onları her türlü anarşist, materyalist düşüncelerden koruyacak bir teşkilatın nasıl kurulacağını, bir tarihçi, sosyolog ve psikolog gibi düşünmesiydi.

Kendini bir siyasi parti yöneticisinden çok, mefkure insanı olarak görüyordu. Gençliğin siyasi kadroların programları etrafında değil, fikirler ve ülküler etrafında toplanması gerektiğini düşünüyordu. Bu yüzden gençlik çalışmalarını parti çalışmalarından hep ayrı tutmuştur.

Taşer, temellerini oluşmasına katkıda bulunduğu, öncülük ettiği genç ülkücülerin ve Ülkü Ocakları’nın düzenlemiş olduğu sohbetlerde en çok aranılan ve değişmez isimlerdendi. Onun aydınlattığı sohbetlerde Ülkücü gençler, geleceğe ümitle bakarlardı. Bazen gece yarıları başlayıp sabahlara kadar devam eden konuşmalar, uzadıkça uzar ama hiç kimse

sohbetlerin bitmesini istemezdi. Onun sıcaklığı, içtenliği bütün genç ülkücülerin yüreğini ısıtırdı. Hele Osmanlı’yla başlayıp cumhuriyetle devam eden konulara girildi mi, sanki tarihin derinliklerinden gelen bir insan konuşuyor gibi pür dikkat dinlerlerdi. O sanki yaşayan bir Osmanlı’ydı.

Taşer “Ülkücüler, ipeğe sarılmış bir çeliktir.” Diyordu. Ülkücü gençliğin bazı özeliklerine dikkat çekiyordu: “Büyüklerine karşı mutlak saygılıdırlar, saygıları zillet değildir. Kanaatleri sağlam, imanları bütün, fikirleri berraktır. Serttirler, ama odun gibi değil elmas gibi pırıl pırıl.”

Güzel ahlak sahibi, ihlaslı bir Müslüman’dı. Yüksek meziyet sahibiydi. Dündar Taşer, bir Ülkücü’nün yaşama ve hareket şevkini net çizgilerle ortaya koyarken, milli şuur sahibi münevverlerimize de en güzel örneklerden biri olmuştur. Memleketin içinde bulunduğu şartların bir var olma kavgası olduğunu biliyor ve ülkenin, Akif’in “Asım’ın nesli” dediği, dinine, milletine, kültürüne ve tarihine sahip, vatanperver Ülkücü kadrolarla kurtulacağına inanıyordu.

TÜRKEŞ, GENÇLİĞİN EĞİTİMİNİ DÜNDAR TAŞER’E BIRAKMIŞTI

CKMP/MHP döneminde, 1968-1970 arası Mustafa Kaplan, Numan Esin, Rıfat Baykal, Muzaffer Özdağ vb. bazı isimlerin Türkeş ile fikri ve siyasi konularda ters düşüp ayrılmalarıyla Ülkücü gençlerin problemlerine, eğitimlerine, Türkeş tarafından Dündar Taşer görevlendirilmiştir. Devlet’teki makaleleri, Ülkücü gençlere yol gösteriyordu.

1967 yılından itibaren vefatına kadar her yıl Osmanlı Devleti’nin kurulduğu yer olan Söğüt’te düzenlenen Ertuğrul Gazi Törenleri’ne, partinin ve gençlik kollarının da katılmasında önemli etkisi olmuştur. Düzenlenen törenlere katılımlarda Ülkücü gençliğin kalabalık bir şekilde yerini almasına, toplantılarda hazır bulunmasına özen gösterirdi. Söğüt’te düzenlenen bu ziyaretlerle gençliğin tarih ve milliyetçilik şuuruna, tarih sahnesinde büyük rol oynamış, ecdadımız Osmanlı’nın daha iyi anlaşılması noktasında, Ülkücü gençliğin misyonunun öneminin altını çizer, hedefler gösterirdi. Kafasındaki güçlü, milli bir devletin adı, tarihteki Osmanlı’ydı. Yeni bir Türk-İslam medeniyeti kurmanın yolunun Osmanlı’yı kavramaktan geçtiğine inanıyordu.

Bütün varlığını, Türk milletini geleceğe taşıyacak, büyük Türkiye ülküsünü gerçekleştirecek Türk gençliğine adamış olan Taşer, fikir ve aksiyon adamıydı. Taşer, bizim tarihimizdeki “Veli” ve “Alp” tiplerinin her ikisinin de özelliklerini üzerinde taşıyordu. Gençler ve tabii yaşlılar onu kendilerine bu kadar yakın bulurken, efsane devirlerden bugüne kalmış bir kahraman gibi ona bütün benliklerini bağlarken, bu vasıfların tesiri altındaydılar.

Türk siyasi hayatına damgasını vuran, Türkiye’nin en güçlü sivil hareketi olan Ülkücü hareketin gerçek manada kurucusu ve öncüsü olan Taşer, gençliğe üç önemli temel esası öğretmeye çalışmıştır:

-İslam ahlak ve fazileti,

-Türklük ve tarih şuuru,,

-İlay-ı Kelimetullah için Nizam-ı Alem.

Dündar Taşer, Türk milletine karşı beslediği sevgiyi, kültür ve tarihle beslemişti.

Andolsun ki, “Dündar Ağam”, Oğuz’un çocukları Dündar Taşer’in “Büyük Türkiye’sini kuracaktır. And olsun ki kazanacağız, zafere ulaşacağız. Devletimizi, ülkemizi, Oğuz’un çocukları yönetecektir.

Alperen ruhlu “Veli” Bir Türk Milliyetçisi olan Dündar Taşer’in elim bir olayla, Hakka yürüyüşünün ardından tam yarım asır geçti. Türkiye, Türk Milliyetçileri , Ülkücü Hareket yokluğunu derinden hissediyor. Fikir, Hareket ve Dava adamı Dündar Taşer’i vefatının 53., sene-i devriyesinde rahmetle, minnetle, dualarla yad ediyoruz.

47 yaşında rahmet-i rahmâna kavuşan; Türkmen Ağa’mız, dava büyüğümüz, tavizsiz Türk milliyetçisi Dündar Taşer’in kabri nûr, rûhu şâd, mekânı cennet, makâmı âlî olsun.

1.jpg

2.jpg

3.jpg

Kaynak:Haber Merkezi

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.