Sanatçı Hayko Ceckin, pandemiyle birlikte müzik sektöründe yaşanan sıkıntıları dile getirdi. Sosyal medya hesabından paylaşım yapan Cepkin şunları yazdı:

Sevgili dostlar. Gözüken, hissedilen ve

yokuş aşağı gitmekte olan müzik sektörümüz ve hissettirdikleri adına

iki kelam etmek isterim. Sektörümüz 11 Mart tarihinden itibaren kepenk kapatmış

durumdadır. Sadece 'müzik' ana başlığı altında

değerlendirme yapacak olur isek müzik sektörü koskocaman bir saat kulesinin içindeki, zamanın ve ruhun evrilmesine, gelişmesine yol gösteren ve birlikte çalışan irili ufaklı dişlilerin

iç içe döngüsüdür. Dişlilerden biri bile eksik olursa bu

saat işlemez. şu an bir değil, tüm dişliler yerinden

sökülmüş durumdadir. Zaman, hem bu sektör, hem de etrafındaki etkileşim halinde olduğu her bir birey adına, durmuş

durumdadır. Gruplar dağılıyor, mekanlar kiralarını

ödeyemeyip kapatıyor, müzik emekçileri sanatına küsüyor, üretim

duruyor, ses sistemcileri çalışıp ödeyeceklerini düşünerek yaptıkları

yatırımları ödeyemiyor, kapanan mekanların çalışanları açıkta ve derin

O kaygılı. Devlet desteği planlaması, 'geneli'

kapsayan proje yapılandırmaları, içinde bulunduğumuz duruma uygun

dönemsel geçici ya da kalıcı

aktiviteler gibi çözüm yolları bulunmadığı veya sunulmadığı sürece de bu kaygıda veya tedirginlikte bir

gerileme olamayacaktır.

Malesef derin bir yanılgıdır ki bu

sektör, magazin dünyasının yansımasında parıldayanlar kadar,

cafcaflı değildir. Bu iş ağır ve emek yükünde bir iştir.

Ama adı 'eğlence sektörü' olarak geçtiği için malesef ve nedense hafife

I alınır. En küçük mekanda çalışandan, şaşalı sahnelere çıkanlara kadar ayni

ağırlığı taşır. Zor zamanlarda, yardim gecelerinde,

birlik beraberlik hukukunda, çalınan melodiler ile bir olunur, el ele verilir,

gurur duyulur, göğsümüz kabarır. Ama ilk sıkıntılı süreçte (genelleme)

müzik durur. Oysa müzik en güzel günler ile beraber en zor günlerin de ilacıdır.

Bayramların, seyranların, doğumların,düğünlerin, neşesi olduğu kadar, hüzünlerin, kayıpların, ağıtların

da tinisıdır. Peki şimdi ne olacak? Kapalı alan, kalabalık buluşma ve toplanmalara karşı alınan kararlar,

süreç adına mutlak uygulanması gereken doğru ve yerinde kararlardır. Lakin pandemi ve buillet ile mücadele

ederken kapalı alanlar ve toplu buluşma noktalarındaki alınan kararlara harfiyen itaat eden bireyler(genelleme), bu kaidelere

uyum sağlamayan etkinlikleri gördüğünde büyüyen kaygısına bir de "umursanmazlığın' kırgınlığını ekliyor.

Sürecin akışına bakacak olur isek, bu durgunluğun değişmesi kısa vadede

mümkün gözükmüyor. Önümüzdeki yaz sezonuna kadar, ki

bu da en iyi ihtimal 6/8 ay

eder.....belirsizlik hakim. Yazın ne olacağı konusunda da kimsenin olgun bir öngörüsü olduğunu

düşünmüyorum. Bir ihtimal 2022 ile birlikte illet hafifler ise beeeelllki iş kolunun hacim

alabileceği hesaplanabilir. Ama kim bilebilir ki? O süreçte zaten batmış, kapanmış yeller esen bir ortamda,

nasıl süratle toparlanılabilir? Keza ekonomik darboğazdan çıkmış

her bir bireyin (genelleme) eğlencesine, gezmesine veya herhangi

bir organizasyona ayırabilecek ne kadar maddi gücü, kuvveti kalacağı

muammayken. Bu süre zarfında üreten, evinde kayıt imkanı olan, müziğe 4 kolla sarılmış, müziği neden tercih ettiğini ya da neden başladığını bilen veya bu

süreçte hatırlayan müzisyenler mutlak ki üretmeye devam edecektir.

Ama yayınlama imkanı buldukları eserlerin teliflerini, 3 kuruş ödenen telif sistemi sebebi ile de pek bi gelire

çeviremeyeceklerdir. (Telif konusu zaten sanat camiasının (genelleme) ciddiyetli ve hakkaniyetli bir şekilde üzerinde durması gereken bir

konudur) Yani işin özü, müzik sektörü zaten zorlu olan yolculuğunda, açlık ile imtahanını da 'volume' olarak

yükseltti.

çözüm odaklı olarak internet ve sosyal medya ortamlarından yapılan yayinlar, konserler önümüze sunuldu. süreç için yapılabilir tek kaynak gibi gözükse de, arzu edilen evrimi tam

gerçekleştiremediği aşikar. Bir jeologun bir volkanın patlama

anını yayınlamasını telefondan seyrederken, dağın kokusunu, lavin

sıcaklığını, patlamanın gürültüsünü 'heybetini, ve yerin titreşimini nasıl ki

telefondan seyrederken hissedemiyor isek, internet konserlerinin de bu manada çok eksikli, hacimsiz ve yapay bir aksiyon

olarak kaldığı kanatindeyim. Ama süreçte emek veren fikir üreten ve belki çok daha iyisine ulaşılmasına

kaynak ve proje yaratacak bu hamlede çaba gösterenleri ve

çabalarını destekliyorum. Ekranımı kırmızı da yapsam mor da yapsam önümüzdeki 7 gün içinde

sağlıklı sonuçlar ile 'karşılaşabileceğimizi düşünmüyorum.

Sağlık çalışanlarının bu süreçteki

derin emeğini baş tacı ederek, hepimize önce sağlik sıhhat, sonra sabir, azim ve yaşama gücü diliyorum. Süreç uzun, mevzu derin, Allah Kerim, Sevgiler, Saygılar.

Hayko Cepkin

Editör: TE Bilişim