Türkiye’nin kurtarılması için CHP’nin kurtarılması gerektiğini savunan Gülerce’nin tavsiyeleri, 17 Aralık 2013’te iktidarı uyarmasını hatırlattı.

Gülerce, o gün attığı mesajda Hakan Şükür’ün istifasının hükümete son uyarı olduğunu yazmıştı.

Gülerce’nin bugünkiköşe yazısı şöyle:

“Lütfen CHP’liler yazımı “aklını kendine sakla” önyargısı ile okumasınlar. “Sana ne CHP’den” hiç demesinler.

Başlık tabii ki dikkat çekmek için. Niyetim akıl vermek değil, ileri demokrasi için bu topraklarda ana muhalefet partisinin öneminin altını çizmek...

CHP’li olmadığım halde evet, CHP beni ilgilendiriyor.

Ben Türkiye’nin hepimizin olduğuna samimi inanıyorum. Farklı yaşam tarzlarının, aidiyetlerin, inançların sahibi olmamız kimseye öncelik vermemeli.

Bu, benim inancıma da ters değil. “Senin dinin sana, benim dinim bana…” Zorlama yok. Tebliğ, ikna, tavsiye, demokratik mücadele var. Evrensel insanî değerler zemininde buluşmak mümkün.

Bu, ortak yaşamak için kendi değerlerimizden, duruşumuzdan, düşüncelerimizden vazgeçmek demek değildir.

Şahsen ben kendimi mütedeyyin olmaya niyetli/gayretli biri olarak tarif edebilirim. Allah rızasından başka emelim olmadı. Rahmetli Mehmet Akif Ersoy’un mısralarına vurgunum:

“Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhâmı,

Asrın idrâkine söyletmeliyiz İslâm'ı…”

Asrın idrakini doğru okumalıyız.

Hukukun üstünlüğü, fikir ve ifade hürriyeti, din ve vicdan özgürlüğü bu idrakin başında geliyor. İki yüzlülük, çifte standart, sadece kendimize demokrat olmak, milletimizi gerdi, kutuplaştırdı. Eninde sonunda birbirimizi dinlemeyi, anlamayı ve uzlaşmayı başarmak zorundayız.

Hatta ben Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde, Cumhur İttifakı döneminde yeni ufukların bu yönde olacağına inananlardanım. 

Bugün CHP, gerçekten çok zor durumdadır.

Hem Muharrem İnce’den, hem de Kılıçdaroğlu’ndan umudunu kesenler çoğunlukta. En sık söylenen de şu: “CHP’yi kurtarmadan Türkiye’yi kurtaramayız.”

İyi de bunu söyleyenlerin hiçbiri, “Nasıl olacak bu?” sorusunun cevabını vermiyor/veremiyor. “CHP’de ne cevherler var ama etrafa bakan yok” deyip lafı yuvarlıyorlar. “İsim ver” deyince isim yok. Çünkü hele bir ismi telaffuz etsinler, görün bakın o ismin başına neler gelir…

CHP’ye tavsiyem şu:

1. Zihniyetlerini değiştirecekler. Ezanı 18 yıl bu topraklarda aslından koparıp Türkçe okutan CHP’nin, dine mesafeli, bazı kesimlerde din düşmanlığına, dindarlar horlamaya varan zihniyetini terk etmesi bir zaruret… (İnce’nin numaraları gibi ucuz gösteriler, hiçbir dindarı ikna etmez.)

2. CHP’ye oy vermeyen kitleyi aşağılamayacaklar. “Bidon kafalılar” da ne demek? “Yine cahiller kazandı” hakareti, demokrasinin neresinde yazıyor? Sadece CHP’ye oy verenlerin ilerici/aydın olduğunu kabul etmek, klinik vaka değilse nedir?

3. CHP; hizipçiliği, yönetimde çeteleşmeyi bırakacak. Yönetici kadrolar hazırlamalı ve onların halkın huzurunda sınava sokarak yetiştirmeli. Bu; il genel meclislerinde, belediye başkanlıklarında (bilhassa büyükşehirlerde) halkın göreceği, tanıyacağı, seveceği yöneticileri ortaya çıkaracak. Tepeden inmeler bitecek, kaset skandallarına bel bağlanmayacak.

Cazgır adamları, kispet giydirip “işte size başpehlivan adayımız” diye Kırkpınar çayırına salmayacaklar… İyi peşrev çekiyor diye allayıp pullamaya kalkmayacaklar.

4. CHP ilkelerin partisi olacak. Vatanseverliğine gölge düşürmeyecek. Bir yandan Kuvayı Milliyeciyiz deyip bir yandan PKK’nın siyasi kolu HDP’yi Meclis’e taşımayacak.

5. CHP opurtünizmi bırakacak. Sırf Erdoğan seçilmesin diye ittifak kurmak yerine, kendi adayının seçilmesi için çalışacak. İşte ne oldu; seçim kaybedilince, öküz öldü ittifak bozuldu. Saadet Partisi de, İyi Parti de “buraya kadar” deyiverdi…

6. Yabancı etkilere kapılarını kapatacak. FETÖ’den falan medet ummayacak. Sadece millete yaslanacak…”

Editör: TE Bilişim