Tarihçi ve yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Trabzon’da bulunan Uzungöl’ün seneler içindeki değişimine dikkat çekti. 1960'larda yaptığı bir gezide gezdirdiği Danimarkalı gazeteci çifte yaptığı uyarıları hatırlatan Prof. Dr. Ortaylı, "Karadeniz gezisi yaptığınız zaman burada artık Karadeniz kalmadığını görürsünüz..." ifadelerini kullandı. Ortaylı’nın bu paylaşımı kısa sürede çok sayıda etkileşim aldı.

ODA TV'de yer alan habere göre, Türk tarihçi, yazar ve akademisyen Prof. Dr. İlber Ortaylı, sosyal medya hesabından Karadeniz ile ilgili dikkat çeken bir paylaşımda bulundu. Kişisel Instagram hesabından bir paylaşım yapan Ortaylı, Karadeniz bölgesiyle ilgili geçmişi hatırlatarak, bugünkü durumun içler acısı halini aktardı.

BİR ANISINI HATIRLATTI

1960'larde Karadeniz gezisi yaptıklarında her yerin yeşillik olduğunu ve bakmaya doyamadıklarını vurgulayan Ortaylı, "Hatta gezdirmekle mükellef olduğum Danimarkalı gazeteci çifte 'Çok hızlı gidiyorsunuz, bunların tadını çıkarmadan nasıl yazacaksınız?' diye sormuştum. Gezinin sonunda Antep için de aynı şeyi söyledim. Çok iyi hatırlıyorum, onları Suriye’ye uğurlarken benden özür dilediler ve 'Haklısın' dediler. Bugün ne ben böyle bir ihtarda bulunabilirim ne de onların fazla inceleyecekleri bir şey artık kalmıştır" ifadelerini kullandı.

İlber Ortaylı paylaşımının devamında, "TEK tek yazmak ve söylenmekle memleketteki imar çılgınlığı ve betonlaşma önlenemiyor ama neticeye bakmakta yarar var. Bizim nesil bunu gördü: 1960’larda hatta 1970’lerin başında Samsun Çarşamba’sını geçerek Rize’ye doğru gittiğimizde sonsuz bir yeşillik ama asıl önemlisi birbirinden şirin kasabalardan geçilirdi. Giresun ve Trabzon’un eski yapıları, konakları, kâgir evleri bir ustalık eseriydi ve bunu yapan ustalar da hâlâ hayattaydı. Ne oldu? Bu saydığımız şeritteki yerleşmelerde nüfus o kadar büyük patlama göstermiş değil. Zira genç nüfus oraları terk ediyor, büyük şehirlere göç ediyor. Öyleydi ve hâlâ da öyle. Etrafta yapılan acayip ve çirkin çok katlı binaların mesken ihtiyacına cevap vermesinden çok bir nevi yatırım olarak düşünüldüğü açık. Bir sürüsü boş kalacak, Karadeniz’in doğasına uymayan, kışın yağmurlu, yazın rutubetli iklimlerde sıkıntıyla oturulacak meskenler olduğu açık

Karadeniz gezisi yaptığınız zaman burada artık Karadeniz kalmadığını görürsünüz. 1966’da buradan geçtiğimiz vakit rüya gibi bir yurt parçasıydı. Eski konaklar, kâgir yapılar, yeşillik birbirini izliyordu, bakmaya doyamamıştık. Hatta gezdirmekle mükellef olduğum Danimarkalı gazeteci çifte “Çok hızlı gidiyorsunuz, bunların tadını çıkarmadan nasıl yazacaksınız?” diye sormuştum. Gezinin sonunda Antep için de aynı şeyi söyledim. Çok iyi hatırlıyorum, onları Suriye’ye uğurlarken benden özür dilediler ve “Haklısın” dediler. Bugün ne ben böyle bir ihtarda bulunabilirim ne de onların fazla inceleyecekleri bir şey artık kalmıştır." diyerek sözlerini bitirdi.

Editör: TE Bilişim