Virüs salgını sebebiyle, Kâbe'nin ve peygamberin kabrinin ziyarete kapatılması, Umrenin ve muhtemelen Haccın yasaklanması, camilerin Cuma dahil toplu namazlara yasaklanması, yaklaşan Ramazan sebebiyle Teravihlerin ve toplu İftarların yasaklanacak olması, abuk subuk İftar çadırlarının kurulmayacak olması, uydurma Kandil günlerinin kutlanmaması, hem gerçek (indirilmiş) İslam’ın yeniden keşfi,hem de yobazın elindeki din enstrümanının alınması bakımından kesinlikle hayra alamettir.

Yobazın din enstrümanını öttürmesi ve din üzerinden Müslümanları sömürmesi bundan sonra hiç de kolay ve inandırıcı olmayacaktır artık.

Çünkü insanlar, din bezirgânlarının savuna geldiği birçok şeyin aslında terk edilebilir olduğunu, dolayısıyla dinden bir parça olmadığını, insan sağlığının her şeyin ve bu arada ibadetlerin de üstünde olduğunu görmüş oldular.

Ya da görmüş olmalılar!

Yani, Haccın, umrenin, cumanın, bayramın, toplu namazın, toplu iftarın,gerektiğinde terk edilebilir olduğunu gördü insanlar.

Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.

Din ve din adamları da eskisi gibi etkili olmayacak toplumsal hayatta.

Din ferdileşecek, vicdanileşecek, yani olması gereken yere, Tanrı ile kul arasına yerleşecektir.

Dini söylemler eskisi gibi etkili olmayacak ve din siyaseti de bundan nasibini alacaktır.

Laik demokrasiler daha da güçlenecektir.

Dün,”İçinde alkol var. Abdestim bozulur" diyerek eline kolonya sürmeyenlerin bile bugün neredeyse kolonya ile banyo yapacaklarını, kolonya ve dezenfektan yapımında kullanılan etil alkol ithalatındaki gümrük vergisini sıfırladıklarını gördükçe düşüncelerim kökünden sarsılıyor!

Cübbeli, cübbesiz din baronları, şarlatanlar ve ekran bülbülleri eskisi gibi ötemeyeceklerdir bundan sonra.

Tarikat şeylerinin ve cemaat liderlerinin otoriteleri kökünden sarsılacak, inandırıcılıkları ve etkileme güçleri azalacaktır.

Bilim adamlarının, rakı ve şarabın koronanın ilacı olduğunu söylemeleri halinde, pek çok tarikat şeyhinin, cemaat liderinin ve sair din adamının içki içmeye başlayacağına, üstelik bunu besmele çekerek yapacaklarına, sonunda da "Afiyeti şifa olsun" diyeceklerine kesin inanıyorum artık!

Özetle; korona salgını ”Her şerde bir hayır vardır" sözünü bir kere daha apaçık göstermiştir bize...

Yazar Ömer Sağlam

Editör: TE Bilişim