Haberimize geçmeden önce Ülkücü kimliği ile bilinen yazar Rabia Çelik Habererk.com ve İSAROD için kaleme aldığı yazısında "Bizim yolculara gelince. Artık farkındalar, duvarın diğer tarafında olmanın Türk Silahlı Kuvvetlerine hiçbir para birimi ile eş olmayacak kadar değerli bir destek olmayacağını. Sınırın ötesine giden askerin dediği gibi silelim şimdi gözpınarlarımızı kurutmaya and etmişçesine akan yaşlarımızı. Hilalle buluşsun gözlerimiz ve arşı titretircesine haykırsın yüreklerimiz. Hangi çılgın bizi yenecekmiş şaşarım!" dedi.

İşte o müthiş yazı ve hiç bir yerde göremeyeceğiniz fotoğraflar...

HANGİ ÇILGIN BİZİ YENECEKMİŞ ŞAŞARIM!

Yaklaşık 200 kişiyle çıkılan bir yolculuk düşünün. Bu yolculuk esnasında bir çok kişinin kafasında aynı soru vardı. "Acaba bu yolculuk için harcanan para Mehmetçik Vakfı'na bağışlansa daha mı iyi olurdu?"

Saatlerce süren Otobüs yolculuğu, askerler için kesilen kurbanlar, minik ellerden çıkan binlerce mektup ve duvarın ardında yaşananlardan habersiz insanlarla çıkılan Afrin yolcuğu.

Afrin operasyonu başladığı günlerde, televizyonlarda bu operasyon dışında neredeyse başka hiçbir haber görmüyor, sosyal paylaşım sitelerinde Afrin ve askerlerimiz dışında hiçbir paylaşım okumuyorduk.

Bir süre sonra bu haberler yavaş yavaş azaldı ve herkes seçime dair lakırdılar etmeye başladı.

Afrin'deki yiğitlerden her geçen gün biraz daha az bahseder olduk. Onlar duvarın diğer tarafında kalmaya başladı.

Biz bu hafta sonu duvarın arka tarafına geçtik. Ve inanın bana o tarafta yaşanan olaylar, yaşayan kişi ve kurumlar kesinlikle hayal ürünü değildi.

Askeri birliğin önünde kurbanlar kesildikten sonra, arka taraftan gelen seslere doğru yürüyen bir çift ayakta sizin olsun şimdi.

Yaklaştıkça artan seslerin sahiplerini, birbirine sımsıkı sarılıp helallik isteyen dağ gibi yiğitleri görün.

Dönmeyi düşünmeden, yıllardır kendisini hasretle bekleyen sevgiliye gider gibi şahadete giden yiğitleri görün.

Afrin'e yolculuk var. Mazluma el, zalime yumruk olmaya giden yiğitler.

Biraz sonra içlerinden biri sizin hakim olamadığınız gözyaşlarınıza şahit olup geri dönüyor. Sonra sarılıyor size. Vatanına sarılır gibi, bayrağına sarılır gibi, atasına sarılır gibi sarılıyor.

Çekin o kokuyu içinize.

İçinize Taaa ciğeriniz.

Aldığınız o koku yayılsın tüm beyin hücrelerinize. Bu defa hücreler değil o koku hükmetsin tüm bedeninize ve ruhunuza. Terle karışmış o Mehmet kokusu hayatınız boyunca orada kalacak şekilde çivilensin tüm benliğinize.

Ve bilin ki o koku, 1400 yıl sonrasına kadar hafiflemeden gelen, Resul'ün elinde tuttuğu gülün kokusudur.

Sakın ha aramayın başka bir gül de dengini. Zira o gül yalnızca Resul'ün elinde bu denli eşsiz kokardı bir de MEHMED'imin terinde.

Sonra o size sarılan yiğidin cümleleri parçalasın rüyalarınızı uykularınız boyunca. "Ağlamayın, ağlanacak ölümüz de yok yenilgimiz de. Allah'ın zaferi muhakkaktır ve o Zafer yalnızca Türk'ün bedeninde vücut bulacaktır. Ağlamayın ne olur. Türk nizam için yaratıldı nizam vermeye gidiyor. Siz buralara kadar geldiniz ya biz bir kere daha iman ettik Türk'ün zaferine. "

Minik Ellerden çıkan o mektupları teslim edin şimdi asker ağabeyleri. İlkokul 2. Sınıftaki Merve'nin kalpli çiçekli çıkartmalarla süslediği, 3. sınıftaki küçük Mehmet'in Türk bayraklarıyla süslediği, kırmızı pembe yeşil beyaz zarflar.

Her birinde bir destan yazan mektupların olduğu zarflar. Hani boyalarla el izlerini çıkarıp içine de koca koca yüreklerini koydukları, o karton kutudaki zarfları verin. Ardından kenara çekilip keyifle izleyin, aslan gibi yiğitlerin mektupları okurken yüzlerine yerleşen eşsiz gülümsemelerini. Takip edin onları, göreceksiniz yatakhane duvarına o mektupları nasıl astıklarını. Gözlerinde ki o gülümsemelerde göreceksiniz birliğine dönenlerin birden bire tüm yorgunluklarını unutup yeniden içlerine yerleşen mücadele aşkını.

Biraz sonra, beyazımsı tozlardan yüzleri gözleri görünmeyen bir gurubun birliğe doğru yürüyerek geldiğini göreceksiniz.

Gözlerini korumak için taktıkları güneş gözlükleri, ellerinde silahlar, sırtlarında o gündüzün yakan sıcağına inat kalın kumaşlardan yapılmış asker üniformaları, heybetiyle ölümü korkutan Hamza, mağrur duruşu ile çağlar ötesinden gelen Kürşad, akınlarda şen, zaferlerde şen, öldükçe yeniden dirilen Türk oğlu Türkçesine bastığı yeri titreten, sağ elleri havada Bozkurt yaparak gelen, BOZKURTLAR ordusu geliyor işte.

Biz aşkı yüz metreden tanırız, düşmanlar da bizim aşkımızı işte.

Sınırda onları bekleyen ayağında şalvar, başında yemenisi ile kucak açan onlarca anaya sarılıyorlar. Biyoloji alt üst, DNA'nın canı cehenneme. Her biri ana her biri evlat işte. Vatan gibi basıyorlar bağırlarına birbirlerini.

Bizim yolculara gelince. Artık farkındalar, duvarın diğer tarafında olmanın Türk Silahlı Kuvvetlerine hiçbir para birimi ile eş olmayacak kadar değerli bir destek olmayacağını. Sınırın ötesine giden askerin dediği gibi silelim şimdi gözpınarlarımızı kurutmaya and etmişçesine akan yaşlarımızı. Hilalle buluşsun gözlerimiz ve arşı titretircesine haykırsın yüreklerimiz.

HANGİ ÇILGIN BİZİ YENECEKMİŞ ŞAŞARIM!

Rabia Çelik

FOTO: Alpkılıç

İSAROD Başkanı Hamza Öztürk'ün açıklaması

İSAROD TARİHİNDE BİR İLK

Yaklaşık 200 kişinin katıldığı organizasyonda duygu dolu anların yanı sıra heyecanlı anlarda yaşandı.

Askeri birliğin ziyaretin sırasında kurbanlar kesildi, İstanbul'da ki okullarda minikler tarafından yazılan mektuplar teslim edildi.

Ziyaret esnasında Afrin tarafına giden askerler duygulu anların yaşanmasına sebep oldu. Aynı anda Afrin bölgesinden gelen askerle sarmaş dolaş olan servisçilerin ağlamaları, askerlere sarılmaları ise gözlerden kaçmadı.

İSAROD (İstanbul Umum Servis Aracı İşletmeleri Esnaf Odası) Başkanı Hamza Öztürk yaptığı basın açıklamasında şunları söyledi;

"İstanbul Umum Servis Aracı İşletmecileri Esnaf Odası olarak destanlar yazan Mehmetçiğimize moral vermek ve Zeytin Dalı Operasyonuna tam destek verdiğimizi göstermek adına Hatay'a geldik.

Hataya gelirken İstanbul'da taşıdığımız sevgili yavrularımızın Mehmet ağabeylerine gönderdikleri duygu yüklü mektupları da getirdik.

Hataya gelirken İstanbul'da servis taşımacılığı yapan binlerce meslektaşımızın ve ailelerinin selam ve sevgilerini getirdik.

Emperyalist güçlerin ülkemiz üstündeki oyunlarını ve Ortadoğu emellerini farkındayız.

Ulusal güvenliğimizi korumak amacıyla devletimizin aldığı bu kararın arkasındayız ve destekliyoruz. Zira Türkiye, uluslararası kurallardan doğan hakkını kullanmıştır. Zeytin Dalı Harekatı, evrensel hukuk ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi terörle mücadele kararları ile Birleşmiş Milletler Sözleşmesinde yer alan meşru müdafaa hakkı çerçevesinde başlatılmıştır Suriye’nin toprak bütünlüğüne, egemenliğine ve siyasi birliğine saygı gösterilmektedir. Dolayısıyla bu harekat, meşrudur ve uluslararası hukuka uygundur."

Emperyalist güçlerin ülkemiz üstündeki oyunlarını ve Ortadoğu emellerini farkındayız.

Emperyalist politikaların başarılı olmaması için sınırlarımızda konuşlanan terör yapılanmaları ve işbirlikçilerinin varlıklarının sonlandırılarak sınır güvenliğini sağlamak Türkiye Cumhuriyeti’nin bu aşamadaki önceliğidir.

ABD’nin Orta Doğuda emperyalist çıkarlarına ve politikalarına karşı uyanık olmak zorundayız. Afrin harekatı bir kez daha ABD'nin terör örgütlerini taşeron olarak kullandığı yönündeki gerçek yüzünü ortaya koymuştur.

Suriye'de emperyalist güçler ve onların maşası terör örgütleriyle mücadele eden ordumuza Yüce Allah güç ve kuvvet versin

İstanbul Umum Servis Aracı İşletmecileri Esnaf Odası binlerce üyesi ile devletinin yanında durmaya devam edecektir."

Editör: TE Bilişim