"Çözüm Bu Masada Olabilir"

Veysi Dündar / www.ocakmedya.com

Ramazan bahane sohbet şahane harika bir akşam geçirdim bugün. Vedat Milor onaylı Lades sofrasinda bu defa dokuz kadınla bir arada iftar yaptık. Tabii kadın olmak sadece parantezin bir ucu.

Biri vekil beş siyaset erbabı kadına, bir gazeteci, iki sanatçı ve bir de aktivist eşlik etti. Resimde kendileri ile müşerref olabilirsiniz.

Herşeyden önce bir itiraf: Kadınlarla sohbet erkeklere nazaran çok daha verimli.

Bunu Nuray Mert ve bir kadın konuğumuzla otururken daha da iyi fark ettim. Dört saat süresinde iki kadın aralıksız konuştu. Ben dinledim. Toplasanız on cümle kurmadım.

Herkesin birbirini dinlediği kimsenin diğerinden rol çalmaya gayret etmediği bir ortam. Tabii ki özellikle TV’lerde arzı endam eden ve asli vazifesi tek adamlığın nimetlerini anlatmak olanlar cinsiyetten münezzeh. Lakin bizim soframız iktidara yaranma platformu olmaya aday olmadığı için bu konuda en ufak bir tereddüt hasıl olmadı.

Soframız ikisi HDP’li (Hüda Kaya, Nurten Ertuğrul) üçü İYİ Partili (Cemile Albaş, Havva Günaydın Lakutoğlu, Selda Tandoğan Demirel) beş siyaset erbabına, bir gazeteciye (Ayşenur Arslan), bir koreograf aktiviste (Zeynep Tanbay) iki de sanatçıya (Meral Konrad, Nurten Klein) ev sahibi oldu.

Lakin kimse oraya ayırıcı kimlikleri ile gelmiş değildi.

Ortak bir dili konuşmak ve biraz da naçizane bendenizin ortak paydasında buluşmanın keyfini çıkarmaktı önemli olan.

Bu minvalde tükettiğimiz zaman esasen bu sütunun asli gayesi olan diyalog ve demokrasi dilini kutsamakla geçti desek yalan olmaz.

Tabii ki herkesin bir ajandası, bir tavrı ve duruşu vardı ama birleşen noktalar üzerinden gittik; tıpkı çocukken noktaları birleştirme oyununda yaptığımız gibi. Ortaya çıkan resim naçizane bizim fotoğrafımız ama yine de belirginleşen hatları ifade bir  boyun borcu.

Her şeyden önce İYİ Parti bence bu seçimin tartışmasız galibi. Tabii ki rey açısından ya da vaatler açısından değil ama soframızda onu temsil eden üç kadından aldığım enerji o ki İYİ Parti bu ülkede sağın o maskülen erkek egemen tavır ve tarzını aşmış.

Tansu Çiller’in o erkekleri ve erkekliği taklit eden sahte kadınlığı değil son derece kendiyle barışık kadın kimliği ile ve biraz da eğlenerek var olan bir ekip. Bu resmi İYİ Parti seçim duraklarında görmüş idim. Sofrada da bu bakış teyit oldu. Meral Akşener Türk sağının en uç beyini dönüştürmek suretiyle mühim bir iş yapmış. Bu bile başlı başına bir katkı.

Bir kesimin komandolarla kırma dökme ile anılan kısmını, safrasını arkada bırakan müthiş bir arınma hali gibi de okunabilir. Zaten sofranın diğer siyasi kanadı olan HDP’yi temsil eden iki konuğum ile -ki biri vekil idi- ortaya konulan tablo tam da bu gerçeği iftar akşamı gün ışığına çıkarıyordu.

HDP için bu aralar sıkça yazıyorum. Seçmeni değilim ama mecliste yerlerini almaları için canımı veririm.

Bu ülkede %10 barajı sadece onlar için var. Üstelik onların baraja yenilip hak ettikleri vekilleri onlardan kapmak için bekleyen iktidar partisinin durumu ise adeta kötü yürekli masal devlerini anımsatıyor. Masalları bize annelerimiz anlatırdı. Ve her masalda biraz gerçeklik gizli idi. Soframızın HDP cenahı aslında HDP’nin SAADET ve belki biraz da benzer sağ cenah ile kesişim kümesine tekabül ediyordu. Buna rağmen iktidarın akıl almaz baskıları ile mücadele etme konusunda en ufak bir yılgınlıkları yoktu.

Dünkü yazımda anlattığım dünya deneyimlerinin işaret ettiği siyaset vasatında buluşma konusunda tereddüt yoktu. Daha bir kaç gün önce HDP Bolu binasını yakmaya çalışan MHP vandallığı ile mukayese edilemez bir ortak payda idi tabii ki.

Soframızın gazeteci katılımcısı Ayşenur Arslan ise göz koyduğu TRT Genel Müdürlüğü koltuğuna istinaden gece boyunca bir genel müdür muamelesi gördü bizden. Hak ettiğine kuşku yok. Hele ki geçenlerde elinden gelse yazdığı kitabın tüm nüshalarını yiyip yok edebilecek bir eski genel müdürün sefaleti ile mukayese edince. Sohbetimizin moderatörlüğünü de yaptı.

Soframızı onurlandıran Meral Konrad ve Nurten Klein ise sanata uzanan köprüleri temsil etti bizim için.

Sohbetimiz herşeyden önce dostluğu tarif etmekte idi.

Dostluk herşeyden önce ve tüm konuşmalara önsöz idi.

Bu minvalde ilerleyen gece herkesin heybesine bir şeyler koymasına imkan verdi. Katılımcıların hepsi memnuniyetlerini belirterek, “ne çok fasl-ı müştereğimiz varmış” diyerek ayrıldılar.

Ramazan da iftar da yemek de bahane idi. Aslolan Cemil Meriç üstadın ifadesi ile, insanın insana teğet olduğu o noktaların tesbiti. Gerisi sadece dolgu malzemesi…

Editör: TE Bilişim