İYİ Parti Antalya milletvekili Hasan Subaşı’nın 17.01.2012’de antalyabugun.com’da yayınlanan “Düğmeye Cemaat mi Bastı?” başlıklı bir yazı yayınladı.

Yazıyı dönemin FETÖ’cüleri o kadar çok beğendi ki, şuan Türkiye’den erişim yasağı olan fgulen.com’da da yayınlandı.

Yazının son paragrafı dikkatlerden kaçmazken, şu ifadeler kullanıldı “Ama yargı Türkiye'nin en zorlu davasına bakıyor. Gerçekten elinde düğme olabilecek tek organizasyon! Adı derin devlet mi yoksa Ergenekon mu bilemem ama tek dileğim, yaratılmak istenen kafa karışıklığı içinden oluşturulmak istenen sis bulutundan gerçeklerin ortaya çıkması... Yargının gerçekleri ortaya çıkarması... O zaman ülkeyi yıllardır karıştıran düğmeye, kimlerin defalarca bastığını hep birlikte göreceğiz...”

Parafta söz edilen “Adı derin devlet mi yoksa Ergenekon mu bilemem ama tek dileğim” kısmı Hasan Subaşı’nın Ergenekon’a inandığı ve açık seçik olmasa da bir cemaat desteği olarak görülebilir.

Zaten yazının fgulen.com’da yayınlanması bunun bir göstergesi.

LİNK: http://archive.vn/FjisZ

İşte o yazı;

Düğmeye Cemaat mi bastı?

Hani yıllar önce her şeyin sorumlusu Moskova idi! Son yıllarda Amerika... Şimdilerde de Cemaat!

Düğmeye bastı ... Türkiye karıştı!

Cinayetler işlenir... Generaller tutuklanır...

Bütün bunlar olsa olsa birilerinin oyunudur senaryosudur! Düğmeye bastılar oldu... Neden? Türkiye karışsın huzur bulmasın! Hatta bölünsün parçalansın! Yoksa güçlenir...

Güçlenirse ne olur? Sadece iyi bir pazar olur, düşman bellenenlerin de işine gelir... Güçlenirsek Dünyayı fethetmeye kalkacak değiliz ya!

Rusya düğmeye basıp bizi idare etmek bir yana ekonomik darlıklardan dolayı parçalara ayrıldı, her parça, başının çaresine baksın dediler...

Amerika girdiği hiçbir yerden yüzünün akı ile çıkamadı. Düğmeye basmak bir yana silahıyla askeri ile etkili olmak istedikleri yerlerde bile sonuç fiyasko...

Cemaatler ise bu sınırlarda yaşayanların birçoğu gibi sadece kendilerini korumaya ve ayakta kalmaya çabaladılar...

Kendilerini tehlikede hissedenler güçlenmeye çalışırlar. İçgüdüsel reflekstir... Düzene ve baskıya karşı tedbir ararlar, saflarını sıklaştırıp yok olmamak ve ayakta kalmak için mücadele verirler...

Cemaatleri, dışarıdakilerden ayırmak gerekir. Çünkü bünyesindeki insanlar bizim insanlarımızdır. Yurttaşlarımızdır. Yani yaşadıkları ülkelerinde hepimiz gibi huzur ve hukuk isteyen insanlardır. Hiçbir baskı altında kalmadan dini vecibelerini yaşamak isterler.

Bu yolla, ahlaklı ve daha yararlı gençler yetişeceklerine inanırlar. Ellerinde düğme falan yoktur. Hiçbir güç, dahiler ordusu bile olsa, Türkiye'deki yargı ve hukuk düzenini eline geçirip emirler yağdırarak istediğini yaptıramaz... Eğer öyle bir senaryoyu yazıp oynayan varsa yapılacak bir şey kalmamış demektir! Tabi ki bu, söz konusu dahi olamaz ama bunun böyle olduğuna inananlar var ve yaşadığı ülkeyi ve insanlarını, piyon gibi ve zavallı görmeye alışmışlardır. Buna inandıkları içinde karamsar ve mutsuzlardır...

Her zaman yazdım söyledim yine söylüyorum. Hukuk düzenimiz başta darbelerin Anayasası olmak üzere sancılı ve sorunludur. Bu huzursuzluğun en önemli kaynağıdır. Huzursuzluğu olan ülkeleri içeriden ve dışarıdan manipüle etmek zor değildir. Bunun, Amerika ya da Rusya olmasına gerek yoktur. Ülken karışık ise içerde ve dışarıda birçok odak manipüle edebilir ve bundan yararlanmak isteyebilirler.

Çok sancılı ve zor bir yargılama süreci yaşanıyor Türkiye'de, her zaman olduğu gibi haksızlık ve yargılama sürecinde bazı hoyratlıklar olabilir, tutuklamalar da aşırıya kaçılıyor olabilir. İnsan hakları yönüyle zaten geçer notumuz pek yoktu. Ama yargı Türkiye'nin en zorlu davasına bakıyor. Gerçekten elinde düğme olabilecek tek organizasyon! Adı derin devlet mi yoksa Ergenekon mu bilemem ama tek dileğim, yaratılmak istenen kafa karışıklığı içinden oluşturulmak istenen sis bulutundan gerçeklerin ortaya çıkması... Yargının gerçekleri ortaya çıkarması... O zaman ülkeyi yıllardır karıştıran düğmeye, kimlerin defalarca bastığını hep birlikte göreceğiz...

İYİ PARTİ ANTALYA MİLLETVEKİLİ HASAN SUBAŞI HDP VE DEMİRTAŞ KONUSUNDA NE DEMİŞTİ?

medyascope.tv'de yayınlanan Ankara Gündemi programında Batu Bozkürk’e, İYİ Parti Antalya Milletvekili ve Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Adalet Komisyonu Üyesi Hasan Subaşı’yı konuk olmuştu.

Subaşı, Cumhur İttifakı’nın “HDP büyükşehir seçimlerinde olduğu gibi önümüzdeki seçimlerde de Millet İttifakı’nı dışarıdan destekleyebilir mi?” yönünde bir korkusu olduğunu, bu nedenle HDP’yi lanetli göstererek İYİ Parti ve CHP ile arasında uzlaşmazlık yaratmak istediğini söylemişti.

Subaşı, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in yaptığı, “HDP’yi PKK terör örgütünün yanına konumlandırıyorum, uzantısı olarak görüyorum” açıklamasının hatırlatılması üzerine ise, “Biz bunu gruplarda konuşuyoruz, Sayın Genel Başkan o konuda demokrat bir tavır sergiler. Bunların tartışılmasını istiyor. Ben de bu konuştuklarımı orada da söylüyorum. Demokrat bir anlayıştan geliyorum. İYİ Parti olarak biz bunları tartışıyoruz fakat ne CHP ne başka partiler bunları yeterince konuşmuyor” değerlendirmesinde bulunmuştu.

“Selahattin Demirtaş’a, HDP’ye husumet duymam için bir neden yok”

Hasan Subaşı, Anayasa Mahkemesi’nin eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile ilgili verdiği hak ihlali kararını ise şöyle değerlendirdi: “Ben Selahattin Demirtaş’ı tanımıyorum. Siyasetçi olarak medyadan takip ediyorum. En büyük sorunumuz birbirimizi anlamak, konuşmak ve diyaloğa açık olabilmemiz. Ben Demirtaş’ın hukukçusu, avukatı değilim. HDP’nin de avukatı olamam. Ama husumet duymam için neden yoktur. Rakip partilerdir, övemem de. Hiçbirini övemem, şeytanlaştıramam, husumet duyamam.”

“Demirtaş tahliye edilmeli”

Subaşı sözlerine şöyle devam etti: “Demirtaş Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) karar verdiğinde tahliye edilmeliydi. Bu fazladan oldu. Tabii ki tahliye edilmeli. Hem AİHM hem AYM karar vermişse bu kararların bir nevi siyasi olduğu ortaya çıktığı gibi, AİHM de zaten hükmünde belirtmişti. Bunları konuştuğunuz zaman ne oluyor? ‘Acaba HDP’ye yakın mı duruyor?’ deniyor. HDP’yi legal bir parti haline getiren devlettir. Bizim ‘Bu legal değildir’ deme hakkımız yoktur. Çünkü devlet belirli kademelerden, kurallardan geçirerek legalize eder. Seçime girerler, parlamento çatısı altına girdikten sonra bizlerden farkı kalmaz. Meclisi de idare eder, başkanları da vardır. Başkanvekili var, kırmızı plaka, devletin yardımını alıyor. Suçlu varsa içinde, devletin görevi bunu tecrit etmektir, HDP’nin yoluna devam etmesini sağlamaktır. Eğer HDP’nin terörle irtibatı sabit hale gelirse kapatma yoluna da gidebilir. Ama bunlar yok, sabit olan bir şey yok. Demirtaş hakkında AİHM, AYM kararları var. Ama birtakım hukuksuzluklar Türkiye’de devam ediyor.”

Editör: TE Bilişim