İYİ Parti Türk Dünyasından Sorumlu Genel Başkan Danışmanı, Gazeteci-Yazar Vedat Yenerer, Kilis Öncüpınar sınır kapısından Suriye’ye geçmek ve devletin oradaki çalışmalarını yerinde görmek istedi. İYİ Parti heyetiyle sınıra giden Yenerer’e Öncüpınar sınır kapısından Suriye’ye geçmesi için gerekçesiz izin verilmedi.

 

Kilis ve Gaziantep’ten İYİ Parti il ve ilçe yönetimiyle, Vedat Yenerer, Binnur Karadağlı ve beraberindeki İYİ Partili heyetin basın açıklaması yapması polis tarafından engellendi. Öncüpınar Sınır Kapısının önünde de basın açıklaması yapılması engellendi daha sonra İYİ Partililer uygun bir yerde Suriyeli sığınmacılarla ilgili çok çarpıcı bilgileri kamuoyuyla paylaştı.

 

Heyet daha sonra Suriyeli sığınmacıların bulunduğu bir çarşıya giderek basın açıklaması yaptı.



İşte İYİ Parti’nin Suriyeli sığınmacılarla ilgili yaptığı basın açıklaması şöyle;



İYİ Parti TBMM grup ve Türk Dünyası’ndan Sorumlu Genel Başkan Danışmanı Vedat Yenerer, Genel İdare Kurulu Üyesi Binnur Karadağlı, Kilis İl Başkanı Ağa Gündoğmuş, Gaziantep Şahinbey ilçe Bşk Yrd. Mehmet Şahin, Gaziantep Şehit Kamil İlçe Başkanı Mehmet Zeytinci ve çok ayıda partiliden oluşan heyet Gaziantep, Kilis ve Öncüpınar sınır kapısında incelemelerde bulundu.



İYİ Partililerin Öncüpınar sınır kapısında yaptığı basın açıklamasında Ulusal güvenliğimizi tehdit eden Suriyeli sığınmacılar ve AKP’nin yanlış politikalarını ile ilgili şu açıklama yapılmıştır.



KİLİS’E SAHİP ÇIKMAYAN AKP KENTİN ADINI YENİ İDLİB OLARAK MI DEĞİŞTİRECEK?

 

- Kilis’te yaşayan 120 bin Türk vatandaşının üzerine tüm giderlerini milletin sırtına yükleyerek, ve Türk vatandaşlarının sahip olmadığı hakları vererek, yaklaşık 250 bin de Suriyeli sığınmacı yığarak yaklaşık 400’bine dayanmış şehirde nüfus patlamasına neden olan  AKP ulusal güvenliğimiz bilerek ve isteyerek tehdit etmektedir. Eğer böyle devam eders Kilis adı birkaç yıl sonra “Yeni İdlib” olarak değiştirilmesinin önüne hiç kimse geçemeyecektir.

Hükümet, Suriyeliler tarafından açıkça ele geçirilmiş olmasına destek olunması nedeniyle oluşan tepkileri azaltmak için yeni bir skandala imza atmaya hazırlanmaktadır. Kilis’te yaklaşık 30-35 bin Sığınmacının bakıldığı konteyner kentte yaşayan Suriyelilere “ kamp kapanıyor boşaltın” talimatı verildi. AKP on binlerce Suriyeliyi sınırın diğer tarafında, ateşkes olan bölgelere, evlerine göndermek yerine bilerek ve isteyerek Türkiye’nin diğer illerine pimi çekilmiş bomba gibi gönderecektir. Türk milleti bundan haberdar değildir.

 - Türk okullarında eğitim gören Suriyeli çocuk sayısı 620 bine ulaşmıştır. Bu çocuklar Türk çocukları ile karıştırıldığı için  Türkçe ağırlıklı eğitim görmektedir. Sığınmacılar bir süre sonra ülkelerine dönecekse kendi eğitim sistemlerine ve Latin harften Arapça harfleri nasıl geçecekler? 620 bin Suriyeli çocuğa yönelik bu eğitim ülkelerine geri dönmeyecekmiş gibi yapılmasının gerekçesi nedir? Hükümet Türkiye’nin ulusal güvenliğini bilerek ve isteyerek tehlikeye atmaya devam etmektedir

- AB Sayıştay uzmanlarının dün açıkladığı rapora göre, Türkiye’ye  şu ana kadar gönderilen ve çok düşük bir yardım olan 3 milyar Yuro’nun bile Türkiye tarafından nereye harcandığı bilinmiyor ve yolsuzluk var. Bu yolsuzluk AB Parlamentosunda önümüzdeki günlere tartışılacağı ve daha sonra ikna olunursa 3 milyar Yuro’nun Türkiye’ye gönderilecek olması AKP hükümetinin tamamen yanlış ve utanç verici politikalarının bir sonucudur.



“BM YETKİLİLERİ SUÇ İŞLEMİŞ VE SINIRDIŞI EDİLEN SURİYELİLERİ TÜRKİYE’YE GERİ GÖNDERİYOR” İDDİASI DOĞRU MU?



Türkiye’deki sığınmacıların arasında suç işleyenler Türkiye’den sınır dışı edilirken özellikle Kilis – Öncüpınar sınır kapısında bulunan BM masasındaki yabancıları sınırdışı edilen Suriyelileri durdurup “ siz kendi isteğinizle mi dönüyorsunuz yoksa sizi zorla mı gönderiyorlar” diye sorduğu ve “bizi zorla gönderiyorlar” diyen kim olursa olsun, herkesi Türkiye’ye geri gönderdikleri iddiası doğru mu? Eğer doğruya; Türkiye Cumhuriyeti ve kanunları BM tarafından yok hükmünde görülmekte ve içişlerine zorla karışılmaktadır. Her kim bunu kabul ediyor ve susuyorsa gaflet ve dalalet içindedir. Suç işlemektedir. Kilis’te herkesin konuştuğu iddialara derhal açıklık getirilmelidir.

 

HER AY 70-80 ÇOCUK HASTANELERDE TERK EDİLİYOR



Sağlık Bakanlığına bağlı Çocuk İzleme Merkezi (ÇİM)  ağırlı istismar ile yakından ilgileniyor ve emniyet ile sağlık bakanlığının arasındaki bürokrasiyi kısaltmak üzere kurulmuş bir yapı, böylece çocukluğun ifadesi alınmak için tek yerde muayene edilip, kontrol ve ifadesi alınabiliniyor. Kilis ve özellikle Gaziantep'te

- Ayda yaklaşık 80-90 çocuk istismar vakası geliyor, bunun yaklaşık %40 Suriyeli 

 

- Yaşlar 11-15 arası ve genellikle evli olduklarını söylüyorlar.

 

- İfadeleri alındıktan sonra genellikle yasal işlem yapılamıyor ve ailelerine iade ediliyorlar, ailelerinden de tekrar sözde "kocalarına" veya yurtlara yerleştiriliyor.

 

DEVLET ÇOCUK EVLİLİKLERİNİ TEŞVİK EDEMEZ SAVCILARI GÖREVE DAVET EDİYORUZ.

 


-  Türkiye’de aile rızası ile evlilik 15 yaş olup bu çocuklar 11/12/13 yaş olduğunda direkt suç işlemiş oluyorlar, ancak hükümetin talimatları nedeniyle yasal işlem yapılmıyor. Gelen çocuklar genellikle doğum tarihlerini veya evlilik tarihlerini bile bilmiyor, kişisel tarihleri veya verileri genellikle olmuyor.

 

-Rahim aldırmak Suriye kültüründe yasak dolayısıyla rahim kanseri ile gelen ve aşırı kanaması olduğundan acile alınan bir hastanın rahimi ameliyat ile mecburen alındığında bile doktorlarımız tepki, bazen de ciddi şiddete maruz kalıyorlar.

 

Bu durumda T.C. kanunlarına uyulmak yerine T.C. Suriyeli  sığınmacıların geleneklerine taviz veriyor. Kabul edilemez bir durumdur.

 

Devlet,  kendi kanunlarını çiğnemiş olup kendi yönettiği topluma çocuk evlilikleri teşvik etmiş bulunuyor.

 

-Suriyeli ve kimliksiz hastalar ağırlıklı Gaziantep'te 4 ana devlet hastanesine tedavi görüyor - Ersin Arslan Devlet Hastanesi   25 Aralık Devlet Hastanesi Cengiz Gökçek Devlet Hastanesi   Gaziantep Tıp Fakültesi / Devlet Hastanesi, hastalık ihtiyaçlarına göre dağılıyorlar.

 

Genellikle kurumlar almıyor bu çocukları ve mecburen hastane bakımını üstleniyor birisi sahiplene kadar. Hastane personeli çocuk bakım sorumluğu üstleniyor.  Kimliksiz çocuğu almak isteyen kişiler “ailesiyim” diye baş vurduğunda çocuklar teslim ediliyor. 

 

- Hastanelerde Suriyeli ve Türk hastalar ayrı bölümlerde tutuluyor.

- Geçici kimlik verilip, tedavi edildikten sonra tekrar sınıra teslim ediliyorlar.  Ancak verilen kimlik iadesi yapılmıyor. Neden?

 

NÜFUS KAĞITLARI KANUN DIŞI MI VERİLİYOR? 

 

Göç idaresi memurları mesai bitiminde hastaneyi terk ederken sığınmacılar hastaneye gelmeye ve doktorlar da  sabaha kadar hasta bakmaya devam ediyor. Gelen Suriyelilere doktorların elle kimlik yazıp verdiği iddiaları doğru mudur?

Hasta bakması gereken doktorlarımız geceleri sığınmacılara kimlik vermekle mi görevli?

 

KİMLERE PARAK İZİ ALMADAN VE  E –DEVLETTEN DEĞİLDE ELDEN YAZILARAK KİMLİK VERİLİYOR? 

 

Kimlik verilen sığınmacılar gerçekte kimdir. Selefi cihatçı, PKK’lı ya da diğer Türk düşmanı terör örgütü üyeleri olmadıklarını kim denetliyor?

 

Önerilerimiz şunlardır:

 

 - Parmak izi kimlik sistemi kesinlikle geçilmeli

 - 15 yaş altı istismar ve gebelik için yasal işlem başlatılmalı ve uygulanmalı

- Suriyelilere T.C. kanunlarında tolerans asla göstermemeli

- Çok ciddi güvenlik zafiyeti olduğu aşikardır. Kimlikler tek bir kurum tarafından verilmeli ve elektronik ortamda verilmelidir. Parmak izi kimlik yöntemi uygulanmalı. Böylece sağlıklı veriye ve rakamlara ancak o zaman hakim olabiliriz. Bu bilgiler ile anlaşılıyor ki asla gerçek sığınmacı sayısını bilmiyoruz. Bu akıl almaz uygulama ile anlaşılıyor ki AKP hükümeti gerçek rakamları ve gerçek kimlikleri Türk milletinden böyle saklamaktadır. 



-  "SINIR HASTHANESİve KARANTİNA MERKEZİ" sınırda kurulmalıdır. Geri gönderilecek bir sığınmacı neden içeri alınmaktadır.? Kesinlikle Türkiye'nin topraklarına sızdırılmamalıdır. 



- Türkiye'de sığınmacılardan dolayı, cüzam, verem, menenjit, frengi, losemi ve lenfoma gibi hastalıklar tekrar ciddi artış göstermektedir.



- Sınırda ayni zamanda "SINIR YETİMHANESİ" oluşturulmalıdır. Güvenlik açısından çocuklar orada bakılmalıdır.



-Ülkemiz genelinde sayıları her yıl binlere ulaşan sahipsiz çocuklar organ mafyası, ve insan ticaretini besliyor ve şu an Türkiye cumhuriyeti bu konuda hiçbir tedbir almayarak, görmezden gelerek ve saklayarak topluma ihanet etmektedir.  



- Konteyner kentler Türkiye’de değil terörden temizlenmiş güvenli bölgelerde kurulmalı. Var olanlar da acilen oralara taşınmalıdır.



Temizlenmiş olduğu bölgede yeniden yaşam kurulması için konteyner kentler kurulmalı, hastane, okul vs. alt yapılar ile desteklenmelidir. Tüm bunları yaparken de yurt dışından ve İslam aleminden ekonomik destek aranmalı ve bu yük Türk milletinin sırtından kaldırılmalıdır.

Editör: TE Bilişim