TÜRKİYE'Yİ BİRLEŞTİRMEK İSTEDİK

Yerel yönetimdeki arkadaşlarım, pandemi sürecinde bütün engelleri aşan belediye başkanları arkadaşlarıma bir tarih yazdıkları için teşekkür ettim. Milletvekili arkadaşlarım günün 24 saati sürekli çalıştılar. Niye çalıştık? Halkımız için. Ayrıştıran iktidara karşı Türkiye’yi birlikte birleştirelim dedik. 

CUMARTESİ ANNELERİNE DUAYI ÇOK GÖRDÜLER

800 haftadır bir grup anne evlatlarını arıyor. Evlatları kaybolduğu zaman bazıları 12, bazıları 16, 20, 30 yaşlarındaydı... Nerede kayboldu onların evlatları? Asıl soru bu. Bu anneler evlatlarını nerede arıyorlar. Gözaltına alındılar, tutuklandılar, bir süre sonra hiç kimse haber alamadı. 800 haftadır Galatasaray'a gelip 800. haftada bir karanfil bırakmak istediler. Öldüklerini biliyoruz ama mezarı nerede, gidip bir Fatiha okuyalım diyorlar. Bunu bile çok gördüler. Evladım nerede diye soran annenin sesini duymayan insanlara ben insan demem. Hani faili meçhuller olmayacaktı? Bir insanın hayatı bu kadar ucuz olamaz. Berfo ana oğlunun mezarının nerede olduğunu bilmeden hayatını kaybetti. Berfo analara ne diyeceğiz?

Diyarbakır'daki anneler de mübarek annelerdir. O evlatların terör örgütüne gitmesini kim sağladı, ortamı kim hazırladı? Anneler arasında hiçbir ayrım yapmıyoruz, her anne annedir. Karanfil bırakan annenin sesini duymayan insan değildir!

NİYE TUTUKLULAR?

Osman Kavala 1001 gündür içeride. Beraat etmişse beraat etmiştir, yeni bir suç uyduruyorsanız siz Osman Kavala'dan intikam alıyorsunuz. Artık yargı değil olay bir intikama dönüşmüştür. Tıpkı Selahattin Bey gibi. Bu insanlar suçlu değil ki...

Müyesser Yıldız doğruları yazdı diye hapiste. Barış Pehlivan doğruları söyledi diye, Murat Ağırel yolsuzlukları yazdı diye. Ne yaparlarsa yapsınlar. Kalemini satmayan hiçbir gazeteci zorun karşısında diz çökmez.

KURULTAY EN DÜZENLİ KURULTAYIMIZDI

37. kurultayımızı yaptık. Belli çevrelerin kurultay konusunda endişeleri vardı. Ama belki de bizim bugüne kadar yaptığımız en düzenli kurultaydı. Herkesin yeri belli ve herkes gayet rahattı. Kimseyi üzmemeyi özen gösteren bir kurultay gerçekleştirdik. Emeği geçen tüm arkadaşlarıma yürekten teşekkür ederim. Bu kurultayda İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi'ni dillendirdik.

13 MADDEYE EVET DİYEN DOSTUMUZDUR

‘İkinci Yüzyıla Çağrı’ beyannamesinde neyi anlattık; işsizliği, yoksulluğu, adaletsizliği, yolsuzlukla mücadeleyi çözeceğiz. Kimlerle beraber mi çözeceğiz? Dostlarımızla! Dostlarımızla deyince havuz medyası titredi. Dostlarımız kim? Bu sorunların çözümü için yanımızda duracak olan ve bu sorunları hissedenler. Kurultayda ortaya koyduğumuz 13 maddeye kim ‘evet’ diyorsa bizim dostumuzdur.

DİKTAYA SON VERECEĞİZ

Demokratik yolla bir dikta yönetimine son vereceğiz. Nasıl yapacağız? Yeni bir anayasa yapacağız. Bugüne yapılan büyün anayasalar tonu değişmekle birlikte vesayetle oldu. Hiçbir zaman toplumun bütün kesimleri bir araya gelip bir anayasa değişikliği olmadı. Son anayasa değişikliği baskı döneminde yapıldı. Anayasa kitapçığını eline alan her vatandaş bu benim anayasamdır diyecek. 

PARLEMENTO VE YARGI SARAYIN VESAYETİNDE

Bu anayasanın özünde demokratik parlamenter sistem olacak. Cumhurbaşkanı partili olmayacak, tarafsız olacak. Herkese eşit mesafede olduğu için anayasa ona hakim tayin etme yetkisi veriyor. Bir partinin genel başkanı hakim tayin edemez. TBMM’de gece yarısı kanunları olmayacak. Milletin çıkarları neyi gerektiriyorsa o yasa konuşulacak. Komisyonlarda görüşmelerde bütün taraflar zorunlu olarak çağrılacak. Ben bir konuda bir kanun çıkarıyorum ama o konunun uzmanlarını ve o konunun içinde olanları da dinliyorum demektir. O kanun ortak görüşle çıkıyor diyecekler. Adalet, güven vermesi lazım. Bugünkü parlamento ve yargı sarayın vesayeti altındadır. 

40 YILDIR ÇÖZEMEDİNİZ, BİZ ÇÖZECEĞİZ

40 yıldır Kürt sorunu tartışılıyor. 40 yılda bir sorun neden çözülmez? Sorumlusu kim esnaf mı manav mı üniversiteki hoca mı işsiz mi? Sorunu çözmeyen siyasi otoritedir. On binlerce kişi hayatını kaybetti ama bu sorun çözülmedi. Şimdi egemen güçler bu sorunu bir manivela olarak kullanıyor. Ben buradan CHP Genel Başkanı olarak bu sorunu demokratik standartlar içerisinde Türkiye'nin bağımsızlığı çerçevesinde çözeceğime söz veriyorum. 40 yıldır çözemediniz, biz çözeceğiz.  Her insanın hayatı önemlidir. Bayrağımız, vatanımız, bağımsızlığımız çerçevesinde çözeceğiz. 

LİYAKAT ÖNCELİK OLACAK

İşi ehline vermek bir inanç, insanlık, yönetim meselesi midir? Evet. İşi ehline vermediğinde kul hakkına fırsat açıyorsun. İşi ehline vermezsen yolsuzluğa, haksızlığa çanak tutuyorsun demektir. Bir kişinin liyakatli olması sonradan olmuyor. Önce eğitim, tecrübe, deneyim bunların olması lazım. İşi ehline teslim etmek aynı zamanda ehil insanın devleti yönetirken tarafsız olmasını sağlar. Liyakat sahibi kişi vatandaşlarına eşit davranır. Oturduğu makamı vatandaşa işkence etme yeri olarak göremez. Eğer bunu yapmazsanız sorunları çözemezsiniz. 

ERBAŞ'A TEPKİ: O KOLTUĞU KİRLETİYORSUN

İstanbul işgal edildiğinde İngiliz Muhipler Cemiyeti kuruluyor. Bir sürü yandaşlar geliyor oraya, dönemin sarayı her türlü desteği veriyor. Mustafa Kemal için idam fermanı çıkarılıyor. 'Neden Türkiye'yi kurtarıyorsun, bak ne güzel keyfimiz yerinde' diye. Sevr anlaşmasını imzaladılar. Rıfat Börekçi de dönemin Diyanet İşleri Başkanı'ydı. O da şeyhülislamın tam aksine fetva verdi.

Tarihi bilmeden belli koltuklara oturursanız kendi tarihinizi reddetip yabancıların size dayattığı tarihi öğrenirseniz siz o koltuğa layık değilsiniz. Çıkacaksınız öyle bir konuşma yapacaksınız ki haddinizi aştığınızı bilecek ve geri almak için çaba harcayacaksınız. Bu o koltuğun hakkını veremiyorsun demektir. Sen erdemli, dürüst değilsin. O kişi bilmeli Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları olmasaydı bugün o camilerin hiçbirinde 5 vakit ezan okunmazdı. Bunu biliyor musun sen!

Lanet sözcüğü, sevgi, hoşgörü varken kullanılır mı? Belki lanet sözcüğünü Erdoğan için kullanmış olabilir onu da söylesin. Buna rağmen bu sözcüğü bir din adamının kullanması doğru değildir. Dua okunur, e okusaydın o zaman. Ağzını kapatan mı vardı? Bunlar tarihin de gerçeğin de ne olduğunu bilmiyorlar. O koltuğun kendisine paye vereceğini sanıyorlar. O koltuğu sadece ve sadece kirletiyorsunuz.

DEĞİŞTİRECEĞİZ

Rüşvet alan bir kişinin büyükelçilikte ne işi vardır? Seçim yasası değişecek dedik. Bütün vatandaşlarımız milletvekillerini mi seçiyorlar, yoksa önüne konan listeye mi mühür basıyorlar? Bunu 12 Eylül darbecileri yaptı. Darbecinin getirdiği kanunu niye uyguluyorsunuz? Söz veriyorum bunu yapacağım. Bütün dostlarıma söz veriyorum. Milletin vekilini millet seçecek.

Seçim barajını kaldıracağız. Makul bir baraj konabilir. Kadınlar her seferinde siyasette yer almak istiyorlar erkekler izin vermiyor. Meclise cinsiyet kotası verilmeli. Siyasi ahlak yasasını çıkaracağız.

Biz siyasi ahlak yasasını çıkararak Meclis’in itibarını yükselteceğiz. Cebini düşünen değil, milleti düşünen milletvekili olacak. Uzun süredir bu olmadı, ama inşallah biz bunu yapacağız.Kamu ihale kanununu değiştireceğiz. Kul hakkı yemek en büyük günahsa kul hakkı yiyenlere nasıl oy veriliyor? O zaman sen de kul hakkına ortak oluyorsun.

Kütahya havalimanının maliyeti 50 milyon euro. Yolcu garantisi vermiş hükümet. 29 yıl 11 ay çalıştıracak burayı. 205 milyon 281 bin 118 euro vereceğiz. Kimin parasını veriyoruz? Bunu da değiştireceğiz. 

Editör: TE Bilişim