Milli mücadele ruhuyla 'çözüm' sürecine Erzurum'dan tarihi uyarı
Kuvvacı ataların izinde olunduğu mesajı verilen bildiride, "Milli sınırlar içerisinde vatan bir bütündür, bölünemez" kararlılığı yinelendi.
Orhun Cemiyeti, Turancı Düşünce Derneği ve Türk Ocakları Erzurum Şubesi gibi kuruluşların imzaladığı, Gazeteci Onur Sağsöz'ün de destek verdiği açıklamada, mevcut sürecin cumhuriyetin 100 yıllık birikimine yönelik en büyük tehdit olduğu savunuldu. Açıklamada, "Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ve silah arkadaşlarının bize hediye ve emanet etmiş olduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni korumak ve kollamak her Türk’ün asli vazifesidir" denildi.
TARİHİ MİRASLA SESLENDİLER
Bildiride, 23 Temmuz-7 Ağustos 1919'da toplanan Erzurum Kongresi'ne atıf yapılarak, "Bugün 8 Ağustos. Yani kuvvacı atalarımızın 7 Ağustosta nihayete erdirdiği Kongrenin yapıldığı binanın önünden 8 Ağustos’ta onların izinde olduğumuzu, vatanımıza, milletimize ve tarihimize ortak kabul etmeyeceğimizin altını çizerek vurguluyoruz" ifadeleri kullanıldı.
Sürecin, ulus devleti, Türk kimliğini ve üniter yapıyı hedef aldığı belirtilirken, "Egemenlik kayıtsız ve şartsız Türk milletinindir" ilkesi hatırlatılarak siyasi iktidara süreçten vazgeçme çağrısı yapıldı. Açıklamada, aksi takdirde milletin demokratik hukuk devleti sınırları içinde direneceği vurgulandı.
Aziz Türk Milleti,
100 yaşını deviren Cumhuriyetimiz, bugün hiç olmadığı kadar tehdit ve tehlike altındadır. Söz konusu tehdit ve tehlike, daha önce denenmiş ve başarısız olmuş bir sürecin yeniden gündeme getirilmesinden kaynaklanmaktadır. Adına çözüm denilen ve fakat beraberinde şehirlerimizde hendeklerin kazılmasını ve yüzlerce Mehmetçiğimizin şehit olmasını getiren, aslında Türk devletinin ve Türk milletinin çözülmesini amaçlayan süreç, yeniden ve daha hızlı bir biçimde işletilmek isteniyor.
Adına çözüm ve hatta aklımızla alay edercesine milli dayanışma, kardeşlik ve demokrasi adı verilen süreç, esasında ulus devleti ve milli yurttaşlığı hedef alarak çürütmek ve hatta yok etmek amacına matuftur. Anayasamız, değiştirilemez maddeleri ile Türk vatandaşlığını düzenleyen 66. maddesi ve devletimizin üniter niteliğini koruma altına alan 123 ve devamındaki maddeleri hedef alınmak suretiyle ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğüne kastedilmek istenmektedir.
Gizli kapaklı bir biçimde ulaşılmak istenen bu hedefin mimarı ise geçtiğimiz günlerde aziz Türk milletine adeta bir kurtarıcı gibi sunulmak istenen, Türk vatanından toprak koparmaya matuf eylemleri nedeniyle hüküm giymiş olan, bebek katili, terör elebaşı Abdullah Öcalan’dır. Öcalan, soy isminin gereğini yerine getirmekte, Türk milletinden ve devletinden öç almak maksadıyla hareket etmekte olan bir haindir. Onunla birlikte siyasi gündemi işgal eden bu süreci yürütmekte olan siyasi partilerin gaflet içerisinde olduğu açıktır. Hal böyle iken, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü ile bağımsızlığını korumak görevi de tıpkı Milli Mücadele döneminde olduğu gibi tekrar ve yeniden Türk milletine düşmektedir.
Aziz ve cefakâr Türk milleti,
Senin varlığına ve birliğine kasteden bu süreci asla makul karşılamamalı ve tepki göstermelisin. Sıcacık yatağımızda, huzur ve sükûnet içerisinde uyuyabilmemiz adına canından, yârinden, anasından ve dahi evladından vazgeçen şehitlerimizi unutma! O şehitlerdir ki, kanları vatan anamızın toprağını sulayarak kutsamış ve Allah katında kendilerine eşsiz sofralar kurulduğu Kutsal Kitabımızda vaat edilmiş kimselerdir. Her biri başlı başına kutsanmış olan şehitlerimiz, canlarını boşuna mı feda etmişlerdir? Eğer ki bu ihanet sürecine karşı çıkmaz ve kabul edersek, şehitlerimizin dökmüş olduğu kanların hakkını ödeyemeyiz, onları vatana kurban vermiş olan ana ve babalarının, eşlerinin ve çocuklarının hakkını ödeyemeyiz.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ve silah arkadaşlarının bize hediye ve emanet etmiş olduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni korumak ve kollamak her Türk’ün asli vazifesidir. Egemenliğimize, hukuki ve fiili varlığımıza, gazi ve şehitlerimizin aziz hatırasına hakaret manasını taşıyan bu süreci asla kabul etmediğimizi, milli dayanışma denilerek Türk milletine karşı iş bu sürecin yürütüldüğünü belirtmek isteriz.
Bu devlet ve millet tarihte Türk’tü, bugün Türk’tür ve gelecekte de Türk olmaya devam edecektir. Milli Mücadelenin ateşinin yakıldığı, bağımsızlık mücadelesinin başlatıldığı şehir olan Erzurum’dan bu garabet süreci hazırlayan ve uygulamak isteyen herkese, 23 Temmuz-7 Ağustos 1919 tarihleri arasında gerçekleştirilen Erzurum Kongresinde kuvvacı atalarımızın aldığı kararları miras belleyerek haykırmaktayız ki, milli sınırlar içerisinde vatan bir bütündür, bölünemez! Dikkatinizi çekmek isteriz ki bugün 8 Ağustos. Yani kuvvacı atalarımızın 7 Ağustosta nihayete erdirdiği Kongrenin yapıldığı binanın önünden 8 Ağustos’ta onların izinde olduğumuzu, vatanımıza, milletimize ve tarihimize ortak kabul etmeyeceğimizin altını çizerek vurguluyoruz: Vatan Türk’tür, millet Türk’tür, devlet Türk’tür, dil Türk’tür! Vatandaşlığın Türklük dışında herhangi bir şekilde tanımlanmasını, birleştirici ve bütünleştirici Türk üst kimliği dışında herhangi bir milli aidiyetin benimsenmesini, Türkçe dışında herhangi bir dile resmi dil vasfının yüklenmesini, milli üniter devlet tanımlamasının dışına çıkılarak federasyon yahut siyasi özerklik ilan edilmesini asla kabul etmiyoruz. Halihazırda bütünleştirici bir milli kimlik ve kültür mevcutken, yeniden bir inşa sürecine girilmesine alenen karşı olduğumuzu bildiriyoruz.
Yine ve ek olarak belirtmek lüzumu duymaktayız ki, yürütülmek istenen bu süreç dahilinde Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartına, Türk devletinin haklı olarak koymuş olduğu çekincelerden vazgeçmesi gibi bir hamlede bulunulması amaçlanıyorsa, bu amacın da karşısındayız. Yerel yönetimlerin yetkilerinin artırılması, fiili bir özerklik anlamına gelecektir ki ulus devletimizin bekçisi olan bizlerin buna karşı çıkmaması mümkün değildir.
Hülasa, TBMM’de kurulan komisyona temsilci gönderen siyasi partilere ve muktedirlere, Milli Mücadelenin fitilinin ateşlendiği, doğunun kilit taşı olan Erzurum’dan sesleniyoruz : Egemenlik kayıtsız ve şartsız Türk milletinindir. Sizler, sahip olduğunuz iktidarın kaynağının Türk milletinin egemenliği olduğunu aklınızdan bir an bile olsun çıkarmamalısınız. Egemen olan Türk milleti çözüm sürecine karşıyken, sizlerin milletin egemenliğine tezat teşkil edecek bir şekilde bu süreci yürütmeniz kabul edilemez. Derhal ve ivedilikle şehitlerimiz ve gazilerimizin kemiklerini sızlatan bu garabet süreçten vazgeçmeniz gerektiği, aksi halde tarih huzurunda Türk Milletine hesap veremeyeceğiniz açıktır. Türk milleti, adına çözüm denen, fakat aslında çözülme olan bu garabet sürece karşıdır ve süreci yürütmekten vazgeçmediğiniz takdirde demokratik hukuk devleti sınırları çerçevesinde bu sürece karşı direnecektir!
Bu vatan toprağın kara bağrında
Sıradağlar gibi duranlarındır,
Bir tarih boyunca onun uğrunda
Kendini tarihe verenlerindir.
Toprağın kara bağrında sıradağlar gibi duranların temsilcileri olarak Türk varlığının ebedi savunucuları olduğumuzu ve Erzurumlunun, dadaşın hala Müdafaa-i Hukuk ruhunu yaşayıp yaşattığını bütün bu ifadeler ışığında ilan ediyoruz!
NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!
BİLDİRİ AŞAĞIDAKİ KURULUŞLARIN ORTAK AÇIKLAMASIDIR.
Orhun Cemiyeti, Erzurum Turancı Düşünce Derneği, Türk Ocakları Erzurum Şubesi, Beyaz Hareket, İnşirah Sahaf, Gazeteci Onur Sağsöz
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.