Cumhuriyet yazarı Mustafa Balbay, bugünkü köşesinde "Türkiye’yi Erdoğan, Erdoğan’ı Bahçeli yönetiyor! Ya Bahçeli’yi?" başlıklı bir yazı kaleme aldı. Balbay yazısında, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” diye, ne olduğu belirsiz, uygulamayla şekillenen bir ad buldular. Ortada “hükümet” yok, “sistem” yok, sadece cumhurbaşkanı var.
Erdoğan, AKP Genel Başkanı sıfatıyla siyasetin bütün kanallarında en aktif şekilde oynuyor... Cumhurbaşkanı sıfatıyla herkesten kabul bekliyor. Bu durum eşyanın tabiatına ters. Yürütülemez..."

AKP - MHP ortaklığına da değinen Balbay şu ifadeleri kullandı; 'Bahçeli, “Erdoğan’ı hukuki sisteme çekemiyorsak, istediği her şeyi yapacağı bir sistem yapalım' dedi. Erdoğan bu önerinin üstüne atladı... Bugün gelinen nokta şu:
Türkiye’yi Erdoğan, Erdoğan’ı Bahçeli yönetiyor! Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı Bahçeli’nin elinden, Bahçeli’nin MHP Genel Başkanlığı Erdoğan’ın elinden! 2015 yılına kadar kanlı bıçaklı... 2016’dan sonra allı duvaklı...
Birbirlerini sevmelerine gerek yok, birbirlerini ayakta tutsunlar yeter! Ne demişler? En güçlü ortaklık çıkar ortaklığıdır.
Böyle bir çıkar ortaklığını iki şey bitirir; 1- Çıkarın sona ermesi, 2- Daha güçlü başka bir çıkar ortaklığının doğması.
Her ikisi de bunun farkında."

Balbay yazısının son bölümünde ise, "Türkiye’yi Erdoğan, Erdoğan’ı Bahçeli yönetiyor da Bahçeli’yi kim yönetiyor?
Derin bir soru... Ama devlette derinlik kalmadı!" 
dedi.

Balbay'ın yazısının tamamı şu şekilde;

Ülkemizdeki yönetim biçimi, halk diliyle söylemek gerekirse, “o biçim” bir hal aldı. Kimin yetkisi kimin cebinde belli değil! Halk, başkanlık sistemini hiçbir şekilde benimsemediği için “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” diye, ne olduğu belirsiz, uygulamayla şekillenen bir ad buldular. Ortada “hükümet” yok, “sistem” yok, sadece cumhurbaşkanı var.
Erdoğan, AKP Genel Başkanı sıfatıyla siyasetin bütün kanallarında en aktif şekilde oynuyor... Cumhurbaşkanı sıfatıyla herkesten kabul bekliyor.
Bu durum eşyanın tabiatına ters. Yürütülemez...
Ekonomiden devlet çarkına genel bir tıkanma var. Her şey bir yana, işte yargı; Cumhurbaşkanı damadı, her şey bakanı Berat Albayrak’la, Başdenetçi Şeref Malkoç’un damadı Adalet Bakanı Abdulhamit Gül karşı karşıya... Altta kalan adalet!
Bunu gören, “Böyle gitmez” deyip yeni arayışlar içine giriyor.
Böyle gitmeyeceğini görenlerin başında Erdoğan geliyor. O nedenle başka seçenekler öne çıkmadan, “yaparsam yine ben yaparım” demeye hazırlanıyor...

***

Erdoğan’ın bu yoldaki başlıca destekçisi Bahçeli... Nasıl, 2002’de koalisyon hükümeti acı reçetenin sonuna yaklaşırken Türkiye’yi seçime sürüklemiş, AKP tek başına iktidara gelmişse, 15 Temmuz 2016 felaketi sonrasında da bugünkü sistemsizliğin içine soktu.
Bugüne 11 Ekim 2016’da Bahçeli’nin grup konuşması ile gelindi. O gün Bahçeli şöyle dedi:
“En sağlıklı olanı, Sayın Cumhurbaşkanı’nın fiili başkanlık zorlamasından vazgeçmesi, yasa ve anayasal sınırlarına çekilmesidir. Şayet bu olmayacaksa, ikinci olarak fiili durumun hukuki boyut kazanabilmesinin süratle yol ve yöntemlerinin aranmasıdır.”
Yani Bahçeli, “Erdoğan’ı hukuki sisteme çekemiyorsak, istediği her şeyi yapacağı bir sistem yapalım” dedi.
Erdoğan bu önerini üstüne atladı... Bugün gelinen nokta şu:
Türkiye’yi Erdoğan, Erdoğan’ı Bahçeli yönetiyor!
Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı Bahçeli’nin elinden, Bahçeli’nin MHP Genel Başkanlığı Erdoğan’ın elinden!
2015 yılına kadar kanlı bıçaklı...
2016’dan sonra allı duvaklı...
Birbirlerini sevmelerine gerek yok, birbirlerini ayakta tutsunlar yeter!
Ne demişler? En güçlü ortaklık çıkar ortaklığıdır.
Böyle bir çıkar ortaklığını iki şey bitirir; 1- Çıkarın sona ermesi, 2- Daha güçlü başka bir çıkar ortaklığının doğması.
Her ikisi de bunun farkında.
Bahçeli, bir yandan AKP’de kim gitsin kim kalsın, buna karar veriyor... Arınç’a “Evinde otur”, damada “Devam et” diyor... Bir yandan CHP’ye ayar vermeye girişiyor. CHP, AKP’nin Tank Palet Fabrikası’nı Katar’a yüklemek gibi kabul edilemez adımlarından örnekler verip, “Bahçeli bu ne” deyince, Semih Yalçın 2 bin 500 metre rakımdan cevap veriyor:
“Biz hükümete ortak değiliz!”
Nesiniz?
Anlaşılan MHP, kâra ortak, zarara karışmıyor!
Türkiye’yi Erdoğan, Erdoğan’ı Bahçeli yönetiyor da Bahçeli’yi kim yönetiyor?
Derin bir soru...
Ama devlette derinlik kalmadı!

YALÇIN'DAN BALBAY'A CEVAP

MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Prof. Dr. E. Semih Yalçın, gazeteci Mustafa Balbay'ın açıklamalarına tepki gösterdi.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Prof. Dr. E. Semih Yalçın, gazeteci Mustafa Balbay'ın açıklamalarına tepki gösterdi. Yalçın, "Sol basın, Türkiye'nin istikrarı; bütünlük, esenlik ve güvenliği, sosyal barışın devamı noktasında Cumhur İttifakı'nın oynadığı başat rolden rahatsızdır. Bu rolün güçlü ve kalıcı olmasında MHP'nin üstlendiği birincil ve etkin işlev, CHP'nin şer ortaklarının ve destekçilerinin uykularını kaçırmakta, hepsinin kabusu olmaktadır" dedi.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. E. Semih Yalçın, gazeteci Mustafa Balbay'ın Cumhur İttifakı'nı hedef alan yazısına tepki gösterdi. Yalçın açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

"Yerel seçimin geçici konjonktüründen uzaklaştıkça zillet ittifakında kriz ve sarsıntı nöbetlerinin artması üzerine CHP'nin siyasetteki varlığının bu şer iş birliğinin yaşamasına ve yaşatılmasına bağlı olduğunu varsayan sol basında suni gündemler yaratma ve kamuoyunda dikkatleri başka yöne çevirme gayretleri gözlemlenmektedir.

Bilhassa CHP'nin kuyruğuna takılmış vaziyetteki Cumhuriyet, şu sıralar sallantıdaki zillet ittifakının etrafında bir koruma kalkanı oluşturmak için bütün kadrosunu büyük bir telaşla yalınkılıç sahaya sürmüştür. Politikada tutunamayınca çöplüğüne geri dönen eski CHP milletvekili ve gazeteci Mustafa Balbay'ın Cumhuriyet'te veteranlara ayrılan sırça köşkten Cumhur İttifakı'nın iki ortağı ve özellikle MHP hakkında 'tefsirişerif'lerine hız vermesi, bu acınası telaşı yansıtmaktadır.

Bugünkü yazısında Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli ve MHP üzerinden Cumhur İttifakı'nı hedef alan Balbay, aklınca ittifakı oluşturan güçlü ortak irade ve siyasi iş birliğine dair kafa karışıklığına yol açmayı amaçlamaktadır. Sol basın, Cumhur İttifakı'nı vücuda getiren milli mutabakat ruhundan rahatsızdır.

Sol basın, Türkiye'nin istikrarı; bütünlük, esenlik ve güvenliği, sosyal barışın devamı noktasında Cumhur İttifakı'nın oynadığı başat rolden rahatsızdır. Bu rolün güçlü ve kalıcı olmasında MHP'nin üstlendiği birincil ve etkin işlev, CHP'nin şer ortaklarının ve destekçilerinin uykularını kaçırmakta, hepsinin kabusu olmaktadır.

Sol basın, Türkiye'nin geleceğine vaziyet eden Cumhur İttifakının siyasi hayatımızdaki kalıcılığından ve önümüzdeki yüzyılı ihata edecek genişlikte bir toplumsal mutabakatın tezahürü olmasından ürkmektedir. O nedenledir ki şer ittifakının bütün bileşenleri 'koçu kesmeden postuna yaslanmak' için çaba sarfetmekte, etkisiz hale getirmek için biteviye MHP'ye saldırmaktadır.

O nedenledir ki CHP destekçisi basın, MHP ile AK Parti arasında Cumhur İttifakı çerçevesinde süren uyumu ve Türkiye'nin temel meselelerine dair anlayış birliğini parçalamak için algı operasyonları peşindedir. Bozgunculuk, karartma ve karalama çabaları beyhudedir. Cumhur İttifakı MHP için hiçbir kirli pazarlığa ve küçük siyasi çıkara kurban edilemeyecek kadar hayati ve değerlidir.

Başını CHP'nin çektiği şer ittifakı ortaklarının unuttuğu husus şudur; MHP hem Türkiye'nin geleceği ve milletimizin yaşadığımız coğrafyadaki egemenliğinin kıyamete kadar yaşaması için aşılmaz bir kale; hem de siyasette kararlılığın, tutarlılığın ve sarsılmaz iradenin adresidir.

Ayrıca 'Devlet Bahçeli'yi kim yönetiyor?' sorusunu sorma edepsizliğine cüret eden Balbay bilmelidir ki MHP'yi oluşturan iradenin mayasında, Sayın Genel Başkanımızın Milliyetçi-Ülkücü Hareket bünyesinde verdiği yarım asırlık kutlu siyasi mücadelenin birikimi ve engin tecrübeleri vardır. Sayın Genel Başkanımızı yöneten; bütün camiamıza, teşkilatımıza ve partimizin mensuplarına numuneiimtisal olan "Ülkücü" karakteriyle kendi şahsiyetinde mündemiç siyasi birikim ve seçkin devlet adamlığı hususiyetidir. " 

Editör: TE Bilişim