Hürriyet'in haberine göre Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, iyileşen hasta sayımızla ölüm oranlarının diğer ülkelere kıyasla düşük olmasının en büyük avantajımız olduğunu söylüyor. “Ancak” diyerek parantez açıyor: “Şu an çok hassas ve kırılgan bir noktadayız. Salgını kontrol altına almış değiliz. Vaka sayımızda artış sürüyor. Diğer ülkelere kıyasla düşük olsa da kayıplarımızda da artış var. Henüz eğrinin çıkan kolundayız. ‘Pik’ yaptık diyemeyiz. Bunu diyebilmek için en az 15 gün geçmesi ve bir iniş gözlemlemek lazım. Şu an bir iniş yok. Vaka sayıları ne zaman tutarlı olarak azalacak, işte o zaman bir platodan (duraklama ve sabitlenme dönemi) söz edebiliriz.” Prof. Dr. Özlü beklenen ‘pik’ noktasına ulaşmış olsak bile zannedildiği gibi bir rahatlama olmayacağının altını çizerken, tedbirin elden bırakılmaması gerektiğini söylüyor. Özlü, “Almanya ve Norveç gibi bazı Avrupa ülkeleri plato dönemine girmiş olabilir. Ama unutmayın ki onlar sokağa çıkma yasaklarına bizden 1.5 ay önce başladılar. Biz daha salgınla mücadelede 5. haftadayız. Sağlık Bakanımızın da dediği gibi 2 hafta içinde ‘pik’ görülmesine dair bir beklenti var. Ama altını çizeyim. Bu kesin bir tarih değil. Salgın ne zaman pik yapar? Ne zaman platoya ulaşır? Halkın davranışlarına bağlı. Bakın, önümüz ramazan. Mesela insanlar kalkar teravihe gider. O zaman tehlike yeniden başlar. Bulaş artar. Tam geçti geçecek derken, tüm emekler çöpe gidebilir. O nedenle özellikle bu günlerde kurallara harfiyen uymak şart” diyor.

 ÖNÜMÜZDEKİ 15 GÜN HAYLİ ÖNEMLİ

BİLİM Kurulu üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek, vaka sayısındaki artışta ufak bir azalma olduğunu belirtiyor. Yani, bu salgının henüz plato (duraklama dönemine) vardığı anlamına gelmiyor. Şimşek, önümüzdeki 2-3 haftanın yayılma hızını durdurmak adına hayli kritik olduğunun altını çizerek şöyle devam ediyor: “Risk hâlâ devam etmekte. Durma ya da azalma trendine girmek istiyorsak önlemleri sıkı bir şekilde devam ettirmek zorundayız. Önümüzdeki haftalar kritik. Biliyorum, hava güzel. Ancak en ufak bir gevşeme, ‘pik’ noktasına varmamızı yavaşlatacak. İyiye giden dengeyi altüst edecek. Eğer böyle devam edersek, bakanlığın da açıkladığı gibi önümüzdeki 15 gün içinde pik noktasına ulaşıp, iki haftalık plato döneminin ardından düşme eğilimine girebiliriz. Ancak dediğim gibi en ufak bir gevşemenin sonucu ağır olur ve en üst seviyeye ulaşmak mayıs ortalarına kadar sarkabilir.” Test sayılarının artması gerektiğinin de altını çizen Prof. Dr. Şimşek, Avrupa’daki rahatlamanın salgının yayılma hızının kontrol altına alınmasıyla alakalı olduğunu söylüyor. Şimşek, “Almanya’da filyasyon yani hastalığın bir kişiden diğerine yayılma hızı sabitlendi. 1’e 1 gibi bir oran. Enfekte hastaları buldular. İzole ettiler. Bizde durum henüz o aşamada değil. Oraya varmak için çabalıyoruz” diyor. “23 Nisan’ı da kapsayan 4 günlük bir sokağa çıkma yasağı faydalı olur mu?” diye soruyorum. Cevabı net: “Bilim Kurulu olarak bizim önerimiz bu kısıtlamalarının olabildiğince yapılması yönünde. Teması ne kadar engellersek pik noktasına varmak o kadar çabuk olacaktır.”

EN İYİ İHTİMALLE MAYIS SONU NORMALLEŞECEĞİZ

ECONIX Araştırma, Dr. Güvenç Koçkaya ve ekibi, 13 Nisan verilerini baz alarak ‘Ne olacak?’ sorusuna ilişkin bir rapor hazırladı. Senaryoya göre mevcut durumun korunması halinde, vaka sayısı 111.561, vefat sayısı ise 5541’de kalacak. Mayıs sonu itibarıyla da normalleşmeye dönebiliriz. Koçkaya, “Eğer daha fazla hastayı yoğun bakımdan kurtarmaya başarırsak, yani ölüm oranını yüzde 2.12 ile sabitleyebilirsek vefat sayımız 2365’te kalabilir” diyor. Koçkaya, salgının en az zararla atlatabilmesi için vatandaşlara ciddi sorumluluk düştüğünü belirterek, “Avrupa’da sosyal izolasyondan önce her 3.84 günde katlanan vaka sayısı uygulanan sıkı tedbirlerle 6.25 güne geriledi. Bu tedbirlerin işe yaradığını gösteriyor. O nedenle mayıs sonunda normalleşme istiyorsak kurallara uymak şart” diyor.

ZİRVEYE DOĞRU GİDİYORUZ

BİLİM Kurulu üyesi Prof. Dr. Recep Öztürk: “Zirveye doğru gidiyoruz. Ne zaman tam zirveye ulaşacağız? Bu tamamen bizim korunma önlemlerine ne kadar uyduğumuzla doğru orantılı olacak. Şu anki süreci devam ettirebilirsek yaklaşık 15-20 gün içerisinde zirveye ulaşırız. Tabii zirvede bir plato dönemi olacak. Ondan sonra da inişe geçecek. Ama ısrarla altını çizeyim. Bunu şu andaki verilere göre söylüyorum. Almanya kurallara uydu. Oradaki hükümet buna göre yeni serbestlik kararları aldı. Bu kararlar rastgele alınmıyor. Türkiye’de en ufak bir gevşeklik zirvenin gecikmesine, alınan tedbirlerin daha da uzatılmasına neden olur. ‘Havalar ısındı, ramazan geliyor, başka ülkeler de serbestlik başladı’ diye düşünüp kuralları çiğnersek tüm yaptıklarımız boşa gider. Biz şu an kendi geleceğimizi kendimiz inşa ediyoruz. Diyelim kurallara olması gerektiğinden daha sıkı bağlı kaldık, o zaman zirveyi görme süresi daha da kısalır. O nedenle kurallara dört elle sarılmamız lazım. Önümüzde 23 Nisan’ı da kapsayan ve ‘tatilmiş’ algısı yaratan bir 4 günlük süreç var. Sokağa çıkma yasağı bu noktada makuldür. Çünkü en ufak bir esneme, rahatlama bizim için sıkıntı olur. Ayrıca Türkiye olarak, ‘pik’ noktasını 15 gün içerisinde görsek bile bu salgının bittiği anlamına gelmiyor. Dünyada ne zaman bitecek ya da aşı bulanacak, o zaman rahat nefes alacağız. Kimse kafasına
göre karar almayacak. Gözümüz kulağımız Bakanlığın aldığı karar ve uygulamalarda olacak.”

Editör: TE Bilişim