OdaTV’den Muzaffer Ayhan Kara “MHP yüzünü tekrar CHP’ye dönebilir” başlığı ile bir yazı kaleme aldı.

Yazıda başlıkla ilgili olarak tek cümle yer aldı.

Özetle CHP MYK toplantısında Kılıçdaroğlu’nun “partililerin MHP ile tartışmaya girmemesi”ni istediği iddia edilmiş.

OdaTV yazarı Muzaffer Ayhan Kara bu dakikadan sonra aklına gelen MHP ilgili ne kadar bilgi varsa bu kısma yazmışta yazmış.

CHP ve MHP’nin bir dönem birlikte hareket ettiğini Ekmeleddin İhsanoğlu'nu “ortak cumhurbaşkanı” olarak seçtirmeye çalışıldığını, son günlerde daha dikkatli olunması gerektiğini uzun uzun yazmış.

OdaTV yazarı Muzaffer Ayhan Kara bakmış ki işin cılkı çıktı “Özetle demek istiyorum ki CHP’lilere bendeniz de; “Pragmatik Dr. Bahçeli, yarın ne yapar, rotayı nereye çevirir hiç belli olmaz. Bir bakarsınız yeniden Cumhuriyet’in kurucu partisi CHP’ye döner yüzünü. Siyasette “olmaz, olmaz”. O yüzden büyük fotoğrafı görüp, geniş zamanlarda ne olduğuna bakıp Dr. Bahçeli ve MHP ile polemiklere girmenin anlamının da yararının da olmadığını idrak etmeli. Ayrıca, CHP’lilerin siyasi muarızının Cumhur İttifakı’nın “ana unsuru” ve “cumhurbaşkanlığı” makamı uhdesinde olan Ak Parti olması gerekir.” diyivermiş.

En son kısımda baklayı ağzından çıkaran Kara, CHP’nin MHP’den uzak durması gerektiği, son günlerde "CHP" ve "Darbe" kelimelerinin yan yana kullanıldığını ama asıl darbe isteyenin  MHP olduğunu söylemekten kaçınmamış.

MHP NASIL DARBE İSTEDİ?

Yazar bu kısımda MHP’nin 2004 yılında TSK’dan darbe yapmasını istediği ama askerlerin bunu istemediğini yazmış.

17 sayfa olduğu iddia edilen mektubun sadece var olduğunu anlatan OdaTV yazarı Muzaffer Ayhan Kara, mektubun içeriğinden asla söz etmemiş. Sadece başlığını kullandığı mektuptan “Dr. Bahçeli imzalı ve MHP’ce “hükümetin yaptığı yanlışları” diye söz etmiş.

Son olarak OdaTV yazarı Muzaffer Ayhan Kara, CHP akıl vererek MHP’nin “darbe” isteyen bir parti olduğunu ve uzak durulması gerektiğini söylemiş.

ODATV YAZARI MUZAFFER AYHAN KARA’YA HABERERK’TEN NOT

Sayın yazar aşağıda sözüne ettiğiniz Radikal'de yayınlanan haberin tam metni ve mektubun kısa bir özeti var.

Bir daha okumanızı ve 12 Eylül 1980 tankının üzerinden geçtiği MHP ve Ülkücüleri ne ile suçladığınızı bir daha düşünmezi salık veririz.

Aşağıdaki metinde MHP lideri Devlet Bahçeli’nin son yıllarda kullandığı “Devletin Bekası” şablonundan farklı ne var? Lütfen bırakın artık bu Ülkücü, MHP’li, Milliyetçi düşmalığını.

SÖZÜ EDİLEN HABER

radikal.com.tr’de 05/08/2004 tarihinde yayınlanan Tolga Akıner imzalı haber şu şekilde.

“Haber olmadan iade

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin geçen ay milletvekillerine, üst düzey bürokratlara ve TSK'daki 313 generale gönderdiği mektubun, askerler tarafından iade edildiği öğrenildi. Toplu iade işlemi, konu gazetelere yansımadan gerçekleştirildi.

Yanıt verilmedi

Komuta kademesi, şu gerekçeyle MHP'ye yanıt verilemeyeceği kararına vardı: Mektuptaki, 'Hatalarına karşı hükümeti uyarın' çağrısının muhatabı, Anayasa'nın belirlediği görevler çerçevesinde TSK olamaz.

Partinin savunması

MHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şandır, Radikal'e şunları söyledi: "Adreslerinde bulunamayanların mektupları iade edilmiş olabilir. Bir toplu iade durumu söz konusu değil, bize hiç mektup gelmedi."

“MHP'nin, Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki 313 generale gönderdiği 'Hükümeti uyarın' çağrısını içeren mektupların Genelkurmay tarafından iade edildiği belirtildi. MHP ise kendilerine iade yapılmadığını belirtti.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli geçen ay milletvekillerine, üst düzey bürokratlara ve generallere mektup yazarak 'hükümetin yaptığı yanlışlar konusunda duyarlı olma ve hükümeti uyarma' çağrısı yapmıştı. MHP'nin mektuptaki çağrısı 'darbeye teşvik' olarak yorumlanmış, siyasi partiler ve sivil toplumun tepkisini çekmişti.

MHP'nin TSK'daki toplam 313 generale ulaşan mektubunu değerlendiren komuta kademesi 'iade' kararı aldı. Genelkurmay Başkanlığı bu kararı alırken Anayasa'nın belirlediği görev çerçevesinde MHP tarafından yapılan çağrının muhatabı olmadığı görüşünü benimsedi. Bu nedenle MHP'ye herhangi bir yanıt da verilmedi. Mektuplar bütün generaller tarafından iade edildi. Yetkililer iade işleminin, ilgili haberin gazetelere yansımasından önce gerçekleştiğinin altını çizdi.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şandır konuyla ilgili Radikal'in sorusunu yanıtlarken, askerlerden iade herhangi bir mektup almadıklarını söyledi. Ancak adreslerinde bulunamayanların mektuplarının iade edilmiş olabileceğini dile getiren Mehmet Şandır, yolladıkları mektupla ilgili olarak bugüne kadar generallerden kendilerine 'toplu' bir iade durumunun söz konusu olmadığını vurguladı.”

GÖNDERİLEN MEKTUBUN ÖZETİ

İşte 'Tarihi Görev Çağrısı'

MHP Genel Merkezi'nin 313 generale mektup gönderdiği, Hürriyet gazetesinin 2 Ağustos'taki haberiyle ortaya çıktı. 13 Haziran 2004'te, yani eski DEP milletvekillerinin tahliyesinden dört gün sonra gönderilen ve MHP lideri Bahçeli'nin kaleme aldığı 17 sayfalık 'Tarihi Görev Çağrısı' başlıklı mektup özetle şöyle:

"Son günlerde yaşanan gelişmeler Türkiye'nin milli birliğini ve bütünlüğünü hedef alan bazı çevrelerin ülkeyi tehlikeli bir gerginlik ortamına sürüklemek istediğini göstermekte. İhanet provaları ve nümayişlerle tahrikler için zemin arayışına girilmiştir. AKP hükümetinin içine düştüğü teslimiyet ve aczden güç ve cesaret alan bu iç ve dış tahriklerin iç bünyemizi kemirmesine ve Türkiye'nin ufkunun karartılmasına asla izin verilmemeli.

AKP iktidarı kendisiyle birlikte Türkiye'yi de bir felakete sürükleyecek bu tehlikeli yolda ısrar ederse bu durumun çok ağır olacak vebalini tarih önünde taşımak durumunda kalacak ve mahşeri vicdanına mahkûm olacak. Bölücü terör örgütüne yardım ve yataklıktan mahkûm olan ve PKK bağlantılı faaliyetleri nedeniyle kapatılan bir siyasi partiye mensup eski milletvekillerinin tahliye edilmesi, yeni tahriklerin sahneye konulması için siyasi bir gövde gösterisine dönüştürülmüştür.

Avrupa Birliği, PKK'nın siyasallaşması hedefinin adım adım gerçekleştirilmesini, Türkiye politikasının merkezi haline getirdi. AKP de, bu süreçte kendisine verilen görevi büyük bir sadakatle ifa etti.

Bölücü terörün, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyelik sürecini kendi siyasi hedeflerine hizmet edecek bir araç olarak gördüğü ve siyasi stratejisinin AB'nin Türkiye'den talepleriyle örtüştüğü yadsınamaz bir gerçektir. Herkes haddini bilmeli, rüzgâr ekenin fırtına biçeceğini aklından hiç çıkarmamalı. Bu vatan sahipsiz değildir..."

Editör: TE Bilişim