"SOMALİ'YE MAGAZİN FİGÜRLERİ DEĞİL; ŞAİRLER GÖTÜRÜLMELİYDİ

İstanbul Belediye Başkanı olduğundan bu yana her Ramazan-ı Şerif''te fakirlerin sofrasına oturarak halka muhabbetini ve dahi halkın muhabbetini tazeleyen bir Başbakanımız var.

Geçen sene Sayın Emine Erdoğan milletvekilleri, sivil toplum örgütü temsilcileri, iş kadınları ve medya mensupları ile birlikte Ramazan-ı Şerif''te sel felaketinden mağdur olmuş Pakistanlıları ziyaret etmişti.

2011 Ramazan-ı Şerifi''nde Başbakanımız maaile ve sayın Dışişleri Bakanımız ve eşi, milletvekilleri, iş adamları ve şarkıcı-türkücülerle birlikte Somali halkını ziyaret etti.

Ümmet bilincinden uzak, insanlık dairesinden nasibini almamış olanlar için “buradaki” fakirler varken “oraya” gitmek anlaşılabilir bir durum değildir.

“Buradaki fakirler dururken” diye höykürenler acaba kaç defa “buradaki fakirler” için kalbinde ince bir sızı hissetmiştir!

Afrika''nın açlıktan kaburgaları sayılırken obez Avrupa ekonomik krizin pençesinde.

Dünya 1928 bunalımını aratmayacak bir dar boğazın eşiğinde. Avrupa başkentleri isyancıların ateşiyle “aydın”lanıyor.

Kürt meselesinde az gittik uz gittik bir arpa boyu yol gittik. Arpa boyu yol bu defa tehlikeli dönemeci barındırıyor. Devlet ile bölge arasındaki sorun vatandaş ile vatandaş arasında patlayacak şiddet eylemlerine dönüşmek üzere.

Bütün bu hengâmede, hükümet bir taraftan krizin Türkiye''ye teğet bile geçmeyeceğini söyleyerek psikolojik direnci diri tutmaya çalışıyor, diğer taraftan bizzat Başbakan tüketim ekonomisinden verim ekonomisine geçmek üzere halkta bir bilinç oluşturmaya çalışıyor.

Verim ekonomisi kavramı üzerinde bütün dikkatimizle durmamız gerekiyor. Çünkü verim ekonomisinde bizi lüksün tuzağından kurtaracak anahtar mevcut.

Lüks mümini bozar.

Başbakanımız''ın verim ekonomisi açıklamasını sadece dar gelirli vatandaşların değil özellikle siyasilerin, yöneticilerin dikkatle uygulaması gerekiyor. Devlet harcamaları tekrar gözden geçirilmeli, her vesile ile hayran kaldığımız Alman tasarrufu gündelik hayatımızın bir parçası olmalı.

Verim ekonomisi için seferber olmalıyız. Lüks tüketimi özendirici reklamlara bir sınırlama getirilmeli. Daha ev daha araba, her şeyin en iyisi hep bana hep bana zihniyeti ile mücadele edebilmek için “ekran”ı daha “verimli” kullanmamız gerekiyor.

Somali ziyareti ekranın nasıl verimli kullanılamadığına çarpıcı bir örnek teşkil ediyor. Taş yerinde ağır. Ajda Pekkan kişiliği ve kimliği ile “Somali''de olmaktan keyif alışı “ ile ziyaretin verimini düşürdü.

Bir tanıklık söz konusu ve bu tanıklığın dünya kamuoyuna duyurulması gerekiyorsa gördüklerini kelimelerin ateşi ile anlatabilecek yüreklere ihtiyaç var. Kameralar karşısında nasıl resim vereceğine kafasını takmış, Somali''de bulunmaktan keyif alan şarkıcı neyin tanıklığını yapacak! Onun bu tanıklığını kim ciddiye alacak. Nitekim alan olmadı. Somali''den insan hikâyeleri yerine, şarkıcının eksik Türkçesi yüzünden “keyifli” cümleleri doldurdu medyayı.

Somali''ye magazin yıldızları değil şairler, romancılar, tiyatrocular ve yönetmenler davet edilmeliydi. Tanıklıkları üzerinden dünyaya köprü kurabilecek kelimelere sahip olanlar yani.

Resmi heyetlerde şarkıcılar türkücüler yer alırken neden sanatın diğer kollarından birer temsilci davet edilmez? Tarihe dip not düşmek isteyenler bu sorunun cevabını itina ile düşünmek zorunda."

Fatma Barbarosoğlu

Editör: TE Bilişim