Mahkeme davayı 5 Şubat'a ertelerken, iş insanı Leyla Alaton’un tanık olarak dinlenmesini de karara bağladı.

Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı, iş insanı Osman Kavala daha önce tahliyesine karar verilen 15 Temmuz dosyasından bugün ilk kez hâkim karşısına çıktı.

Gezi davasında beraat edip, tahliye edildiği gün, daha önce tahliyesine karar verilen 15 Temmuz dosyasından tutuklanan iş insanı Osman Kavala'nın yargılandığı davanın ilk duruşması bugün saat 13:30'da Çağlayan Adliyesi'nde görüldü.

Kavala, İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi'yle (SEGBİS) bağlandı. Duruşma mahkeme başkanının iddianamesini okumasının ardından Kavala savunmasını yaptı.

"İddianamedeki suçlamaların hiçbiri, olgusal temele dayandırılmamıştır"
Kavala savunmasında, "Bu iddianamedeki suçlamaların hiçbiri, olgusal temele, delile, somut bir eylemin incelenmesine dayandırılmamıştır.

Bunlar, dünya görüşüme, etik değerlerime ve sorumlu olduğum sivil toplum kuruluşlarının yürüttüğü faaliyetlerin amaçlarına taban tabana zıt iddialardır. Somut delillerin yokluğunda, iddialar birbirlerinin gerekçesi haline getirilmiş, suçlamalar iç içe geçirilerek suçlu olduğuma dair algı yaratılmasına gayret edilmiştir." dedi.

"Gezi iddianamesinden alınan bölümler nesnel gerçeklik gibi kullanılmış"

Kavala, "İddianamenin başlangıcında üzerime atılmış olan siyasal ve askeri casusluk suçunun, nasıl oluştuğunun anlaşılması için Gezi olaylarında yaşananların anlatılmasına ihtiyaç duyulduğu ifade edilmiş ve aynı iddia makamının imzasını taşıyan Gezi iddianamesinden alınan bölümler nesnel gerçeklik gibi kullanılmıştır.

Ben de, beraat ile sonuçlanan Gezi davası iddianamesinde kullanılan yöntemin, bu iddianamedeki suçlamaların nasıl kurgulandıklarının anlaşılmasına ışık tutacağına inanıyorum." diye konuştu.

"İddianamedeki suçlamalar da, olgusal gerçeklerle çelişki halinde"

Kavala, "Gezi iddianamesi; Gezi olaylarının hükümeti devirmeye yönelik bir kalkışma olarak George Soros tarafından planlandığı, Gezi eylemlerinin bu plan uyarınca Soros tarafında finanse edildiği, benim de bu planlama sürecine katıldığım, Soros kaynaklı finansmanı Gezi olaylarına aktardığım, talimatlarım altında çalışan yarım düzine kişiden oluşan gizli bir yapıyla sivil toplum kuruluşlarını yönlendirerek Gezi olaylarını organize ettiğim ve yönettiğim şeklinde bir kurguyu içermektedir.

Benim illegal yapılara ve silahlı terör örgütlerine eylemde bulunmaları için ortam hazırladığım, dış ülkelerin baskısıyla hükümeti istifaya zorlama gayreti güttüğüm; bunun gerçekleşmemesi halinde ise iç savaş senaryolarına uygun bir ortam hazırladığım da iddia edilmiştir.

Benim Gezi olaylarını önceden bildiğime, hükümeti devirme amacı güttüğüme, herhangi birisine eylem talimatı verdiğime, örgüt ilişkisi içinde olduğuma, şiddet olaylarını desteklediğime dair hiçbir delil, bulgu, işaret olmaksızın, bu suçlamalar yapılabilmiştir.

İddianamede yer alan MASAK raporunda Gezi olaylarına aktarılmış herhangi bir maddi kaynak olmadığı ortaya konmasına rağmen, Gezi olaylarını finanse ettiğim iddiasında ısrar edilmiştir.

AİHM, 10.12.2019 tarihinde iddianamede anlatılan olguların ve bulguların nesnel değerlendirilmesinin, iddia edilen suçların işlendiğine dair makul şüphe oluşturmak için yeterli olmadığına hükmetmiştir. Bundan iki ay sonra, İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi de tüm sanıkların beraatine karar vermiştir.

Sayın mahkemenize sunulmuş olan iddianamedeki suçlamalar da, olgusal gerçeklerle çelişki halindedir." ifadesini kullandı.

Editör: TE Bilişim