Osmanlı arşivlerindeki 250 uzmanın bir açıklama yapılmaksızın çeşitli yerlere dağıtılması çok tartışılmıştı. Arşiv görevlilerinin yeni adı Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı olan görev yerlerine geri alındığı öğrenildi.

Bir süredir Osmanlı arşivlerinde yaşanan tasfiyenin ardında Nurcuların Okuyucular grubunun örgütlendiği biliniyordu. Said-i Nursi'nin Risaleleri okuma pratiği nedeniyle Arapçaları güçlü olan grup, Osmanlı Arşivleri'nde dağıtılan uzmanların yerine örgütleniyordu. Yaşanan tasfiyede bu örgütlenme hamlesinin de etkisi büyük olduğu belirtiliyordu.

Tarihçi ve akademisyen Hüseyin Çınar, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Devlet Arşivleri Başkanı Uğur Ünal’dan az önce aldığım bilgiye göre bugün öğleden sonra başka kurumlara gönderilen bütün arşiv personeli, Devlet Arşivleri Başkanlığı bünyesindeki görevlerine başlama imzasını atacaklar. Hayırlı olsun, bu süreçte sıkıntı çeken arkadaşlara geçmiş olsun” ifadelerini paylaştı.

Kurumda çalışan isimlerden Mustafa Küçük ise Twitter hesabından, “Elhamdülillâh 31 yıl 8 aydır çalıştığım kurumuma, yeni adıyla Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı'na iade edildim. Dualarımıza; mücadele ve müdahaleleriyle destek olan bütün dostlarımıza kalben müteşekkiriz. Osmanlı evrakına hizmete devam edeceğimiz için çok sevinçliyiz” diye yazarak göreve geri döndüğünü aktardı.

Osmanlı arşivlerinde görevli bir diğer isim olan Sinan Çuluk ise Facebook hesabından yaptığı paylaşımında, “Bütün bu sıkıntılı süreç bugün sona erdi. Tayin edilmeyi isteyen arkadaşlarımızın ve özel durumları olan birkaç personelin haricinde, zorunlu tayine mecbur bırakılan herkes görevine döndü” diye yazdı.

Çuluk paylaşımının tamamında şu ifadeleri kullandı:

“11 Ağustos'ta Cumartesi rehaveti içerisindeyken aldığımız bir haberle sarsıldık. Osmanlı ve Cumhuriyet Arşivi Daire Başkanlıklarının 250 civarında personeli, bir başka göreve tayin edildiklerini Devlet Personel Başkanlığı'nın web sitesinden öğrendiler. Sonraki günlerde ne bir açıklamaya, ne de bir beyana muhatap olmadan dairelerimize gittik, geldik. Hepimiz için sıkıntılı günler başlamıştı. Gitmek isteyen gidemiyor, istemeyen neden gönderildiğini bilmiyordu. Kalanların derdi başka, gönderilenlerin derdi bambaşkaydı. Bayram geldi, ortalık şenlenmedi. Bayram bitti, akıbetimiz belirlenemedi.

Bütün bu sıkıntılı süreç bugün sona erdi. Tayin edilmeyi isteyen arkadaşlarımızın ve özel durumları olan birkaç personelin haricinde, zorunlu tayine mecbur bırakılan herkes görevine döndü. Başbakanlığın lağvedilmesinden sonra Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı adını alan kurumun mensubu olduk. Bundan sonra da arşivimizin Osmanlı adıyla anılması isteğimi kaydediyorum.

Arşivden tayinlerin ilk duyulduğu andan itibaren kurumumuza sahip çıkan, personelin mağduriyetine meydan verilmemesini talep eden müthiş bir kamuoyu oluştu. Son yıllarda başka hiçbir alanda görmediğim bir dayanışma ruhuyla hareket edildi. İlginç olansa politik tercihleri farklı olan her gruptan kitleler, uzun zamandır ilk defa ortak bir gaye uğrunda birleşti. Personelin tayinlerinin durdurulması, arşivden kaldırılan Osmanlı isminin yeniden ihdası iki ana madde olarak ortaya çıktı. Tabii ki bu arada operasyonun sebepleri, müsebbipleri üzerine bol bol spekülasyonlar yapıldı. Cemaat yapılanmalarından çok çeken ülkemiz ve devletimizin en güzide kurumlarından birinin böyle bir yapılanmanın hedefinde olup olmadığı çok tartışıldı.

Bilhassa akademik camiadan dostlarımız, devletin devlet olduğunu bilen, anlayan bürokratlarımız, vekillerimiz, araştırmacılarımız, televizyon ve matbuat dünyamız, sosyal medya kullanıcısı arşiv sevdalılarımız, sivil toplum örgütlerimiz, öyle gayretli, öyle tutkulu çaba gösterdiler ki ulaşabildikleri her kanalı zorladılar, harekete geçirdiler. Emekli personelimizden dostlarımız bizleri yalnız bırakmadılar. Sürecin sağlıklı gelişmesinde, hayırla sonuçlanmasındaki katkılarına müteşekkirim.

Zor zamanda düşenin dostu olmak her babayiğidin harcı değildir. Dostlarımız asil ve zarif duygularıyla pek mahirane bu zorluğun üstesinden geldiler. Bir köşede sinsi sinsi fırsat bekleyen sırtlanlar da olmadı değil. O fırsatı onlara asla vermeyeceğimizi anlamışlardır umarım.

Duygularımı pek belli etmediğimi söylerler. Coşku dolu halet-i ruhiyemi tam manasıyla aktaramadığıma müteessirim ama bugün en samimi ve halisane duygularımla bu kadar yazıp çizebildim. Yeniden göreve dönmemizde emeği olan, katkıda bulunan her ferde tek tek binlerce teşekkür ediyorum.”

Editör: TE Bilişim