Ozan Arif, (69) Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde saat 04.50'de hayatını kaybetti.

Ozan Arif'in ölümü ülkücü camiayı yasa boğdu.

BAHÇELİ İLE KAVGALIYDI

Ozan Arif'in adı sık sık MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile olan polemikleriyle gündeme geliyordu. Son olarak sosyal medyada paylaştığı bir şiirinde Bahçeli'ye hakaret ettiği iddiasıyla yargılanan Arif Şirin, para cezasına çarptırılmıştı.

SERT SÖZLERLE YÜKLENMİŞLERDİ

MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, 'Şerefsiz' şiiri nedeniyle partinin lideri Devlet Bahçeli'nin dava açtığı Ozan Arif'e sert sözlerle yüklenmişti. Büyükataman özetle şunları söylemişti: "Arif Şirin camiadan gözükmesinin kendisine sağladığı primden vazgeçmemek adına hep etrafta dolanmış ancak içeride kendisine yer bulamamıştır. Birkaç adaylık teşebbüsünden de istediğini alamayınca iyice edep sınırlarının ötesine, ozanlık donuna girerek geçmiştir. Ozan ifadesi ahlaksızlığın, kişisel kinlerin, ucube sözlerin limanı değildir. Köpeğin havlamasında dahi bir estetik bulunurken Arif Şirin'de bu estetik görülmemektedir.

"DEVLET ŞEREFTİR, ŞEREFSİZLER NE BİLİR"

Geriye bu şahsın meczup olduğundan başka bir ihtimal kalmamaktadır. Bu meczubu muhatap almak mümkün dahi değildir. Bizimkisi teşbihte hata olmasın afkuran ite hoşt demekten ibarettir. Ve bu meczup şeref bahsinden, yüzünü kızartacak, başını öne eğecek bu polemikten çıkamayarak, bizatihi kazdığı şerefsizlik kuyusuna çırpına çırpına düşecektir. Ozan dili sert olur diyen ahmaklar şunu bilmelidir ki; tezekten terazinin dirhemini malzeme olarak kullanan bu meczup heccav değil olsa olsa debbağ olur. Son olarak 90'lı yılların ünlü eserlerinden Ülkü Aker'in sözlerini yazdığı 'Akşamcı Arif' isimli eser tam olarak bu meczubu anlatmaktadır. Velhasılkelam devlet şereftir, şerefsizler ne bilir."

'HAYIR' ÇAĞRISI YAPMIŞTI

MHP lideriyle arasındaki gerginlikten dolayı parti etkinliklerine çağrılmayan Ozan Arif, muhalif lider adayları ve bazı vekillerle benzer bir konum alarak referandumda 'Hayır' deme çağrısında bulunmuştu.

İşte davaya konu olan o şiir;

Ozan Arif'in "İsim-misim vermedim, korktuğumdan sanmayın. Gocunan şerefsizdir, bunu bari anlayın" dizeleriyle başlayan 'Şerefsiz' adlı şiiri şöyle:

"Sus!.. Kraldan fazla kralcı olma,

Utan ulan biraz utan şerefsiz!..

Sakın ha beyliği ağzına alma,

Konuştukça boka batan şerefsiz!..

Beylik kim, sen kimsin tövbe et tövbe!..

Bey kısmı ellere kalır mı gebe?

Senden aşirete bey mi olur be?

Aşireti ele satan şerefsiz!..

Aşiretin temel taşını söküp,

Hayalini söküp, düşünü söküp,

Kurtları aldatıp dişini söküp,

Götürüp davara katan şerefsiz!..

Kendi eski kapımızı batırdın,

Yeni diye el kapsına götürdün!

Kendin gibi sevdamızı bitirdin,

Kendi gönüllerde biten şerefsiz!..

Vâkıf olamadın bizdeki aşka!

Eller ile girdin devamlı meşke!

Bu gün böyle dersin yarın bir başka

Sözünü yalayıp yutan şerefsiz!..

Yalan mıyım dansöz gibi kıvırdın,

Yönümüzü başka yöne çevirdin,

Şoför yaptık arabayı devirdin,

Bizi uçuruma atan şerefsiz!..

Bülbül idik gülümüzden ettin sen!

Töremizden ilimizden ettin sen!

Yahu bizi yolumuzdan ettin sen,

Rotan belirsiz be rotan şerefsiz!..

Böğürmeden konuş adam ol önce,

Çıtın çıkmaz el hakaret edince,

Ele çıkmaz ama bize gelince,

Çatlak zurna gibi öten şerefsiz!..

Ne huzur bıraktın ne bizde dirlik,

Bundan sonra seni görmemek körlük,

Sadece sen değil seninle birlik,

Artık sana alkış tutan şerefsiz!..

Çok geç anlaşıldım içim yanıyor,

Ama şükür artık herkes tanıyor!

Halâ kendisini kağnı sanıyor,

Kağnı gölgesinde yatan şerefsiz!..

Vatan-matan bu Arif'i kandırma,

Kendini hiç vatanperver sandırma,

Senin derdin koltuk, lafı döndürme,

Senin umrunda mı vatan şerefsiz!"

****

Ozan Arif'in 26 Kasım'da yazdığı şiir;

İHANET!
Davamız Devlet gibi,
Aynen “ebed müddettir…”
Adı da “Milliyetçi,
Ülkücü Harekettir…”
MHP de o yüzden, 
Bizim için kıymettir…
Üç Hilal de Başbuğ’dan,
Bize kalan servettir…
Ancak Başbuğ gidince,
Gelenler resmen derttir…
Hatta dertten öteye,
Bize bir musibettir!..
Musibetler yüzünden,
Durumumuz afettir…
Hele şu son iltihak(!)
Adeta felakettir…
Partimiz bir bay için,
Parti değil şirkettir!
Seçimde Tayyip Bey’e,
Sunulan ziyafettir…
Üç büyük şehirde yok,
Bu nasıl garabettir?
Dün sana it diyene,
Ne derin muhabbettir?..
Öyle pis kokuyor ki,
Bu nasıl necasettir?..
Bu ya çirkin bir dosya,
Ya da bir pis kasettir!..
Ağızlarda bir beka, 
Sanki dersin ciklettir!
Beka-meka diyerek,
Kandırılan millettir!..
Bu varya bu tamamen,
Siyasi bir cinnettir…
Bu resmen MHP’yi,
Bitirmeye niyettir…

Bu gidişe dur de dur…
Bu isyana davettir…
Bu yılandan kurtulmak,
Artık mecburiyettir…
Ben Arif’im çok açık,
İfadem gayet nettir…
Kahpeye biat etmek,
Davaya ihanettir…
Ozan Arif
26 Kasım 2018
Bad Homburg

MHP'NİN 07 ARALIK'TA VERDİĞİ CEVAP

MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, 'Bir Şarlatana Cevapbaşlıklı bir açıklama yaptı.

Yalçın yaptığı açıklamada Ozanı Ozan Arif'e çok sert sözler kullandı.

Yalçın "Milliyetçi hareketin geçmişini iyi bildiği bir ozan taslağı, uzun bir süredir Ülkücülerin katilleriyle birlikte saf tutmuş, çapsızlığını ve ciğersizliğini gizlemek için MHP aleyhtarlığını kendine kamuflaj vasıtası haline getirmiştir diyen Semih Yalçın, 'Pusulalarını, istikametlerini şaşıranların sazcısı unvanını hak eden bu aşık müsveddesi; aslında âşıklık geleneğinin yüz karası, Ülkücü camianın da yarım asırlık tufeylisidir. Sülük gibi yıllarca Ülkücü Hareketin sırtına yapışan, Ülkücülerin duygularını sömürerek geçimini sağlayan bu sazcı;MHP ve Ülkü Ocakları'nın etkinliklerinde para karşılığı yer alan, para verilmediği zaman etkinliklere katılmayan bir yüzsüzdür."dedi. 

İŞTE O AÇIKLAMANIN TAMAMI

Milliyetçi-Ülkücü Hareketin; cemaziyülevvelini iyi bildiği bir ozan taslağı, uzun bir süredir Ülkücülerin katilleriyle birlikte saf tutmuş, çapsızlığını ve ciğersizliğini gizlemek için MHP aleyhtarlığını kendine kamuflaj vasıtası hâline getirmiştir. Pusulalarını, istikametlerini şaşıranların sazcısı unvanını hak eden bu âşık müsveddesi; aslında âşıklık geleneğinin yüz karası, Ülkücü camianın da yarım asırlık tufeylisidir. Sülük gibi yıllarca Ülkücü Hareketin sırtına yapışan, Ülkücülerin duygularını sömürerek geçimini sağlayan bu sazcı; MHP ve Ülkü Ocaklarının etkinliklerinde para karşılığı yer alan, para verilmediği zaman etkinliklere katılmayan bir yüzsüzdür. O bir ozanlık balonudur ve çoktan patlamıştır.

Üstelik onun kimlerden güfte desteği aldığı ve bu güfteleri kendi eseriymiş gibi değerlendirip kullandığı MHP camiasında öteden beri iyi bilinmektedir. Şimdi bu süpürge bıyıklı şarlatan, çıkmış MHP Genel Başkanına en galiz küfürlerle taarruz etmektedir. Bu hadsiz, densiz, haddini bilmez, terbiyesiz ve edepsiz mahlûk; Genel Başkanımız hakkında kullandığı ifadeler aslında kendisini tarif etmektedir. Şeref ve haysiyet bu ozan müsveddesinin ruhundan öylesine kazınmıştır ki karakter ve seciyesi saydam bir tabaka hâline gelmiştir. Bahse konu ozan taslağı artık Ülkücü Hareket nezdinde haysiyet ve itibarı beş paralık olduğu, artık Ülkücülerin gözünden de gönlünden de düştüğü için kendine yeni çıkış yolu, yeni menfaat kapıları aramaktadır.

Hemen her seçim döneminde CHP’nin tetikçisi ve borazanı olan Halk TV’ye çıkıp MHP Genel Başkanını saldırması onun tıynetinin, şeref ve haysiyetinin kaç paralık olduğunu ortaya koymuştur. CHP tarafından ulusalcılık yemiyle avlanan ozan müsveddesi gibi birtakım keklikler, Halk TV’de kafeslenerek programlara çıkarılmakta, acı acı şakımaları istenmektedir. MHP ve Ülkücü Hareket; süpürge bıyıklı âşık müsveddesi gibi Ülkücü Hareketin mazide ne uğurda şehitler verdiğini unutarak geçmişine, geleceğine, büyüklerine ve küçüklerine sövüp bunu da şecaat zannedenleri ebediyen hafızasından silmiştir. Türkiye’nin beka mücadelesi verdiği günlerde CHP’nin dolmuşuna binerek kargaşa inşaatına taş taşıyanlar, düşmanlarımızın Türkiye’yi sıkıştırabileceği siyasi vasatın hazırlanmasına amelelik ve taşeronluk edenler, gelecekte hakikati idrak edip pişman olduklarında iş işten geçmiş olacaktır.

MHP’ye saldırarak nefsini tatmin etmeyi, kinini ve garezini yatıştırarak MHP’ye düşmanlık etmeyi hâl çaresi görenler, Türkiye’nin düşmanlarına cephane vermektedir. Ülkücüler; ne zamandan beri yüzlerce Ülkücü katilinin yetiştiği, Türk düşmanı mahfillerle ortak çıkarlarda buluşmuşlardır? Ülkücü Hareket’in katillerinin saklandığı ideolojik akımlar ve gruplar arasında kendilerine siyasi gelecek arayan bu ilkesizler, ne zamandan beri şerefli Ülkücü adını taşır olmuşlardır?

MHP düşmanlarını destekleyenler, dolaylı olarak arkasındaki FETÖ’nün ve PKK’nın siyasi temsilcilerinin ekmeğine yağ sürdüklerini ne zaman idrak edeceklerdir?

Devrimci solun iktidarında adaletin ilanihaye Türkiye’yi terk edeceği; milletine, mukaddesatına düşkün kesimlerin ve siyasi hareketlerin artık nefes bile alamayacağı, her türlü gayrimillî cereyanın itibar göreceği, ülkede hainlerin demokrasi ve insan hakları maskesiyle cirit atacağı, Ülkücülere ise asla hayat hakkı tanınmayacağı nasıl düşünülmemektedir?

Bir siyasi partinin beka endişesi her zaman haklıdır ancak bu, ağızlarda çiklet olmayıp milleti kandırmak anlamına gelmez. Aksini müdafaa etmek; davasına ihanet etmiş bu malum “oyun uşağının” mukaddesat ve beka düşmanlarının işini kolaylaştırmasıdır. Böyle bir ters ve sakat mantığın; Ülkücülerin idrakinde, havsalasında yeri yoktur.

Günde iki kez doğruyu gösteren bozuk saat zamanı tespit için kullanılamayacağına göre; beka kavramını iğdiş eden, sahte milliyetçiliğiyle vatan sevgisini bile sulandıran bu tip şarlatanların sözlerine itibar edilemez. İhanetin necaseti haline gelmiş ve yazısı turası silinmişlerin ulusalcılıklarını milliyetçilik zannetmek; devrimci sosyalizmi aklamak, komünizmi temize çıkarmaktır.

MHP’yi zayıflatmak ve Sayın Devlet Bahçeli’ye zarar vermek uğruna her türlü ahlaksızlığı, ilkesizliği ve omurgasızlığı mubah görenler, camiamızın değerlerini unutarak edep ve hayâdan yoksun davrananlar; bırakınız Ülkücülük iddiasında bulunmayı, Ülkücü kelimesini ağzına bile almamalıdır.

Sazcı taslağı ve onun izinden gidenlere tavsiyemiz; artık Deniz Gezmişlere, Hüseyin İnanlara Mahir Çayanlara, FETÖ elebaşına, bölücü başı Öcalan’a, cennetmekân Fırat Çakıroğlu’nun katillerine methiyeler ve mersiyeler dizmeleri, onların masumiyetini savunarak bütün geçmişlerini inkâr etmeleridir. O zaman, “Oynadı güldü, yerini buldu.” denilecektir."

OZAN ARİF ÖYLE BİR CEVAP VERDİ Kİ

“OŞTTT!…”
Sevgili gönüldaşlarım böyle bir kelimeyi yazıma başlık yaptığım için hepinizden özür dilerim.
Bu sayfayı takip edenler bilir ki zaman zaman günde iki yazı veya destan paylaştığım bu sayfada 10-15 gündür bir paylaşım yapmadım…
Yapmadım çünkü rahatsızım.

Rahatsızım derken son aldığım üç seanslık kemoterapinin ikliminden henüz çıkmış sayılmam.
Bu sefer beni çok hırpaladı…

İşte tam böyle bir haletiruhiye içinde ike bu gün öğleden sonra beni oğlum Mehmet Alp aradı!
- Baba son bir hafta-on gündür sen MHP ve yöneticileri için bir yazı yazdın mı?
- Oğlum benim MHP ile ilgili olumsuz tek satır yazmayacağımı sen bilirsin...
Yönetenleriyle ilgili ne yazdıysam zaten sayfada hala paylaşımda… En son Rahmetli Osman Bölükbaşının bir sözünü paylaşmıştım dedim…
Ve merak ettim tabi “neden sordun oğlum?” dedim…
- Devlet Bahçeli’nin baş yardımcısı Semih Yalçın sana hakaret dolu bir yazı yazmış, sosyal medyada dolaşıyor onun için sordum, ve sakın canını sıkma millet zaten ağzının payını veriyor dedi…

Telefonu kapattıktan sonra düşündüm!

Hani bir laf vardır ya!
“Taş atmadım, değnek sallamadım acaba bu zağar neden havlıyor?..”diye…
Yazıyı okuyunca anladım ki derdi kendi ile ilgili değil!
Derdi itliğini yaptığı ile ilgili…
Beşer olarak yaratılmış biri için itlik kötüdür…
Hele hele beşer olarak ite itlik yapmak daha da kötüdür…
Allah kimseyi ite itlik yapanlardan eylemesin…
Neyse yazıya gelecek olursak;
Esasında yazı olarak nerede hangi gazetede yazılmış,yayımlanmış bilmiyorum.
Ama belli ki bir televizyon kanalı tarafından da ekrandan tıpkı bir hınzır idrarı gibi akıtılmış!..
“Süpürge bıyıklı aşık müsveddeliğimden” başlamış aklı sıra ne kadar ve ne çeşit küfür biliyorsa hepsini sıralamış…

Halbuki kendide şunu çok iyi bilir!

İş hakarete kalırsa ben adamı iki kelimede o her gün sabahtan başlayarak akşama kadar bitirdiği viski şişelerine oturturum o koca kıçını o şişelerden kurtarmak için genel cerrahlara ihtiyaç duyar.

Sonra adına havladığı zatla beraber kendi koltuklarını kurtarmak için devletlülerin kıç kılı bile değil“anüs tüyü” haline gelmiş zavallıların Ozan Arif’in bıyığını beğenmemeleri gayet normal!

Neyse uzatmayalım yazıyı sizinle illa da paylaşmak istememin diğer sebebi de şu;

Yazıyı okuyun ve bir ömür verdiğimiz o canım yuvamızın, o MHP’nin kimlerin eline kaldığını görün diye paylaşıyorum…

Sonra böyle bir muhteşem(!!!) yazıyı düşündüm de, yazsa yazsa ancak Semih yalçın gibi onun bunun zorlamasıyla profesör olmuş, akademisyen bozuntusundan başkası da yazamaz…

Yani kaçırmayın istedim.

Benden paylaşmak…

Kararı hatta cevabı bile siz verin istedim…

Cevabı siz verin istedim çünkü; 

Beni tanıyanlar şunu çok iyi bilirler,

Ben sahipleri var iken, köpekleriyle asla uğraşmam…

Sadece "Oşt..." diyorum geçiyorum o kadar...
......
Not;
Ha şu en sıradan halk ağzı bir kelime kullansam bana yakıştıramayan, bana edep öğretmenliği yapan arkadaşlarımız da iyi okusunlar.
Boka bok demem veya puşta puşt demem için illa profesör mü olmak lazım acaba?

Ozan Arif
07 Aralık 2018
Bad Homburg

OZAN ARİF KİMDİR?

Giresun'un Alucra ilçesine bağlı şimdiki ismi ile Yükselen eski adı ile Hapu köyünde 10 Haziran 1949'da doğdu. Babasının memuriyeti dolayısıyla, ilk ve ortaokulu Samsun`da bitirdi. 1970'de başladığı öğretmenlik mesleğinde Samsun'un Devgeriş köyünde beş yıl öğretmenlik, dört yıl ise okul müdürlüğü görevi olmak üzere üzere dokuz yıl hizmet verdi.

Editör: TE Bilişim