Türk milletinin hem AKP karsısında hem de Erdoğan karsısında lider ve muhalefet arayışı 2007 sonrası başlamış  ve 2010 referandumu sonrası giderek artmıştır.

Karşısında bu güne kadar ciddi bir rakip ve toplumu kucaklayacak  cesur bir lider bulamayan toplum kesimleri bir müddet sonra öğrenilmiş çaresizlik içerisinde ya Erdoğan ve AKP’ye teslim olmuş yada umutsuzluk içerisinde köşesine çekilmiştir.

2013 itibariyle FETÖ- AKP kavgası  hem enteresan, hem de çarpık bir durumdur.

Yüz yıllık ideolojik kökleri hemen hemen aynı olan Cumhuriyet,modernizm ve Türklük gibi kavramlarla kavgalı olan ve varlıklarını sistemle kavga ederek kazanan bu iki grup, artık kendisi devletin tüm kurumlarını ele geçirmiş ve birbiri ile iktidar kavgasına girmiştir. Elbette bunun zararını devlet ve millet yüklenmiştir. Ancak iktidarda iken İslamcı ideolojinin çöküşü ve bitişi de bu kavga ile ayyuka çıkmıştır. Bu konuda İslamcılar bile ve laiklikle kavganın kendi emniyet ve hürriyetleri için dahi gerekli olduğunu acı bir şekilde idrak etmiştir. Tüm İslamcı metaforlar çökmüş, fiili ve fikri olarak bitmişler iflas etmişlerdir artık uzun vadeli sürdürülebilirlikleri yoktur.

Ülkenin tek  eğitimli insan sermayesi sivil Türk milliyetçileri kalmıştır.

 Şöyle ki; Tüm tarikatlar , cemaatler ve benzeri kapalı gruplar içinde tek eğitimli  grup Fetöcülerdi bir çok İslamcı hem bürokrasi desteğini, iş ilişkilerini ve hatta evliliklerini bile bu gruptan tesis etmekteydi.

Cumhuriyetçi, laik seküler CHP ise gençliğe yeni şeyler sunamamıştır. Sosyal medya kullanımının artması ile birlikte gençlik Ülke ve dünyadaki meseleleri takip etme olanağı bulmuş dünyada ve bölgemizde artan terör gençleri “sosyal  medya Türkçülüğüne” ve daha çok lümpen bir milliyetçiliğe itmiştir. Bu kolay aşılabilir bir durumdur çünkü bu gençler çağın kitle iletişim araçlarının da etkisi ile özgürlüğüne düşkün ve pratik  zekalı bir nesildir. Çünkü 140 karakter onları kısa vurucu cümlelere zorlamış böylelikle pratik zekayı zorlamaya önemli bir  iş düşmüştür.Bu noktada yeni nesli anlamak ve buna göre yorum geliştirmek, eğitim ve siyaset planlamak anlamlı olacaktır.

Türk milliyetçilerinin 16 yıllık kadro, fikir , sanat, ekonomi ve iş hayatındaki durumu ise önce masaya yatırılmalıdır.

Kısaca 16 senedir bir tarafta hem cemaatlere hem onların desteklediği yada onları destekleyen AKP bürokrasisine karsı eğilmeden bükülmeden, beklentiye , el etek öpmeyen,yerini koruyan, sendikasına , ocağına , fikrine durusuna sahip çıkan ve AKP ile açıkça mücadele eden ve bunu yaparken mevzi sinide korumaya çalışan  tek kadro Milliyetçi Ülkücü kadrolardır. Diğer taraftan kendi içindeki başarısızlıkları, dar kadroculuğu, fikri, ideolojik çarpıklıkları, eğitim ve kadro problemlerini ve yönetim ve yöntem tartışmalarını da kesintisiz yapan Türk milliyetçileri bir nevi 16 senede kendi Ergenekon’ unu kurmuştur.

Şimdi gelelim bam teline Ergenekon’dan çıkışların her birisi sancılı olmuş ama başarılı olmuştur. Çünkü Ergenekonlar manevi erişkinliğin, gelişmenin sancılarının çekildiği bir süreci ifade etmektedir.

Son günlerde ki tartışmalara bu pencereden bakarsak  umutları her iki bakış açısı içinde rahatlatacağı kanaatindeyim..

  1. Suat Başaran ve değerli ocak başkanları her birimizin üzerinde sevgisi saygısı emeği olan şahsiyetlerdir. Ancak nasıl biz hatıralarının olduğu, acılarını sevinçlerini dostluklarını kurdukları ve bu yapıda devam diyorsa elbette buna saygı duyuyoruz. Ancak tüm öğretilerimiz alt üst edercesine hem Tayyibe, hem Bahçelinin dar oligarklarına isyan etmiş ve Milletin talebini yakalamış bir Türk milliyetçiliğinin yeniden Ergenekon hapsedilmesine razı değiliz.  Velev ki Milliyetçi merkezli bir yapının ideolojik olacağı ve başarısız olacağı tezi sadece yıllarca Türk milliyetçilerine radikal bir ideoloji muamelesi yapanların ifade ettiği bir söylemdir. Yoksa toplumun ne demokratlarının, ne liberallerinin nede muhafazakarlarının hiç birinin Türk milliyetçileri ve kurucu unsurla problemi olmamıştır. Onların tamda hepsinin sindirildiği, dövüldüğü, bittiği,dışlandığı bir anda bu  mücadeleyi cesurca veren Türk milliyetçileri iktidar olmayı ve klasik merkeze değil, tarihte kendisinin elinden alındığı MERKEZE Türk milliyetçiliği olarak oturmayı hak etmiştir. Hiçbir kesiminde artık buna itirazı söz konusu değildir. Çünkü dört eğilimciler merkezine Cumhuriyet ve Milliyetçilikle kavgalı bir İslamcılığı koydular ve bundan herkesin ağzı yanmıştır. Tüm kesimler için hürriyet, hukuk, demokrasi vb kavramların teminatı ve güvencesi  kurucu unsurun cesareti, durusu ve gücü oranında  sağlıklı olabileceğini sanırım idrak  etmişlerdir.
  2. Fatih Doğrucan hocanın tespitlerine gelince cesurca ve ülkücünün ülkücüye dayak yerken izlemesine, pazarlıkçı bir anlayışa, dayatmacılığa ve yeniden marka satın alarak satın alınan marka üzerinden yeni oligarşi yaratmaya bir manifesto niteliğindedir. Yani yıllardır genel merkeze verdiğimiz mücadelenin eleştirinin sevilen sayılan hepimizde hatırası olan ağabeyler başkanlar tarafından yapılmasına yada yapılma tehlikesine karsı bir cevaptır..yani gitti eski dar kadroculuk, dayatmacılık, ağabeycilik markacılık geldi yeni yenilerinin ve yeni sistemde azınlıkçılığa, yancılığa, yüz 10-13-16 lara, sadece kadro hareketi olmaya ve bununda Ülkücülerin en çok sevilen , saygı duyulan ve kanaat önderi niteliğindekiler tarafından söylenmesine bir isyandır..
  3. 15 temmuz sonrası hem Türk milliyetçileri hem de milletin ekseriyeti tarafından benimsenen yada takdir edilen bir hanımefendiye ciddi bir iftira furyası ve kampanyası başladı. Hadi sayın Bahçeli ve arkadaşlarının yaptığı iftiraları yine ülkücüler göğüsledi ve cevapladı ama AKP ve reisci tayfa tarafından yapılan adeta bir linçtir. Bu süreçte isimsiz cisimsiz gençler hem sosyal medyadan hem köşelerinde bırakın savunmayı saldırıya geçerken hastaglar açarken. Saygı ve sevgi duyduğumuz Markalarımızdan Meral Akşener hanımefendiye ve etrafına yapılan linç kampanyasında yüksek sesli bir açıklama duyamadık. Bu hakkımızdı çünkü tehlikede olan sadece Meral hanım değil hepimizdik.
  4. Referandum sürecinde görülmüştür ki MHP artık kendisinin olmayacağı bir sistemi desteklemiş Ülkücüleri ikna edemese de sağladığı azami katkı ile dahi sistemi geçirmiştir. Yeni sistem ne getirir nasıl bir siyaset biçimi gerektirir bunu da Servet Avcı ağabeyimiz açıklayıcı bir şekilde  yazmıştır.
  5. Cüneyt Öztürk’ün dostluklara  geçmişe değer veren söylem ve ifadeleri ve buna rağmen yenilikçi tavrı eskide ısrar edenler için dikkate değer görülmelidir bir çoğumuzun kendilerine sevgi ve saygımızı çok anlamlı yansıtmıştır. Ancak hepimiz bu ölçüye dikkat edeceğimizi görmüş bulunuyorum.
  6.  Tolga Akalın konuyu gayet açık ve net ortaya dökmüştür.Sonuç odaklı bir açıklamada bulunmuştur..

SONUÇ; Araba su kaynatmış, baskı balata yemiş, motor çakmasa da az kalmış, hız yok, dönüşler zayıf ve en kötüsü şoför sürekli  kaza yapıyor. Evimizin önünde sıfır bir araç var hem de Mercedes, şoför usta, servis ekip desteği çok iyi artık bir tercih yapacağız. Eh klasik araba seviyorsanız sadece şoförü değiştirelim ben bu arabaya alışkınım hatıralarım var diyorsunuz bu sizin tercihiniz. Öncelik arabam  dersiniz..

Biz ise  mercedesin büyüsünde bile değiliz sadece hedefe güvenli sağlık ve hızlı varmak niyetindeyiz..niyetimizden de hedefimizden de  Ülkümüzden de hiçbir şartta  vazgeçmeyeceğiz.

Editör: TE Bilişim