RTÜK Üyesi İlhan Taşçı sosyal medya hesabından “Cebimde listem hazır. Ailemiz en az 50 kişiyi götürür” diyen Sevda Noyan’ın katıldığı programla ilgili RTÜK Başkanlığına başvurdum. Dilekçe ektedir. Kamuoyunun bilgisine sunarım” diyerek dilekçe görsellerini ekledi.

RTÜK Üyesi İlhan Taşçı’nın dilekçesinde şu ifadelere yer verildi:

”ÜLKE TV logolu medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 03.05.2020 tarihinde yayınlanan, sunuculuğunu Esra Elönü'nün yaptığı “Arafta Sorular” isimli programa konuk olarak katılan ve kendini aktivist-yazar olarak tanımlayan Sevda Noyan isimli kişi; “15 Temmuz kursağımızda kaldı, vallahi yapamadık istediklerimizi. Birazcık şeye denk geldik... Boş bulunduk. Yanlış anlaşılmasın doğru anlaşılsın. Bizim aile şöyle bir 50 kişiyi götürür yani, onu söyleyim yani. Biz çok donanımlıyız bu konuda, maddi ve manevi olarak. Biz liderimizin yanındayız... Ve asla yedirmeyiz bu ülkede, onu söyleyim bir kere... Onun için ayaklarını denk alsınlar. Bizim hala sitede var hâlâ 3-5, benim listem hazır açıkçası...” şeklinde ifadelerde bulunmuştur.

Sunucu Esra Elönü ise kan dondurucu bu söyleme karşı çıkması gerekirken, "O zaman şöyle diyelim, ben de söyleyim mesela, ayak az kalır bence, dört ayaklarını denk alsınlar" diyerek konuşmacının “ölüm listesi” sözlerine açıkça destek vermiştir. Yayının kamuoyunca öğrenilmesi üzerine gelen yoğun tepkilerin ardından ise Esra Elönü, konuğunun ifadelerinin “haddini aşan” bölümlerine müdahale etmesi gerektiğini kabul etmiş, bu "gafletinin” toplumsal barış ve birliktelik aleyhine olduğunu ikrar etmiştir.

Noyan Ailesi adına yapılan açıklamada ise “Sevda Noyan'ın önce insanlık ve sonra ailemiz adına akıl ötesi, çirkin ve utandırıcı olan bu açıklamaları hiçbir şekilde Noyan Ailesinin hiçbir bireyinin düşüncesini yansıtmamaktadır” denilerek, “bu şahısa” ailelerinin saygınlığını kirlettiği için hakaret davası açacaklarını duyurmuşlardır.

Ayrıca programın yayınlandığı kanaldan yapılan yazılı açıklama ile de konuşmacının “darbe ve darbecileri eleştirmenin ötesindeki söylemlerini” asla tasvip etmediklerini kamuoyuna duyurmuşlardır.

Görüldüğü üzere Sevda Noyan'ın söyledikleri ne yayıncı, -sonradan olsa da- ne programcı, ne de aile bireylerince kabul edilebilir bulunmuştur.

Zira aklı başında, hukuka saygısı, demokrasiye inancı olan hiç kimse böylesi ağır bir şiddet ve nefret söylemini kabul edemez. Böylesi bir nefret dili ilk başta insanlıktan nasiplenmemişliği, sonrasında ise demokrasiyi içselleştirmemişliği daha da ötesi ahlaki yoksunluğun ve hukuk tanımazlığın göstergesidir.

Oysa Anayasa'nın 2. Maddesinde yer alan; “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir” hükmüyle Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğu anayasal güvence altına alınmıştır.

Bir hukuk devletinde asla kabul edilemeyecek ifadelerin ülke genelinde büyük rahatsızlık yarattığı ve bir infiale neden olduğu yazılı, görsel ve sosyal medyada ayrıntılı olarak yer almıştır. Ayrıca izleyicilere açık kanallar yolu ile RTÜK'e yapılan şikâyetler de durumun vahametini ortaya koyan önemli göstergelerdir.

Öteden beri aldığı canlar, yaşattığı acılar nedeniyle bireysel silahlanmaya karşı verilen onca mücadeleye karşın Sevda Noyan’ın “Bizim aile şöyle bir 50 kişiyi götürür... Biz çok donanımlıyız bu konuda...” ifadeleriyle neyi ima ettiği herkesin malumudur. Sözünü ettiği donanımın boyutunun, edinilme biçiminin araştırılması, cebinde gezdirdiği ölüm listesindeki kişilerin korunması ve oturduğu sitede öldürmeyi düşündüğü komşularının güvenliğinin sağlanması elbette adli soruşturma makamlarınca yürütülmesi gereken bir konudur.

Ancak, tüm bu akıl ötesi sözlerin bir televizyon ekranında dile getirildiği gerçeğinden hareketle RTÜK'e de önemli görev düşmektedir.

6112 Sayılı Yasa uyarınca, yayınlarda toplumun kin ve düşmanlığa tahrik edilmesini veya toplumda nefret duygularının oluşturulmasını önlemek Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun en önemli görevleri arasında yer almaktadır. Şiddeti özendirici yayınları da denetlemek RTÜK'ün sorumluluğundadır.
RTÜK’ün toplumda böylesine infial yaratan, kutuplaştırıcı, tehdit edici, tepeden tırnağa şiddet ve nefret söylemine ekranda yer verilmiş olmasını görmezden, duymazdan gelmesi düşünülemez. Aksi halde, RTÜK'ün Anayasadan aldığı güç ve yasanın kendisine verdiği televizyonları denetleme görevini yerine getirmemiş olur. Bunun da hukuki sonuçları olması kaçınılmazdır.

Yukarıda ayrıntılı olarak yer verdiğim ve irdelediğim söz konusu medya hizmet sağlayıcı kuruluşun bu yayını; 6112 sayılı Kanunun 8. Maddesi 1. Fıkrası (b) Bendinde yer alan "Irk, dil, cinsiyet, sınıf, bölge ve mezhep farkı gözeterek toplumu kin ve düşmanlığa tahrik edemez veya toplumda nefret duyguları oluşturamaz" ilkesine açıkça aykırılık oluşturmaktadır.

Yukarıda belirttiğim Kanun maddesi uyarınca söz konusu yayin için derhal değerlendirme raporu düzenlenerek, ilk Üst Kurul gündemine alınması hususunda gereğini arz ederim. 11.05.2020

İlhan TAŞCI Üst Kurul Üyesi"

Editör: TE Bilişim