Vidinli, bugünki yazıında barbekü partilerinde, eğlence mekânlarında güneş doğana kadar nasıl eğlendiğini şöyle anlattı:

“BOL KALORİLİ VE MÜZİKLİ PAZAR

Şehrin popüler teraslarında barbekü partileri başladı. Bu partilerde, burgerler ve hotdog'larla tam bir kalori bombardımanı yaşanıyor. Yanında da yazlık kokteyller... Bu pazar da öyle geçti. Ardından Harbiye Açıkhava'da Yalın konseri vardı. Yalın'ın benim için yeri ayrı. Konserde tepindim de tepindim! Pazar günü yavaşlamak istemeyenler için iyi bir alternatifti. Sonra mı? Canlı müziğe doyamayanlar Gizli Kalsın'da eğlenceye devam etti. Ve güneş doğarken eve dönüldü...”

Aynı gazeteni ekonomi yazarı  Okan Müderrisoğlu ise halkı sabretmeye davet etti.

MÜDERRİSOĞLU’NUN YAZISI ŞÖYLE:

“İçinden geçtiğimiz türbülanslı ortamın anlaşılması için "siyasi, teknik ve toplumsal" yönleri ile "iletişim" boyutuna dikkat etmekte fayda var.

 Kur saldırısının arka planında dış siyasi faktörler ağır basıyor. Meselenin görünen yüzünde, ABD ile karşı karşıya geldiğimiz "papaz sorunu" ve Başkan Trump'ın bir müttefik ülkeye karşı göze alınamayacak akıl dışı kararları yer alıyor. Madalyonun arka yüzünde ise küreselleşmeye karşı hamleler yapan, korumacılığı savunan yeni ABD politikası, Erdoğan'a ceza kesmek isteyen İsrail'in parmağı ile Ankara'nın Rusya ve Çin'le geliştirmek istediği yeni ilişki formatından sancılanan çevreler bulunuyor.

 Teknik olarak Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak üzerine düşeni fazlasıyla yerine getiriyor. Lakin Albayrak'a nefes bile aldırmayan bir dirençli lobi de faaliyet gösteriyor. Ve bu sinsi gücün hem deşifre edilmesi hem de elinin kırılması önem taşıyor. Son 4 günde yapılan hazırlıklar, Merkez Bankası, BDDK ve SPK'nın aldığı önlemler bu şartlar altında doğru adımlara işaret ediyor. Psikoloji değişiyor. Türkiye'nin bankaları ve bankacıları, ötekilerden ayrışarak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı sorumluluğu ile davranarak, bu ekonomik saldırıya karşı yüzde 100 yerli ve milli pozisyon alıyor.

 Toplumsal olarak bakıldığında... İçeride ne tür kavgamız olursa olsun dışarıdan gelen saldırılara karşı yek vücut olmamız, her türlü tezgahı bozacak yegane güç olarak karşımıza çıkıyor. Ülkenin ekonomik huzurunu bozanların maksadının siyaseti dizayn etmek olduğu aşikarken, siyaset dışı her türlü aracı ve gayri meşru yöntemi elimizin tersi ile itmemiz gerekiyor. Kimin ne derdi varsa, işte sandık yine geliyor. Ya gerçekleri görür ekonomiye ve demokrasiye sahip çıkarlar ya da kinlerinin esiri olarak savrulup giderler.

Ve son nokta...

Doğrusal, samimi iletişim. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'nın kuruluşunun ne kadar doğru olduğu ortaya çıktığı gibi ekonomiye karşı ihanet cephesine mühimmat taşıyan, sosyal medyadan faili meçhul kimlikle saldıranlara karşı hukuki takibat başlatılması da o kadar doğru duruyor.

Özet...

Bu vatan bizim. Bu da gelir, bu da geçer! Az sabır...”

Editör: TE Bilişim