Tuna, kendisinin de dahil olduğu AK Partilileri, “Burnu yere düşse almayanlar, zillete boyun eğmeyenler, müstevlilere karşı ölümüne direnenlerdir.” şeklinde tarif etti.

TDK sözlüğünde “burnu yere düşse eğilip almayan”, kendini beğenmiş kibirli demektir.

Süleyman Nazif’in sevab-ı mürettib hikâyesi ise şöyle:  

Abdullah Cevdet bir gün Babıâli’den aşağı doğru inerken Süleyman Nazif’le karşılaşmış. Süleyman Nazif hatırını sorunca şöyle bir konuşma olmuş:

– Sorma, sorma, bugün çok üzgünüm!

– Neden?

– “Ben vatanın bir öksüzüyüm!” şeklindeki bir mısraım, mürettip hatası yüzünden “Ben vatanın bir öküzüyüm!” diye çıktı.

– Ayol, ona hata-yı mürettip değil, sevab-ı mürettip demek lâzım!

***

Salih Tuna’nın yazısında AK Partililer ve AKP’lileri tariff ettiği kısım şöyle:

"Hayvanlar" ifadesi değil sadece, "toptancılık" ihtiva eden her tanımlama veya tasnif nihayetinde körlüktür.

En azından kategorizeye uymayanı ihmal etmek, yok saymaktır.

Bu da bir nevi şiddet uygulamaktır.

Muhalif şebeleklerin yaptığı gibi tüm AK Partilileri, "AKP'liler" parantezine almak da böyledir.

AK Parti'yi ruhundan yani Erdoğan'dan kopartmak isteyen AKP'lilerle, Erdoğan'la "ölümüne" gönüldaşlık yapan AK Partilileri bir tutamazsınız.

AKP'liler...

Çıkarcılar, her ayağa uygun ortopedikler, sinsiler, fırıldaklar, hacıyatmazlardır.

AK Partililer...

Burnu yere düşse almayanlar, zillete boyun eğmeyenler, müstevlilere karşı ölümüne direnenlerdir.

AKP'lilerin AK Partililere yaptığı en büyük fenalık da şebelek muhaliflerin oluşturmaya çalıştığı mahut algıya hizmet etmektir.”

Editör: TE Bilişim