Doğu Guta'daki kimyasal saldırı sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Batı ülkelerini hedef aldığını ifade eden Ergin, Beşar Esad'a destek veren İran ve Rusya liderlerinin iki hafta evvel Ankara'da kırmızı halıyla karşılandığını hatırlattı.

 İşte Ergin'in bugünki yazısı:

"CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, geçen cumartesi akşamı Suriye’nin Doğu Guta bölgesinde meydana gelen kimyasal saldırıların hemen ertesinde nedense Batı ülkelerini hedef almayı tercih etti.

Erdoğan, pazar günü ilk olarak ayak bastığı Siirt’te partisinin il kongresinde yaptığı konuşmada İşte bak Doğu Guta’da... Ah ah, yavrucukları yine bugün şehit ettiler ve Suriye’deki rejimi hâlâ savunanlar var” dedikten sonra eleştiri oklarını birden Batı’ya yöneltti:

Biz işte bu ikiyüzlülüğe, bu riyakârlığa, bu insanlık dışı politikaya isyan ediyoruz. Ey Batı! Doğu Guta’da katledilen, şehit edilen bu yavrulara, kadınlara, bu insanlara ne zaman dönüp bakacaksınız da biz size ‘Bunlar adil davranıyor’ diyeceğiz.”

Cumhurbaşkanı, aynı gün daha sonra geçtiği Van’da düzenlenen AK Parti il kongresinde yine benzer bir temayı tekrarladı: İşte bugün Doğu Guta’da maalesef çocuklar şehit edildi. Ey Batı neredesin? O yavrucuklar, onlar nasıl şehit edildi? Hani Batı sesin çıkmıyor ama biz Afrin’de teröristleri öldürünce sesin çıkıyor.”

*

Eğer bu eleştiriler Esad rejiminin Doğu Guta’da uzun bir zamandır sürmekte olan bombardımanını konu alıyorsa, Batı’nın bu sistematik saldırılar karşısında olması gerektiği ölçüde yüksek sesli bir tavır almadığı tezi pekâlâ savunulabilir.

Ancak böyle de olsa, Suriye rejiminin saldırılarını önemli ölçüde Rusya’nın ve İran’ın desteğiyle sürdürdüğü hatırlandığında, Beşar Esad’ın en sağlam destekçisi bu iki ülkenin de eleştiriden bağışık tutulamayacağı aşikârdır.

Bu ülkelerin liderleri Vladimir Putinve Hasan Ruhani ise daha geçtiğimiz hafta Ankara’da kırmızı halıyla karşılanmıştır.

*

Kaldı ki son kimyasal saldırı esas alınırsa, geçen pazar gününden itibaren yaşanan gelişmeler Batılı ülkelerin genelde Esad rejimini bir hayli kuvvetli bir şekilde kınadıklarını gösteriyor.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin önceki gün Doğu Guta’daki son saldırıyı görüşmek üzere toplanması sırasında yapılan konuşmalar, ortaya konan pozisyonlar da Batılı ülkeler açısından bir tutum birlikteliğini gösteriyor.

Güvenlik Konseyi’ndeki görüşmelerde ABD, Birleşik Krallık ve Fransa, Doğu Guta’da kimyasal silah kullanımından dolayı çok açık ifadelerle Suriye’deki rejimi sorumlu tutmuştur. Dikkat çekmemiz gereken bir nokta, ortaya çıkan tablodan dolayı Rusya’ya da dolaylı olarak sorumluluk atfedilmesidir. İran da eleştirilerden payını almıştır.

Sonuçta BM Güvenlik Konseyi’nde bir tarafta Rusya-Esad rejimi ile diğer tarafta Batı grubu arasında tam bir kamplaşma ortaya çıkmıştır.Bu arada ABD’nin tek taraflı bir hareketle Suriye’ye askeri bir misillemede bulunması yüksek bir ihtimaldir.

*

Geldiğimiz noktada Türkiye Doğu Guta’daki kimyasal saldırı karşısında nerede duruyor?

Erdoğan dün partisinin grup konuşmasında “Bir gerçeği söylemem lazım; Doğu Guta ve Duma, bu katliamı yapanları lanetliyorum. Kimden gelirse gelsin, bu katliamı yapanlar bunun bedelini kesinlikle ağır ödeyeceklerdir. Bununla ilgili görüşmelerimizi, çalışmalarımızı sürdürüyoruz” diye konuşmuştur.

Cumhurbaşkanı’nın bu açıklaması, önceki günkü Putin ile yaptığı telefon görüşmesinden sonraya rastlıyor. Erdoğan her ne kadar açıkça Esad rejimini telaffuz etmese de, sözleri yine de pazar günkü çizgisinden farklı bir ton taşımaktadır.

Başbakan Binali Yıldırım ise önceki gün “Rejimin masum çocuklara, savunmasız insanlara karşı yaptığı bu vahşet kabul edilebilir bir şey değil” tepkisini vermiştir.

Dışişleri Bakanlığı’nın geçen pazar günü yaptığı açıklamada da “Kimyasal silah kullanımı konusundaki sicili uluslararası toplumun malumu olan rejim tarafından düzenlendiği yönünde güçlü şüphe bulunan saldırıyı şiddetle kınıyoruz” denilerek, adres olarak açıkça Esad rejimi gösterilmiştir.

*

Tanıklık ettiğimiz bu hadise aslında Türkiye’nin durumu açısından önemli bir paradoksa işaret ediyor. Çünkü Türkiye bir taraftan Suriye’nin geleceği üzerinde İran ve Rusya ile yakın bir danışma mekanizması içinde hareket ederken, konu Esad rejimine karşı alınacak tutum olduğunda Batı ülkeleri grubuna daha yakın bir çizgiye geçmektedir. "

Editör: TE Bilişim