Sedat Peker şu ana kadar yayınladığı dokuz videoda onlarca iddia dile getirdi. Bazı iddiaları görevden alınmalara ve istifalara neden oldu fakat işin yargı boyutunda yalnızca bir soruşturma başlatıldı. Bunun sebebi ne?

Sedat Peker 2 Mayıs’tan beri yayınladığı videolarda pek çok isme ve kuruma yönelik suçlamalarda bulundu. Bunlardan ilk akla gelenler İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar, Demirören grubu, SADAT savunma danışmanlık şirketi...

Bu iddialar bazı kurumlarda görev değişikliklerine sebep oldu. Örneğin Peker’in gündeme getirdiği Yalıkavak Marina’nın Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ağar, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun "Ben olsam 48 saat içinde (görevi) bırakırım" açıklaması sonrası istifa etti. Benzer şekilde gazeteci Veyis Ateş’in yurtdışında bulunan Sezgin Baran Korkmaz’ın otelinde ücretsiz kaldığı iddiası ve sonrasında dile getirilenler, Ateş’in istifasını getirdi.

Fakat hukuk boyutuna bakıldığında yalnızca bir soruşturmaaçıldı. Bu da Atilla Peker’in 1996 yılında Korkut Eken ile birlikte gazeteci Kutlu Adalı’yı öldürmek için aradığı iddiasına yönelikti.

İddialar neden soruşturulmuyor?

Emekli Cumhuriyet savcısı Nadi Türkarslan, "Savcılar yılların teamülü gereği bu tip iddiaları ihbar kabul edip harekete geçmezler. Burada görev başsavcılara düşer. Başsavcıların Cumhuriyet savcılarını görevlendirilmeleri gerekir" ifadelerini kullandı.

Türkarslan bunun neden mümkün olmadığı sorusuna, "Yargı siyasetin güdümü altında. Savcıların harekete geçebilmeleri için bağımsız olmaları lazım" yanıtını verdi.

Bakanları soruşturma yetkisinin ise yalnızca Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) ait olduğunu söyleyen Türkarslan, Cumhuriyet savcılarının ellerinde bakanlar hakkında belge olduğu takdirde fezleke hazırlayarak TBMM’ye göndermeleri gerektiğini kaydetti.

Nadi Türkarslan ayrıca Peker’in hakim ve savcılarla ilgili dile getirdiği iddialara yönelik Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) disiplin incelemesi başlatması gerektiğini belirtti.

"Minnesota Protokolü uygulanmalı"

Halkın Kurtuluş Partisi avukatı Doğan Erkan, iddialarla ilgili üç ayrı suç duyurusunda bulunduklarını söyledi. Erkan ayrıca Türkiye'nin paydaşı olduğu Birleşmiş Milletler’in Minnesota Protokolü'nün bu durumda devreye girmesi gerektiğini ifade etti.

2016’da son şeklini alan Protokol’ün ismi Türkçeye ‘Potansiyel Yasadışı Ölümlerin Soruşturulmasına İlişkin Minnesota Protokolü' şeklinde çevrilebiliyor. İçeriğinde devlet eliyle ya da devletin ihmaliyle gerçekleştiği şüphesi olan ölümlerde protokolün uygulanması gerektiği yazıyor.

Böyle bir durumda, duyumlar da dahil olmak üzere, farklı kaynaklardan gelen delillerin değerlendirilmesi gerektiği belirtiliyor.

Erkan, protokolün yukarıdaki bölümlerinin Uğur Mumcu ve Yeldana Kahraman cinayetleri için geçerli olduğunu dile getirdi. "Protokol gereği TBMM’de bağımsız bir soruşturma komisyonu kurulmalı" dedi.

"İddiaların odağında iktidar olduğu için önergeler reddediliyor"

DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı ve İstanbul milletvekili Mustafa Yeneroğlu, parti olarak iddialarla ilgili bakanlara soru önergeleri verdiklerini ancak cevap alamadıklarını kaydetti. Yeneroğlu bunun, 'Peker’in iddialarının odağında AKP’nin olması'ndan kaynaklandığını söyledi.

Daha önce Halkların Demokratik Partisi (HDP) de Peker’in iddialarının araştırılması için Araştırma Komisyonu kurulmasını talep etmiş, bu, AKP ve MHP’nin oylarıyla reddedilmişti.

(DW Türkçe)

Editör: TE Bilişim