22 Temmuz'daki ateşkes ilanından sonra adaya giden Türk gazeteciler ise bölgenin son halini ve yaşananları dünyaya duyurmak, olası ikinci harekatı kaçırmamak için oradalar…

Kıbrıs'ta 20-22 Temmuz arasında gerçekleşen birinci harekatta Türk askerinin henüz ulaşamadığı yerlerden olan Lefke yıllardır ‘mücahitler’ tarafından savunuluyordu. Ancak Rum ve Yunan güçleri tarafından abluka altına alınan Lefke, 22 Temmuz’da teslim olmak zorunda kaldı ve mücahitler de silahlarını bırakarak, evlerine dönmüştü...Daha sonra, komuta kademesindeki 75 mücahit, evlerinden alınarak Limasol kışlasına götürülür, ancak kimse nerede olduklarını bilmez... Bu sırada ikinci harekata tanıklık etmeyi başaran üç gazeteci, Girne’ye doğru yola çıkarken, girdikleri yolda Rumların saldırısına uğrarlar, şoförleri o anda ölür. Gazeteciler Adem Yavuz, Ergin Konuksever ve Cengiz Kapkın ise esir düşerler.Omzundan yaralanan Konuksever hastaneye kaldırılırken, Yavuz ve Kapkın’ın elleri birbirine kelepçelenmiş ve gözleri bağlanmıştır.

EOKA’lı bir general tarafından yakın mesafeden karnından vurulan Yavuz, Konuksever’in ameliyatından 6 saat sonra onun yanındaki yatağa yatırılır. Yavuz aldığı yaraya direnemeyecek ve 26 Ağustos’ta, henüz 31 yaşındayken Adana Numune Hastanesi’nde hayata gözlerini yumacaktır.

MÜCAHİTLER İLE GAZETECİLER LİMASOL EMNİYETİ'NDE KARŞILAŞIYOR

Bu üç gazetecinin dışında, yine Kıbrıs’a haber yapmaya gelen 10 kişilik bir başka gazeteci grubu da Rumlara esir düşer. Aralarında Ertürk Yöndem, Mete Akyol, Sermet İpekçioğlu, Yücel Hacaloğlu, Hami Sami Coşar, Ziya Ergun, Hüdai Bayık, Ahmet Kahraman, Teoman Fehim, Eyüp Sabri Kapıdağ vardır.Ancak Rumlar ne gazetecilerin de mücahitlerin esir alındığını duyurmak ister. Esirler, birbirinden habersiz günlerce oradan oraya kaçırılarak her an ‘ölümle burun buruna’ getirilir…Mücahitler ile gazeteciler nihayet Limasol Emniyet Müdürlüğü’nde karşılaşırlar.Mücahitler ile gazeteciler Limasol Emniyet Müdürlüğü’nde karşılaştıklarında, gizlice konuşma fırsatı bulurlar. Rumların, tutsak ettiklerini gizledikleri mücahitler, nerede oldukları bilinmediği için Türkiye’nin uluslararası bir girişimde bulunması da mümkün olmaz.

Gazetecilerin serbest bırakılmasından sonra, Ertürk Yöndem’e bir mücahitin verdiği esir isimlerinin listesi, Yöndem tarafından Bayrak Radyosu’na verilecek ve uluslararası girişimlerle esirler de 88 gün sonra kurtulabileceklerdir...Dönemin o zamanki TRT muhabiri Ertürk Yöndem, o günleri şöyle anlatıyor; “Biz Ademler’den sonra gittik, fakat biz birinci harekatta oradaydık, Hakkı Mumcu ve ben kameraman olarak gitmiştik. İkinci harekatta 17 Ağustos’ta ise on kişi EOKA’ya esir olduk. Adem Yavuz’un vurulduğunu bilmiyorduk, fakat onların aracını taradıkları yerde bizi de durdurdular. Biz kalabalıktık ve Mete Akyol ‘Ben Time muhabiriyim’ dediği için bizi taramadılar. 23 Ağustos’ta serbest kalınca Yavuz’un ağır yaralı olduğunu Saray Oteli’nde öğrendik. Vefat ettiğini öğrenince çok üzüldük… Ben o zaman 29 yaşındaydım ve üç yaşında çocuğum vardı. Bana bir şey olur da, perişan olurlar diye çok korkmuştum…”

"ŞOFÖR BİZİ DİNLEMEDİ, YANLIŞ BİR YOLA GİRDİ"

Gazeteci Ergin Konuksever, o tarihte gazeteciler Kapkın ve Yavuz ile birlikte savaş bölgesi Güney Kıbrıs’ta arabayla gittikleri sırada, şoförün kendilerini dinlemeyerek yanlış bir yola girdiğini ve Rum askerleri tarafından yaylım ateşine tutulduklarını anlatıyor.Bu sırada omzundan yaralanan Konuksever, hastaneye götürülür ve aşırı kanaması vardır. Bu sırada Yavuz’un kapıda beklediğini anlatan Konuksever, daha sonra Yavuz’un da bir sedye ile içeriye alındığını kaydediyor.Konuksever, “Beni vurdukları anda, baygınlık geçirdiğini sandım. Adem’in de daha sonra hastanede vurulduğunu öğrendim” diyor. Konuksever, Yavuz’un vurulduktan sonra bir hafta boyunca komada kaldığını ve kendine geldikten sonra su istediğini, ancak hayati tehlike nedeniyle doktorun kendisine su vermediğini kaydediyor.

KIBRIS HAREKATI'NIN İLK VE TEK GAZETECİ ŞEHİDİ

Yavuz’un ölümünden sonra, vesayetini yerine getirerek onu su kenarına defnettiklerini söyleyen Konuksever, 5 defa ameliyat olan Yavuz’un, son operasyonda lokal anestezi ile tedavi gördüğünü, aksi halde doktoru tarafından ölebileceğinin söylendiğini anlatıyor. Adem Yavuz için devlet töreni düzenlenmişti...Yavuz, diğer tutsak gazetecilerin Türkiye’ye iade edilmesinden sonra, götürüldüğü Adana’da, 26 Ağustos 1974’te hayata gözlerini yumar. Yavuz’un Ankara Maltepe Camii’nde düzenlenen cenaze törenine, dönemin politikacıları ve gazetecileri katılır. Adem Yavuz’un adı bugün pek çok okul ve sokakta yaşatılıyor…

Kaynak: 'Meçhul Tutsaklar' belgeseli

Editör: TE Bilişim