Belki de Sol'un Alevi soydaşlarımızı istismar etmesi ve Alevilerin de Solcu olan kesiminin daha çok bilinmesi, Türk Milliyetçiliği fikriyatı ile Alevileri birbirine uzak göstermiştir.

Ancak bu olgu tamamen yıkılacak gibi görünüyor.

Köşe Yazarlarımızdan Fırat Kürşad Akten, Türkiye'de ilk kez kurulacak olan ve Türk Milliyetçiliği ile Aleviliği yan yana aynı hedefe yürütecek olan bir dernek kurdu. ‘Milliyetçi Alevi Bektaşi Kültür Derneği’

Derneğin kuruluşu ve amacı açıklandıktan hemen sonra kendilerini, solcu olarak niteleyen beş Alevi derneği yöneticisi açıklamalar yaptılar.

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Gani Kaplan yaptığı açıklamada, herkesin kendi Alevisini yarattığını söyleyerek, Milliyetçi kelimesinin Aleviliğe ters olduğunu söyledi.

Gani Kaplan, PKK’nın alçak saldırılarını savaş olarak niteleyerek, bu dernekle batıdaki Türkmen, Tahtacı ve Çepni Alevilerinin yönlendirmek olduğunu vurguladı. Bu Alevilere ‘hakiki Türk sizsiniz, vatanınıza, milletinize sahip çıkın’ denildiğini ve kendi Alevilerini yaratmak olduğunu söyledi.

Güven Abdal Ocağı Dedesi Sefa Öztürk ise, Milliyetçi Alevi Bektaşi Kültür Derneği’nin batıda kurulmasının endişe verici olduğunu söyledi. Sefa Öztürk, Alevilerin sağ merkeze, ırkçı bir anlayışa doğru sürüklenmek istendiğine vurgu yaparak, derneği bölücü olarak niteledi.

PSAKD Batıkent Cemevi Başkanı Onur Şahin, Aleviler üzerinde asimilasyon yapıldığını, Aleviliğin özünün bozulup tanımaz hale getirilmek istendiğini söyledi.

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Esenler Şubesi Üst Kurul Delegesi Sezgin Kartal ise açıklamasında ‘Aleviler solcudur’ diyerek, Aleviler’in dünya görüşü mazlumların, ötekileştirilenlerin hakkın ve hakikatin yanıdır. Ve bunları Sol savunuyorsa Aleviler solcudur’ dedi.

Milliyetçi Alevi Bektaşi Kültür Derneği’nde yapılan açıklamalara ‘Milliyetçi Aleviler Manifestosu’ ile cevap verdi.

İşte o manifesto;

Alevilik bilindiği gibi dört kapı, kırk makam üzerine ikrar ile kurulmuş bir yoldur.Bu yolun şeriatında helal olan marifetinde haram olabilir. Tarikatında haram olan hakikatinde helal olabilir. Çünkü bu yol ehline göre makamına göre kurulmuştur.
Bu yolun irfanı şeriatın düşmanı ya da tarikatın düşmanı değildir.

Örneğin Alevilik 73 milleti bir nazarda görür. Çünkü hakkın yarattığını bir nazarda görmek müminlerin işidir. Bakın Allah güneşi havayı suyu toprağı herkese eşit pay etmiş. İşte o nazar bu nazar. Yoksa haşa ki zalim ile mazlum ikrarlı ile inkarcı namuslu ile namussuzu bir görmek kusurdur. Zülüm sayılır. İşte Alisiz harici inkârcılar, Aleviliğin arifane sözlerini mantığın zemin kayması ve kelimelerle oynamakla inancı imansızlığa doğru götürmekteler.

Bunun nasıl yapıldığını biraz irdelersek.

Olay şöyle başladı. Benim Kâbe’m insandır. Bu söz arifler için kullanılan bir söz idi ama cahillere bunu sunarak aklını ve mantığını ele geçirdiler. Sonrasında hemen inkârı süsleyerek sundular. "Biz taş duvara dönmeyiz haktan didar isteriz" dediler. Buraya kadar hiç sorun yok gibi görünüyor, çünkü avam zaten görme yetisine sahip değildi. Ariflerin Serçeşmesi Hünkar Hacı Bektaş-i Veli'nin şu muhteşem sözü dolandı piyasada: ''Ne ararsan kendinde ara, Mekke’de Kudüs’te hac’ta değil'' Hararet nar'dadır saç'ta değil, Keramet baştadır taç'ta değil " denildi ve artık ariflerin sözleri ile avam cahil halka yönelik planlar kuruldu.
Aynı Kuran-ı Kerim'de belirtildiği gibi, O Yahudi âlimlerin hakkın kelamı ile oynayıp süsleyerek batıla hizmet etmeleri gibi. Hak bir kelime sunuyorlardı ama ondan daha üstün bir kelimeyi kapatmak için.

Sonrasında Kâbe düşmanlığı yapıldı ve imam Ali’nin doğduğu ve Allah'ın benim evim dediği Kâbe bayağı aşağılandı.
Neymiş efendim Allah o eve sığmaz benim kalbime sığar. İnsan Kâbe’den üstündür. Benim Kâbe’m insandır.

Gördüğünüz gibi söylemler bayağı akla uygun geliyor, değil mi?

Ama bilemedi Alevî insanı şunu: Kuran ki Allahın kelamıdır. O bile Muaviyenin elinde bir fitneye hizmet eder. Zaten sıffında mızrak ucunda Muaviye'ye hizmet etmiştir.

O yüzden erenler bize biz canlı kurana tabiyiz dedi. O canlı kuran 14 masumu pak idi. Ehlibeyt in teviline göre biz Kuranı delil olarak aldık. Ama iş bu ya kendini canlı kuran benim diyen bir kaç ahmak Allah ile aldatan şeytanın askerleri çıkınca canlı kuran anlayışına da leke düştü.

Sonra kendini Allah'ın merkezi sanan insanlar kendini Kâbe zannederek, Benim kalbim temiz ne gerek var dine demeye başladılar. Kuran Müslümanları diye ortada gezinen anti-kapitalist İslamcıların eksik fikirlerine benzer bunlar.

Fitneler devreye girdi ve dedi boş ver Arabın Muhammed Ali'sini sen kendindeki hakkı ara bul. Muhammed'de sensin Ali'de Hızır'da sensin diye bir söz attılar.
Artık imanın kalbine ok atma zamanı geldi..
Bu fitne oku neydi?

Bizim için Alevilik bir kültürdür. Yaşam felsefesidir. Bütün herkes bunu demeye başladı hatta dedelerde söyledi.

Kuranı Kerim-i canlı kuran ile vurdular. Kâbe’yi insan ile hakkı ziyan ve günah içindeki insana hapis edip, İnsan merkeziyetçi hümanizmi din edindiler. Artık Allah rızası için değil insanlık için yapılıyordu iyilikler.

Madem iyi olmak için Allah'a ve dine ve Muhammed Ali'ye ihtiyaç yok. ''Biz bize yeteriz denildi ve Dini Red eden Deizm'' sofraya konuldu.

“Zaten Alevilik bir din değil kültürel bir yaşam tarzı bir felsefedir” denildi. Ne gerek İslam’a, Aleviliğin dini yönüne ne gerek, ne gerek Muhammed Ali'ye bize aşıklarımız sadıklarımız yeter demeye başladılar. Ve en son Avrupa'daki Vatikan’ın eliyle parasının cezbi ile siyasi parti temsilcileri gibi davranan Alevî kurum başkanları ve dedeleri Hıristiyan mahkemeleri eliyle “Alevilik İslam değil biz ayrı bir diniz” denildi, kabul edildi ve asimilasyon yöntemleri artık uluslar arası seviyede dinler arası diyalog vizyonunda ılımlı bir şeye (vallahi din desem değil kültür desem değil bir ucubeler karmaşasına) dönüştürüldü.

Artık Allah aynı Allah değil, Muhammed Ali aynı Muhammed Ali değil. İslam iki farklı din olarak yeryüzünde yaşanmaktaydı. Şimdi oldu üç. Peki, ne olacak bu kaosa dönmüş toplum bilinci. Nasıl toparlanacak.?

Atatürk bile istiklal savaşına başlarken bu kadar kafası karışık toplum görmedi. Tarihte hiç bu kadar usta ve güçlü bir düşman Aleviliğin karşısına çıkmamıştı.Ama batıl ne kadar güçlü olursa olsun hak gelince zai olacaktır.
Şimdi bizim işimiz fitneye alet edilmiş konuları avam İnsanın anlayacağı dil ile hakkı batıldan ayırarak hikmet ilmini ortaya koymak niyetindeyiz!

''Milliyetçi Alevi Bektaşi Kültür Dernekleri'' olarak: Ali’siz Alevilik Safsatalarına, İslam'sız Müslümanlığa, Muhammed ile Ali'nin ayrı gösterilmesine, Alevilik adı altında terör yandaşlığı yapanlara, Aleviliği Terör Örgütleri ve Yabancı İstihbarat Teşkilatlarınca dizayn edenlere karşı savaşımız başlamıştır.

Kâinat Önderi Hazreti Muhammed Mustafa (s.a.v) Efendimizin '' Hubbül Vatan Minel İman'' (Vatan Aşkı İmandandır) Hadis-i şerifince İslam’ın son kalesi olan Türk yurdunu ve kıyamete dek payidar kalacak olan son Türk Devleti'ni canımızdan aziz bilerek koruyacağız.

Milliyetçi Alevi Bektaşi Kültür Dernekleri adını duyduklarında bizlere 'ırkçı, faşist, katil' iftirası atanlar, Faşistten Alevi Olmaz diyerek bizleri Faşistlikle suçlayanlar asıl faşizmi Türk adını duyunca kendileri yapmaktadırlar.

Evet Alevi'den Faşist Olmaz, Çünkü Alevilik: Türklerin İslam’ı algılama ve yorumlama şekli, Türk'ün Araplaşmadan, Kürtleşmeden İslami muhafaza edip yaşama şeklidir.
Çünkü Türk: mazlumlara umut, zalimlere korku olan, Allah'ın yeryüzündeki asil ordusudur. Bizlere Faşist diyenler, Faşizmin kurucusunun kim olduklarını iyi araştırmalı bu komik fikirlerini gözden geçirmelidirler.
Faşist arıyorlar ise: Savundukları ve hatta taptıkları Faşizmin icatçısı Stalin'e, Yüz binlerce insanın kanına giren Lenin'e, Doğu Türkistan'da milyonlarca Müslüman Uygur Türküne soykırım yapan Fare Suratlı Mao'nun temsilcilerine bakmalarını tavsiye ediyoruz.

Milliyetçi Alevi Bektaşi Kültür Dernekleri, yukarıda belirttiğimiz sıkıntılar ile mücadele etmek için kurulmaktadır ve Aleviliğin İstismar Edilmesine yönelik çözümlerini de manifestomuzda sunmuş bulunmaktayız.
Hiçbir siyasi parti, lider ve organizasyona mensup olmaksızın, HDP hariç tüm siyasi partilere eşit mesafede duracak ve Alevilik gerçeklerini tüm dünyaya haykıracaktır.
Derneğimiz aynı zamanda 2023 yılına kadar hem Türkiye’mizin her ilinde şubeleşecek hem de düzenleyeceğimiz konferanslar ve çalıştaylar ile Aleviliği hak ettiği noktaya getirmek için çalışacaktır.

Yolumuz Irklar Değil, Kırklar Yoludur.
Türklüğün Yolu, Kırkların Yoludur.


Aşk ile...

MİLLİYETÇİ ALEVİ BEKTAŞİ KÜLTÜR DERNEKLERİ
FIRAT AKTEN

Editör: TE Bilişim