İşte o yazının ilgili kısmı;

"Kadir Mısıroğlu son sohbetlerinden birinde bu defa Ziya Gökalp’i hedef tahtasına oturtarak,“Ziya Gökalp’i Türkçüler adam zannederler” dedi. Arkasını da “dolu dolu” getirdi:

“Türkçüler darılmasın, Ziya Gökalp, dinsiz münevver yetişmesinde birinci derecede mes'uldür. Ziya Gökalp’in Türkiye’ye naklettiği sosyoloji, dini, bütün metafizik hakikatleri ile ademe mahkûm eden bir sistemdir. Durkheim sosyolojisidir. Durkheim bir Yahudi’dir. Bir Yahudi’nin sistemini Ziya Gökalp Türkiye’ye adapte etmiştir.”

Bu sözlere bildiğimiz kadarıyla bir “tıs” çıkmadı Türkçü-ülkücü çevrelerden de MHP cenahından da…

“Türkçülüğün Esasları”nı yazmış, Türk milliyetçiliğinin ve Türk ulus-devletinin ortaya çıkmasında en önemli “müstahsil” olmuş, yapıtı yıllar boyu ülkücü camianın başucunda yer almış bir zata yönelik bu sözlere nasıl bu kadar bigâne kalıyorlar?

Hariçten gazel okuyan biri olarak taaccüb ediyorum doğrusu!..

***

Oysa yaklaşık yirmi sene önce İngiltere’de İslamcı ve milliyetçi gençlerin karma vaziyette yer aldığı bir toplantıda konuşurken Türkçülüğe şimdikine benzer bir aşağılayıcı yaklaşım sergilediğinde aldığı tepkileri hatırlıyorum Mısıroğlu’nun… Söylediklerine karşı çıkan ülkücü gençleri, “Ölçü İslam’dır oğlum, ölçü İslam” diye ikna yolunda akla karayı seçmişti. Bilgi düzeyi kendisiyle yarışmayacak noktada olsa da bu gençler, söylediklerine hiç mi hiç kayıtsız kalmamıştı.

Heyhat, her şey ne kadar değişti!

Aslında göreli perspektiften, mesela Yusuf Akçura ile kıyaslandığında Türkçülük anlayışında İslami duyarlılığa fazlasıyla yer vermiş Ziya Gökalp’e (üstelik kendilerini “Türkçüler darılmasın” diye mevzuya dâhil de ederek) vurucu/devirici reddiyede bulunan Mısıroğlu karşısında gık çıkarmıyor ülkücü-milliyetçi cephe…

Bunda içine yavaş yavaş girdiğimiz yerel seçim sürecinde kurulmuş ittifakta bir çatlak yaratmama hususundaki hassasiyetin bir payı var mıdır dersiniz?!..

Herhalde ne Bahçeli göze alabiliyor Gökalp üzerinden Türkçülüğe yönelik yenilir-yutulur cinsten olmayan sözleri nedeniyle Mısıroğlu’nu tekdir etmeyi şu süreçte…

Ne de Erdoğan ya da diğer “post-İslamist” iktidar seçkinleri, yetişmelerinde yadsınamayacak payı olan “İslamcı” Mısıroğlu’na yönelik bir “hizalama” girişiminde bulunmaya yeltenebiliyorlar.

Yani Mısıroğlu adeta iki ucu keskin bıçak gibi!..

***

Şunu teslim etmek gerekir ki Mısıroğlu yıllar boyu ne söyledi ve yaptıysa bugün 85 yaşında hâlâ onları söylüyor ve yapıyor. Ama dün onu can kulağıyla, kalp ateşiyle dinleyen, onunla aynı yolda yürümüş bugünün dinbaz iktidar sahipleri, şimdi dikkatle bakıldığında söyledikleriyle de yaptıklarıyla da ondan farklı rotadalar.

Ve o rotada bugün Türkçülüğe lâf etmek, kaldırılabilecek bir “marifet” değil onlar için… Sonuçları ağır olacak bir “münasebetsizlik”.

Ama Mısıroğlu’na lâf etmek de kimin haddine!..

Sonuçta “Cumhur İttifakı”nda her iki taraf da bu “oyunbozan” adamı “siyaseten” duymamazlıktan geliyor.

Olan da hem Gökalp’e hem de garibim Durkheim’a oluyor."

Editör: TE Bilişim