Özbülbül, on milyarlarca dolar yatırım yapıp İstanbul Boğazı’na paralel, yapay bir kanal kazıldığı zaman bu ölçekte bir gelir elde etmenin mümkün olamayacağını söyledi.  

TV5’de yayınlanan ve yöneticiliğini Mehmet Ali Kayacı’nın yaptığı “Buluşma Noktası” programında, Kanal İstanbul konusu da masaya yatırıldı. Program konuklarından Ekonomist Murat Sururi Özbülbül, Montrö sözleşmesine göre Türk boğazlarından geçen her geminin ton başına 0,17 gr altın karşılığı ücret ödemek zorunda olduğunu hatırlattı. Özbülbül, Türkiye’nin Montrö sözleşmesi ile belirlenen hizmet ücretlerini tam olarak alması halinde yılda 220 ton altın yahut döviz bazındaki karşılığı ile 9 milyar dolar para kazanabileceğini ileri sürdü.

Özbülbül, 1936’da Atatürk’ün Cumhurbaşkanlığı döneminde imzalanan Montrö Sözleşmesi’ne göre Türkiye’nin, boğazlardan geçen her bir gemiden net ton başına 0,17 gram altın vergi alma hakkına sahip olduğunu hatırlattı.

Devletin boğazlardan geçiş ücretlerini sözleşmenin imzalanmasını takip eden 46 yıl boyunca Altın Frank üzerinden aldığını kaydeden Özbülbül,1983 yılından beri ise fiiliyatta 1 Altın Frank = 0,80 dolar hesabı üzerinden yapılmakta olduğunu ve 1983 yılından beri transit geçen her gemiden alması gereken vergiyi tam olarak almadığına dikkati çekti.

15.000 net tonluk bir gemi için yaklaşık 110.000 dolar geçiş ücreti belirlendiğini kaydeden Özbülbül, boğazlardan 2018 yılında yaklaşık toplam 85.102 gemi ve 1,3 milyar ton yük geçtiği dikkate alındığında bunun çok büyük bir meblağa tekabül edeceğini söyledi. Özbülbül, “1,3 milyar ton yük, 0,17 gr üzerinden 220 ton altın yapar, 220 ton altın ise 9 milyar dolar yapar” dedi.

Özbülbül, şöyle konuştu:

“Montrö sözleşmesi imzalandığı zaman Napolyon Bonapart tarafından basılmış, tedavüle / dolaşıma sokulmuş ve Latin para birliği içerisinde bir ölçü birimi olarak alınmış altın Frank var. 1936’da da o zaman Birleşmiş Milletler’in bir önceki yapısı, Cemiyet-i Akvam olarak bilinir, o zaman ana hesap birimi olarak kabul edilmiş.

Bu paranın içerisinde 0,29 gram altın var. Yani bizim Reşat altını gibi, Cumhuriyet altını gibi bir altın para. Montrö sözleşmesini imzalayanlar, bu para birimiyle ücret koymuşlar. Bu da ton başına 0,17 gram altına denk geliyor veya 0,59 altın Frank’a denk geliyor. Bu para, 1936’dan 1944’e kadar altın Frank karşılığı alınmış. 8 yıl boyunca her geçen ödemiş bu parayı. Sonra altın para dolaşımdan kalkmış, dolar kendini altına bağlamış, diğer paralar da kendini dolara bağlamış. Böyle bir sistem Bretton Woods diye kurulmuş; bu da 1970’lere kadar, Bretton Woods çökene kadar bu da işlemiş; bu paralar da alınmış. 1973, 1974’e kadar işlemiş. O dönemde 1 ons altın, yani 31 gram altın, 35 dolar. Bugün 1 ons altın, 1500 dolar. Dolar değer kaybetmiş; ama bunu 1970’lerin sonunda, 1980’lerin başında dolara endekslemişler. Bugün de dolar olarak alıyorlar; ama o endeks çok değiştiği için, dolar çok fazla değer kaybettiği için, o rakamdan bile indirimler yapıldığı için, bizim Montrö’de yazılı olan hakkımızı almıyorlar.

Bakın, devletin resmî rakamları… Çanakkale ve İstanbul Boğazlarından geçen toplam yük, 1,3 milyar ton. Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’nün verdiği rakam bu. İstatistikleri var. Kaç gemi geçmiş, kaç ton yük taşıyormuş… İki boğazdan bir yılda 85 bin gemi geçmiş. 1 milyar 300 milyon ton da yük taşımış. Bunu 0,17 gram altınla çarptığın zaman, 220 ton altın ya da 9 milyar dolar yapıyor. Bu kadar basit bir hesap...”

Özbülbül’ün bu değerlendirmesi üzerine eski Milletvekili Şevket Bülent Yahnici de, “Dünyaya kafa tutacaksak, bir başka şey yapıp da kafa tutmanın âlemi yok. ‘Paramızı verin’ demek lâzım” dedi.

Editör: TE Bilişim